İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sevilay Yükselir: Rum kökenli, Kafkas kökenli, İngiliz kökenli ya da Arap kökenli olsak ne olurdu

Epeyce bir direndim bu konuya girmemek için… Daha da direnecektim ancak dün yaşanan bir gelişme neticesinde tutamadım kendimi ve dahil olmaya karar verdim.
Sanırım meselenin başlıktan ne olduğunu anladınız.

Günlerdir güzel ülkemin gündemini allak bullak eden Trabzonlu Ekrem İmamoğlu’nun Rum kökenli olup olmadığı hususu…

“Kıytırık” veya değil bilmiyorum… Konunun ana merkezinde Yunanistan’da yayın yapan bir gazete ve bu gazetenin İmamoğlu’nun İstanbul seçimlerini kazanmasının ardından yaptığı habere attığı başlık var.

Dün köşe komşum Nihal Bengisu Karaca, konunun tamamını çok güzel aktardığı için tekrara düşmemek adına ayrıntıya girmeyeceğim.

Ben başka bir şey yapacağım…

Daha doğrusu konu çerçevesinde kimsenin sormadığı bir soruyu soracağım…

Ekrem İmamoğlu’nun Rum kökenli olmadığı kesin. CNN Türk’te katıldığı TV programında çok üstelenince 7 kuşak geriye giderek dedelerinin adını tıkır tıkır saymasından belliydi.

Bana sorsanız bunu yapamam mesela.

En fazla bildiğim dedelerimin adı. Ondan öncekilerinin hiçbirini bilmiyorum.

Yani mesela birisi çıkıp benimle ilgili böyle bir iddia ortaya atsa… Dese ki; “Sevilay’ın köklerinde Rumluk var veya Ermenilik… Veya Rusluk… “

Ne öyle olduğumu ne de olmadığımı ispat edemem.

Babamdan dinlediğim kadarıyla… Onun anlattıklarından dolayı yüzde yüz Türk kökenliymişiz ama o da doğru mu biliyordu işte ondan emin değilim.

Çünkü “Türk’üz biz, Horasan’dan gelip Anadolu’ya yerleşmiş Türk boylarındanız” diyordu ama o da babasını çok küçük yaşta kaybettiği için çok fazla bir detaya sahip değildi. Dolasıyla şeceremizi dört dörtlük dökemiyordu.

Özetle Türk’üz diyordu rahmetli, biz de kendimizi öyle kabul ettik.

Türk’üz yani ama olmasaydık ne olurdu?

Rum kökenli, Kafkas kökenli, İngiliz kökenli ya da Arap kökenli olsak ne olurdu!

Ne olurdu yani!

Mesela Ekrem İmamoğlu’nun köklerinde gerçekten de Rumluk olsa idi…

Ki olması da gayet normal… Çünkü özellikle Trabzon ve civarında vaktinde Rumların yaşadığı zaten tarihte yazıyor! Pekala asimile olmuş bir Rum kökenli de olabilir ama böyle bir olasılık varsa da, bu olasılık dolayısıyla Trabzon ve civarındaki herkesin köklerinde bir Rumluk olma ihtimali de ortaya çıkar!

Diyecekler ki; “Hayır! Konu o değil! Konu Yunanistan’da yayın yapan bir gazetenin haberinde, ‘Pontuslu İmamoğlu İstanbul’u Erdoğan’ın elinden aldı!’ demesi ve İmamoğlu’nun da buna itiraz etmemiş olmasıdır”.

Yahu… Haydi diyelim gerçekten o Yunan gazetesinin niyeti İstanbul’un bir Rum tarafından geri alındığını afişe etmesiydi.

(Ki öyle olmadığını da öğrendik. Söz konusu haberi yapan muhabir Ioanna Kleftogianni gazetenin manşetinde geçen “Pontus”un kendi tarihlerinde tam karşılığının “Karadenizli” anlamına geldiğini ve Yunancada o bölge insanlarının Pontuslu olarak anıldığını söylemiş. Kadıncağız bile şaşırmış yaptığı bir haberin değil İstanbul’un tüm Türkiye’nin gündemine oturmuş olmasına ve “Resmen çarpıttılar haberimi!” diyerek serzenişlerini iletmiş.)

Ama olsa da olmasa da ne fark ederdi!

O gazete onu yazdı diye İstanbul yeniden Konstantinopolis (Constantine) adıyla mı anılacaktı?

İnanın düşündükçe saçımı başımı yolasım geliyor ve “Nasıl saçma sapan bir tartışma Allah’ım ve nasıl hepimizi de içine çekti!” diyorum…

Bilmiyorum farkında mı bu tartışmayı ortaya atan, büyüten ve hâlâ gündemde kalması için ısrarla devam ettiren Cumhur İttifakı’nın medyadaki, sosyal medyadaki ateşli taraftarları!

Kusura bakmasınlar ama yaptıkları deyim yerinde ise “Kaş yapayım derken, göz çıkartmak oldu!”.

Neden biliyor musunuz?

Bakın… Hiç dahil olmadı bu tartışmaya…

Hatta yakınlarına İmamoğlu’nun kökleri ile ilgili bu tartışmanın hoş olmadığını da söyledi.

Ama maalesef bütün bu ipe sapa gelmez tartışmanın tüm olumsuzlukları Binali Yıldırım’ın hanesine eksi olarak yazdı.

Neye benzedi bu olay biliyor musunuz?

31 Mart öncesi CHP’nin İzmir Belediye Başkan Adayı olan Tunç Soyer’in babası ile ilgili ortaya atılan iddialara, suçlamalara!

O kadar emindim ki, Soyer’in rahmetli olmuş savcı babası üzerinden başlatılan polemiklerin kesinlikle Soyer’in lehine yazacağından.

Hatta sevgili Didem Arslan Yılmaz’ın hazırlayıp sunduğu bir Türkiye’nin Nabzı programında bunun iddiasında bile bulunmuştum…

“Göreceksiniz bu tartışmalar Soyer’in işine yarayacak ve Soyer İzmir’de rekor bir oy oranıyla kazanacak!”

Hani derler ya “Sakalımız yok ki sözümüz dinlensin!” diye…

Nitekim sakalımız olmadığı için sözümüzü dinlemeyenler seçimin sonucunu görünce şaşkına döndüler.

Gerçekten de dediğim oldu ve babasının üzerinden başlatılan o anlamsız ve boş tartışmalar Tunç Bey’in aleyhine değil, lehine oldu.

Sözün özü…

Şimdi de aynı şeyi söylüyorum…

Yazın bir kenara!

Ekrem İmamoğlu’nun, “Rum mu, değil mi?” tartışması da aynı şeye hizmet edecek.

Şahsen ben Binali Yıldırım’ın yerinde olsam…

İvedilikle bu konuya el atarım ve bu tartışmanın ahlaki olmadığını söyler ve bu tartışmadan başından beri kesinlikle hiç hoşlanmadığımı anlatırım… Hatta bu konuyu başlatanlara bu yüzden mesafe koyduğumu da ifade ederim.


https://www.dusuncemektebi.com/d/184279/sevilay-yukselir-rum-kokenli,-kafkas-kokenli,-ingiliz-kokenli-ya-da-arap-kokenli-olsak-ne-olurdu

Yorumlar kapatıldı.