İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bu toprakların narin sesi: Gomidas

Hüseyin Kalkan

Gomidas sadece bir müzisyendir, ama dünyanın tanıdığı bir müzisyendir. Onun Ermeni kırımı ile ilgili söyleyecekleri dünya kamuoyunu harekete geçirebilirdi. Jön Türklerin kırım ve talan planlarını zora sokabilirdi. Bu yüzden ilk sürgün edilenler arasındadır

O bu toprakları çok sevdi.
Bu toprakların sesini…
Bu toprakların hüzünlü müziğini…
İnsanını çok sevdi…

Bu yüzden yollara düştü. Şehir şehir, köy köy dolaştı. Halkın söylediği türküleri topladı. Onları notaya geçirdi. Ermeni, Türk, Kürt ayrımı yapmadı, kim ne söylüyorsa kayıt altına aldı. Yaptığı 4 bin derlemeden sadece bin 200 kadarı günümüze kaldı. Ermeni malları gibi, Gomidas’ın müzikleri de talan edildi. Gomidas, Kütahya’da doğdu. 12 yaşındayken eğitim görmek üzere Ermenistan’a giden Gomidas, Erivan’a yakın Echmiadzin’da kurulan Ruban okulunda okudu. Ermeni nota sisteminde de ustalaşıp müzik hocası oldu. Daha sonra rahip olmaya karar verdi. 1893 yılında da “Apeğa”lıya yükselmesiyle 7. yüzyılda yaşamış Ermeni halk ozanı Katolikos Gomidas’a atfen Gomidas ismini alır. 1895’te de papaz anlamına gelen Vartabet unvanına layık görülür. Gomidas, 1896-99 yılları arasında dönemin Katolikos’un izniyle Almanya’ya giderek, Berlin’de müzik tarihi ve teorisi, enstrüman bilgisi üzerine dersler alır. Aynı zamanda piyano, kompozisyon, orkestrasyon üzerine kendini geliştiren Gomidas, Doğu müziğine ilgili birikimine çok sesli Batı müziği uzmanlığını da ekler. Artık dünya çapında bir kompozitördür.

4 binden fazla derleme

Gomidas, Eylül 1899’da Ermenistan’a döner ve müzik çalışmalarını sürdürür. Anadolu’da köy köy gezerek 4 binden fazla Kürtçe, Ermenice, Farsça, Türkçe ve Arapça şarkı ve türküleri derleyerek notaya geçirmesinin yanı sıra bu şarkılar üzerine makaleler yazarak dünyanın birçok yerinde konferanslar verir. Ne yazık ki Gomidas’ın yaptığı 4 binden fazla derlemeden yalnızca 1200’ü günümüze kadar ulaşabilmiştir. Gelen teklifler üzerine 1910 yılında çalışmalarına İstanbul’da devam eden Gomidas’a Pera’da bir ev tahsis edilir. İstanbul’da içlerinde Halide Edip Adıvar, Mehmet Emin Yurdakul, Hamdullah Suphi Tanrıöver gibi önemli sanatçıların ve bürokratların bulunduğu ciddi bir hayran kitlesi olur.

Soykırımın ilk adımı

24 Nisan 1915 günü aralarında Gomidas’ın da bulunduğu 235 Ermeni aydını tutuklanır. Gözaltına alınanların sayısı kısa sürede 700’ü bulur. Daha sonra tutuklular kafileler halinde Haydarpaşa’da trene bindirilerek sürgün edilirler. Çoğu bir daha dönmez. Dönenlerin de bir daha eskisi gibi yaşamaları artık mümkün olmaz. Çankırı’ya vardıklarında gelen bir telgraf emri ile Gomidas’ın da içinde olduğu 8 kişiye dönüş izni verilir. Gomidas’ın dönüş izninin nasıl çıktığı konusunda kesin bir bilgi olmasa da yakın ilişkileri olduğu bilenen Halide Edip ya da Mehmet Emin gibi isimlerin aracılık yaptığı iddia ediliyor. Dönemin ABD’nin Osmanlı İmparatorluğu büyükelçisi Henry Morgenthau’nun girişimiyle geri gönderildiği de iddiaları arasında. Morgenthau, daha sonra yazdığı anılarında isimlerini vermediği yedi Ermeni’yi tehcirden kurtardığını anlatmaktadır.

Gomidas ve diğer Ermeni aydınlarının tutuklanması ve sürgünü ile başlayan süreç, soykırım ile sonuçlanmıştır. Bu sürgün tarihçiler ve araştırmacılar tarafından soykırımının ilk adımı olarak nitelendirilir. Mantık toplu bir kırıma girişmek için, onlara öncülük yapan veya yapabilecek olan aydınları yok etmek gerekirdi. Gerçi Gomidas sadece bir müzisyendir, ama dünyanın tanıdığı bir müzisyendir. Onun Ermeni Soykırımı ile ilgili söyleyecekleri dünya kamuoyunu harekete geçirebilirdi. Jön Türklerin kırım ve talan planlarını zora sokabilirdi. Aynı deneyim daha sonra Yahudi Soykırımı’nda da Almanya’da Naziler tarafından uygulandı. Almanya’da sadece Yahudi aydınları değil, sosyalist aydınlarda soykırım öncesi tasfiye edilir.

Son 18 yıl…

Gomidas, 15 Mayıs’ta İstanbul’a döner. 15 günlük sürgün Gomidas’ın hayatını derinden etkiler. Bazı kaynaklar yolculuğun başında güçlü durup herkese moral verdiğini söyler. Ancak onunla birlikte sürgün edilen Ermeni Gazeteci Aram Andonyan daha sürgünün başında beri içine kapandığını, kimse ile konuşmadığını yazıyor. (Gomidas Vartabed ile Çankırı yollarında. s.135) Çankırı’ya yaklaştıklarında ise durumu daha da kötüleşir. Sürekli sinir krizleri geçirir, korku nöbetlerine tutulur. Polisin ve askerin onlara karşı davranışı, onun zarif ruhunda onulmayacak tahribat yaratır.

Bir tarafta kendisi için, bir taraftada evinde bıraktığı besteleri için korkmaktadır. Andonyan: “Kompozisyonlarının başına geleceklerden korkuyordu” diye yazıyor. (age. s.242) İstanbul’a döndükten sonra sağlığı kötüye gider. İlaçların etkisi ile tekrar çalışmaya başlasa da bu iyileşme çok kısa sürer, gittikçe hayatı daha çok zorlaşır. Sonra daha iyi tedavi görmesi için Paris’e götürülür. Burada tamamen hayattan kopar ve içine kapanır. Gomidas’ın artık hastaneye gelen dostlarını ve ziyaretçilerini kabul etmediği, hayatının son 18 yılında insanlarla konuşmayı tamamen kestiği söylenir. 22 Ekim 1935’te hastanede hayata gözlerini yumar. Naaşı 1936’da Ermenistan’a getirilir ve Erivan’da büyük bir törenle defnedilir. Erivan’da hayatı ve çalışmalarının sergilendiği bir müze, adını taşıyan bir anıt ve konservatuarın bahçesinde büyükçe bir heykeli bulunmaktadır.

Kaynaklar: Gazete Karınca: 24 NİSAN | Ermeni Soykırımı’nda suskunluğun başlangıcı: Gomidas Vartabed. Aram Andonyan, Gomidas Vartabed ile Çankırı yollarında. Belge yayınları-İst.

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın