İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ali Şükrü Beyin Hesabını Verin

27.05.2019

 

Bazı holigan Atatürkçüler, merhum Kadir Mısıroğlu’nun tabutunun Türk bayrağına sarılmasına kızmışlar, laf etmişler. Bayrağımız onların tekelinde değildir. O sancak aynı zamanda İslam’ın bayrağıdır. Merhum Kadir Bey hizmetleriyle bunu hak etmişti. CHP’liler, 1924’te Trabzon meb’usu (milletvekili) büyük vatansever, idealist ve namuslu aydın Ali Şükrü beyin, Çankaya köşkü muhafız bölüğünün kumandanı Topal Osman’a kahpece ve kalleşçe katl ettirilmesinin hesabını versinler. (Ali Şükrü beyi Topal Osman’a öldürttüler, sonra da Topal Osman’ı öldürdülerdi. Malum, ölüler konuşmazmış…)

**

Hatırlatıyorum: Ehli Sünnet Müslümanları namaz kılarken başlarında fes, sarık, arakiye, takke, kalpak gibi islamî bir serpuş bulundurmalıdır. Baş açık namaz kılmak Sünnete aykırıdır, bid’attir. Resulullah Efendimiz (Salât ve selam olsun ona) ömrü boyunca (İhramlı olduğu zamanlar dışında) bir kere bile başı açık namaz kılmamıştır. Namazda başını örtmek hem sünnettir, hem de namazın adabındandır. Ehl-i Sünnet ve Cemaatin şiarlarındandır. Mufassal fıkıh kitaplarında bu konuda bilgi bulunmaktadır. Merhum Düzceli Muhammed Zahid Kevserî hazretlerinin bu konuda Mısır’da basılmış Arapça küçük bir risalesi vardır. Bendeniz, başı açık bir imamın arkasında cemaat olmuyorum. Sünnete, edebe riayet etsinler…

 

 

**

Nefs-i emmaresine mağlup olan, onun kötü emir ve arzularını yerine getiren, ona uyup büyük günahları açıkça ve küstahça işleyen, utanacağı yerde bunlarla iftihar eden, böyle yaptığı için de hem dünyada, hem âhirette büyük zararlara uğrayan, ebedî saadetini yitiren veya ona gölge düşüren kimsenin sıfatları nedir? Eşekliktir, beyinsizliktir, rezilliktir, rüsvaylıktır. Kötülükle, günahla, münkeratla çok emr edici olan ayak kaydırıcı nefsini kınamayan kimse asla kâmil olamaz.

**

Büyük, zengin, güçlü bir sivil toplum kuruluşunun yurdunda kalan, onun himayesinde yüksek tahsil yapan Müslüman bir genç… Bu genç ilmihalini bilmiyor… Akaid bilgisi zayıf, Allah’ın on dört sıfatı bile ezberinde değil… Namaz kılmıyor… Ahlak konusunda eğitilmemiş… İstanbul Osmanlı kültürüne, edebine, görgüsüne, nezaket ve kibarlığına sahip değil… Cep telefonu bağımlısı… Aklı fikri okuyup bir işe girmek ve para kazanmak… İslam Kur’an yazısıyla okuma bilmiyor, elifi görse mertek sanıyor… Kendisinde Ümmet birliği ve Hilafet şuuru yok… Bu gence yazık olmuştur. O sözde islamî sivil toplum kuruluşuna da yazıklar olsun!..

 

**

Memleketin her yerinde siteler kuruldu. Özerk bölgeler gibi… Etrafları duvarlarla çevrili, içeriye herkes giremiyor. Gümrük kapısı gibi kapısı var, girmek için izin almanız gerekiyor… Müslümanlar bunlara benzer İslam mahalleleri kurmalıdır… Bizde bunu yapacak niyet, irade, kültür var mıdır? Varsa bir an önce yapılsın.

**

Müslüman medyacılar, politikacılar kaba saba kırıcı tahkir edici galiz tartışmalar ve polemikler yapmamalı. Gerektiğinde, tartıştığımız kimselere beyefendi, hanımefendi, müsaadenizle, insaf buyurunuz, sayın, muhterem, istirham ederim, beni bağışlayın ama, estağfirullah diyebilmeliyiz. En ağır tenkitler ve uyarılar, en kibar bir lisanla da yapılabilir ve daha tesirli olur. Müslümanlara deli dana üslubu yakışmıyor.

**

On kişilik bir gruba lüks bir lokantada iftar versem, bin liradan az tutmaz. Bunu İsveç IKEA marketinde yapsam o on kişinin hepsini 180 liraya doyurabilirim. (IKEA iftar mönüsü 18 liraymış…)

**

Müslümanlar, birleşip tek bir Ümmet olmazlarsa, o Ümmet çatısı altında yer almazlarsa, Ümmet hiyerarşisi içinde vazifelerini yapmazlarsa kesinlikle adam olamazlar, necat ve felah bulmazlar, zilletten kurtulup izzete kavuşmazlar. Bunu her gün yazsam azdır.

**

Dünya kâfire cennet, mü’mine zindandır buyrulmuştur.

**

Herkes işlerini üçüncü nükleer dünya savaşını hesaba katarak tanzim etsin, geleceğe ait plan ve programlarını ona göre yapsın.

**

Çanakkale, Sakarya, Millî Mücadele şehitleri Ulu Mabette ezan okumayı, namaz kılmayı, Kur’an tilavetini yasak edenlere beddua ediyor.

**

O anlı şanlı paşalar, ömürleri boyunca hiç ticaret yapmadıkları halde o muazzam servetlere nasıl sahip ve nâil oldular?

**

Ehl-i Sünnet dairesinde kalsaydı, cami kayyumu bile olamayacak o herif, reformcu postuna bürünmüş ve peşine takılanların reisi, ağabeyi, üstadı, lideri, en yücesi olmuş. Bevval-i çeh-i Zemzem’den daha sefil, daha dûn aşağılık adam!..

**

Elinde imkân, fırsat, hürriyet olmasına rağmen ahlaksızlıklarla (yasal sınırlar içinde) mücadele etmeyen, onları engellemeye çalışmayan, yan gelip yatan, bana ne diyen sözde dindarların, sözde sofuların hükmü nedir? Onlar ahlaksızlardan daha ahlaksızdır.

 

 

**

İlim sahibi olup da Müslüman halka nasihat etmeyen, onları müjdelemeyen, uyarmayan, tebliğ davet irşad hizmetleri yapmayan kimsenin sıfatı nedir? Haindir.

**

Gençliği camilere, namaza, cemaate çekmenin birinci çaresi, cami mihraplarına zülcenaheyn karizmatik imamlar geçirmektir. Hem Şeriat ilimlerinden icazeti olacak, hem de Tarikat icazeti olacak.

**

Sayın Diyanet Başkanımıza: Camiye yardım paralarını zimmetlerine geçiren iki müftülük görevlisi tutuklandı. Lütfen, camilerde makbuzsuz para toplanmasına izin vermeyiniz. Hürmetlerimle…

**

İstanbul Yıldız Camii bir hat müzesi gibiydi. En büyük hattatlarımızın şaheserleri asılıydı. Şu anda bir tek hat yok. O eski levhalar bulunmalı ve yerlerine asılmalıdır.

**

Mihrabında ehliyetli ve liykatli imamı yok, o imamın ardında büyük bir cemaat yok… Böyle bir camiin her yeri altın yaldızlı olsa bile, o yine de harap ve mahzun bir mabettir.

**

Uyanmayacaklarını, aldırış etmeyeceklerini bildiğim halde yazmaya devam ediyorum. Bendeniz vazifemi yapayım da…


https://www.milligazete.com.tr/makale/2566348/mehmed-sevket-eygi/ali-sukru-beyin-hesabini-verin

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın