İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni Yaygarası

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***

Akkan SUVER

Fransa’dan çok Emmanuel Macron’un şahsi arzusuyla, Fransa “24 Nisan sözde Ermeni iddialarına” bu yıl adeta ev sahipliği yaptı.

Büyük tarihçi Prof. Dr. Bernard Lewis sözde Ermeni olaylarını savaş trajedisi diye adlandırır ve der ki; Ermeniler bu değerlendirmelerini uluslararası hukuk zemininden kopartıp ön yargılı bir siyaset malzemesine dönüştürmek istemektedirler.

Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi de soykırımı suçunun varlığı ya da yokluğu konusundaki yetkili mercii “yargı organları” olarak belirlemiştir. Ayrıca gene Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi’ ne göre; varsa, bu konuda tüzel kişilerin değil, gerçek kişilerin suçlanması gerekmektedir, demektedir.

Gene tarihe dönüp, bir hatırlatma daha yapmak gerekirse Serv Anlaşması sırasında konuyla ilgili soruşturma yapmakla yetkili kılınan ve soruşturmayı gerçekleştiren İngiliz Kraliyet Başsavcılığı bu soruşturma öncesi tutukladığı Türkleri üç yıl Malta’da tuttuktan sonra tutukladığı Türklerin tamamını hukuk mahkemelerine göre geçerli sayılabilecek hiç bir delil bulamadığı gerekçesiyle suçsuz bularak serbest bırakmıştı.

Üstelik zamanın İngiltere Hükümeti’nin “hukuk davası açamıyorsanız, siyasi dava açın” diretmesi üzerine de İngiliz Kraliyet Başsavcılığı bu baskıyı da reddederek, takipsizlik kararında ısrar etmişti.

Hal böyleyken Fransa’da haftalardır sergilenenler, biraz da iç politikada içine düştüğü girdaptan kurtulmak arzusuyla Emmanuel Macron’un dikkatleri başka yöne çekme gayretinden kaynaklanmaktadır. Herkesin bildiği üzere, Türkiye’nin ısrar ve özenle yıllardır; “arşivlerimizi açtık, sizler de arşivlerinizi açınız” davetine icabet etmeyenlerin nefret ve kin duygularıyla bu sözde iddiaların sahiplerinin dayatmağa dönük davranışlarını desteklemelerini akılla izah etmek mümkün değildir.

Aynı konuda 24 Nisan 2019 günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da, arşivlerin açık olduğunu vurgulaması ve tehcir ile katliamı ayırt edemeyenlerin bizlere verebilecekleri her hangi bir insanlık dersinin olamayacağını gündeme getirmesi de önemlidir. Çağımızın bilgi çağı olduğu gerçeğinden hareket ederek, Türkiye’ye karşı ırkçı nefret söylemini körükleyenlerin nefretten, ön yargıdan uzaklaşmalarını ve uluslararası yargı organlarının kararlarına itibar etmelerinin aklın gereği olduğuna inanıyor ve tarihi siyasetçilerin değil tarihçilerin belirlemesini bekliyoruz.

Öte yandan Emmanuel Macron’un haftalardır sokakları dolduran halkının sorunlarına çözüm oluşturacağına, Ermeni meselesiyle uğraşmasını da ucuz politikanın bir örneği olarak görüyoruz.

https://www.gozlemgazetesi.com/HaberDetay/1112732/ermeni-yaygarasi.html

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın