İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘Hoş geldin kardeşim’ İhmalyan

Pakrat Estukyan

Şişli Belediyesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde, çağdaş resmin önemli isimlerinden Jak İhmalyan’ın 100’e yakın eserinin yer aldığı bir sergi açıldı. Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı tarafından hazırlanan sergi, ‘Hoş Geldin Kardeşim’ adını taşıyor. 15 Mayıs’ta açılan sergi 15 Haziran’a dek görülebilecek. 1940’lardan, 1970’lere kadar o dönemin TKP’si içinde de aktif bir isim olan Jak İhmalyan’ın sergisini, ressamın Moskova’da yaşayan oğlu Vaçe İhmalyan’la konuştuk.

Bu sergi daha önce Bursa’da açılmıştı. Size nasıl ulaştılar? 
Geçen yıl Nazım Hikmet’in ölümünün 55. yıl vesilesiyle, Bursa Nilüfer Belediyesi’nin kültür işleriyle uğraşan Güney Özkılıç Moskova’ya gelmişti. O dönmede Moskova’da babamın bir sergisi vardı. Onu davet ettim. Baktım, beğendi resimleri. “İstersen bir gün Bursa’ya gel, Nazım Hikmet Kültür Sanat Evi’nde bir sergi açalım” dedi. Ben de razı oldum. Uygun bir gün, uygun bir ayda davet ettiler, ben de geldim.

Bursalılar sergiye ilgi gösterdi mi? 
Tanıtımı için Nilüfer Belediyesi’nin kültür işleriyle uğraşan arkadaşlar ellerinden geleni yaptılar, fakat daha çok okullardan talebeler ziyaret etti sergiyi. Resimle ilgili okullardan beş-altı sınıf talebeler geldi. 

İstanbul sergisi nasıl geçiyor?
Onun hakkında konuşmak için henüz erken, yeni açtık sergiyi. Bakalım ne olacak… 2013’te Mayda Saris tarafından İstanbul Yunanistan Konsolosluğu’na bağlı Sismanoglio Binası’nda babamın resimlerinden oluşan bir sergi açılmıştı, ‘Sürgünde Bir Ressam’. Açılış günü tıklım tıklımdı, sonraki günlerde de çok kişi gelmişti. İstiklal Caddesi’nde, merkezî bir yerde olması da etkili olmuştur belki bunda.

Jak İhmalyan’ın resimlerinin sergilenmesi için epey çaba gösteriyorsunuz… 
Evet. Bir ara Ermenistan’a gitmiş, orada da sergi açmıştım. Epey zaman önce Fransa’ya gidip orada bir serginin açılmasını sağlamıştım. Şimdi aklımda Almanya var. Neden Almanya? Çünkü orada çok Türk yaşıyor, onlar için enteresan olacağını düşünüyorum. Babamın resimlerinin yüzde 90’ında Türkiye havası var. Halbuki bu resimlerin tümünü Moskova’da çizdi.

Moskova’da olduğu halde Türkiye resimleri yapmasını neye bağlıyorsunuz?
Memleket hasreti o kadar büyüktü ki… ‘Türkiye havası’ ondan. Bir gün Abidin Dino gelmişti Moskova’ya. Beraber gezerlerken hayaller kuruyorlardı, bir gün İstanbul’a gidip deniz kenarında resim çizeriz diye. Abidin Dino bir makalesinde, “Onu dedikten sonra Jak’ın dudağı titremeye başladı” diye yazmış.

Babanızın Moskova’daki dostları da kendisi gibi sürgünde yaşayan Türkiyeliler miydi?
Hayır. O zaman Moskova’da pek Türkiyeli yoktu. Türkler Moskova’ya Demir Perde yıkıldıktan sonra geldi, çoğu Rus kadınlarla evlendi. Fakat geçmişte, sık sık Türkiye’den birileri gelirdi – Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Orhan Kemal… Türkiye’den kim gelse babamı arar, evimizde veya babamın atölyesinde görüşür, konuşurlardı. Bir gün de Ara Güler gelmiş, babamın atölyesinde fotoğrafını çekmişti. Bütün bu belgeler şimdi yanımda. 

Babanızın arşivi ne durumda?
Elimizde bulunan, Türkiye’yle ilgili belgelerin tamamını Türkiye’ye getirdim. Ali Nesin’le görüştüm; onunla daha Moskova’dayken anlaşmıştık. Babasının babama yazdığı mektupları getirdim, ona teslim ettim. Hatta Aziz Nesin’in imzalı fotoğrafları da var, onları da verdim. Orhan Kemal’in oğlu Işık Bey’le de görüştüm. Orhan Kemal, babama bir kitap hediye ederken içine bir şeyler yazmış. Onu Işık Bey’e getirdim, çünkü biliyorum, İstanbul’da Orhan Kemal Müzesi var. Nazım Hikmet’le ilgili belgeleri de getirdim, çünkü ileride Nazım Hikmet adına bir müze açılırsa o belgelerin orada yer almasını ümit ediyorum.

Babanızın eserleri de mi sizde?
Evet. Çok resmi var. Çabuk çabuk yapardı, bir gün içinde bitirirdi tablolarını, genelde öbür güne bırakmazdı. Yani bir nevi soyadını inkâr ederdi. Yağlı boya ve tahta üzerine, hatta metal üzerine, kâğıt üzerine işleri var. Fakat bunların hepsi başyapıt değil tabii. Daha değerli olanları, ileride müzeler isterlerse seve seve hediye edeceğim elbette. Çünkü babam sağken zaten müzelerde resimlerinin yer almasını hayal ediyordu. Onun bu arzusu benim için bir borçtur. 

Babanızın resimleri Yerevan’daki müzelerde sergileniyor mu?
Evet, Yerevan’ın merkezindeki resim müzesinde babamın beş tablosu var. Bir gün müzeye gittim ve hayret ettim, çünkü müzeler resimleri alsalar dahi her zaman sergilemezler, genellikle depoda tutarlar.

İstanbul’daki müzelerde var mı Jak İhmalyan eserleri?
İstanbul’la 1993’de geldiğimde istedim ki buradaki müzelerden birkaçına babamın resimlerinden bırakayım. Fakat onlar pek oralı olmadı. Mesela Resim Heykel Müzesi’ne teklif ettim. Hatta İstanbul’dan ayrılmadan önce “Bakın, İhmalyan’ı Moskova’ya götürüyorum, isterseniz birkaç resim size de bırakabilirim” dedim ama pek ilgilenmediler. Sonra, “Eskiden Fikret Mualla’nın da kıymetini bilmiyordunuz, şimdi anladınız ne kadar değerli olduğunu” dedim. O da fayda etmedi. Aldım resimleri, Moskova’ya geri götürdüm. Babam Nazım Hikmet’in bir portresini Zekeriya Sertel’e hediye etmişti; kızı Yıldız Sertel o portreyi Resim ve Heykel Müzesi’ne bağışladı. Yani şimdi o müzede babamın bir resmi var, o da Nazım Hikmet’in portresi.

(Jak İhmalyan -solda- ve Vartan İhmalyan)

Müzeler dışında, herhangi bir Ermeni kurumunda Jak İhmalyan tablosu var mı?
1980’de Eçmiadzin Kilisesi’nin yanındaki salonda bir resim sergisi açtık. Vazken Katolikos resim meraklısıydı, sergiye gelip beş adet resim seçti. “Benim sergi salonum var fakat büyük değil. Buna rağmen bu resimleri orada sergileyeceğim” dedi. O beş resmin yarısının parasını ödediler, yarısını da biz hediye ettik. 

Türkiyeli Ermeniler için en önemli kuruluşlardan biri olan Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi’nde ya da Getronagan Okulu’nda da birer eserinin olması çok güzel olurdu… 
Doğrusu bu konu üzerine hiç düşünmedim. Babam yanılmıyorsam Fransız lisesi mezunu fakat annemin Getronagan Okulu’nda okuduğunu biliyorum. Öyle bir fırsat çıkarsa seve seve bağışlarım. Okuldan yetkililer resimleri seçip, bakabilirler. Hatta getirdiğim resimlerden bazılarını sergide asamadık, yer dar olduğu için.

Babanız Jak İhmalyan gibi amcanız Vartan İhmalyan ve anneniz Mari Abacıgil de Türkiye’de ve Türkiye Komünist Partisi çevresinde bilinen isimler. Babanız Türkiye’den ayrıldıktan sonra, ülkeden ülkeye dolaştı. Böyle bir ailede doğmuş olmak sizin hayatınızı nasıl etkiledi?
Babam Türkiye’den ayrıldığında ben çok küçüktüm, farkında değildim durumun. Nihayetinde Moskova’ya yerleştik, o zaman sekiz yaşındaydım. Yani ben kendimi Moskova’da doğmuş gibi hissediyorum. Ben ilkokul ikinci sınıftayken Moskova’ya yerleştik. Aynı zamanda Rusça öğrenmeye başladım. Birinci sınıftayken Çin’deki Sovyet Elçiliği’nin mektebine gidiyordum, çünkü zaten Moskova’ya gideceğimiz belli olmuştu. 

Çin’den ayrılmanızın nedeni neydi?
1960’larda Sovyetler Birliği ile Çin arasında politik gerilimler başladı, o yüzden Moskova’ya taşındık. Durum normal olsaydı, Kültür Devrimi olmasaydı daha kalırdık, çünkü annem orada bir radyoda spiker olarak çalışıyordu. Polonya’da da spikerlik yaptı, Moskova’da da. Çin’de vaziyet çok karıştığı için hemen ayrılmamız gerekiyordu. Komünist Partisi Merkez Komitesi bizi davet etti ve gittik. Yanılmıyorsam, Moskova’ya gitmemize Nazım Hikmet yardım etmişti. Moskova’ya taşınmamız böyle oldu; sonrası malum, ömrümüz orada geçti.

(Vaçe İhmalyan, FOTO: Berge Arabian)

http://www.agos.com.tr/tr/yazi/22488/hos-geldin-kardesim-ihmalyan

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın