Baha Durmaz
İngiltere, Fransa ve özellikle Rusya’nın öncülüğünde 19.YY’da kendilerince “hasta adam” olarak tarif edilen Osmanlı Devleti’ne önce örtülü daha sonra da resmi bir savaş başlatılmıştı. Milliyetçilik etkisiyle, Türkler önce Balkanlardan sonra Ortadoğu’dan atılmış ve yapbozun son parçası Anadolu’da tamamlandırılmak istenmişti. Onların yeni dünya düzeninde, Anadolu’nun bir kısmı Rumlara, bir kısmı Kürtlere, bir kısmı da Ermenilere bırakılacaktı. Çünkü onların yeni düzenlerinde Türklere yer yoktu. Bunlar pek tabi ufak bir tarih okuması sonucunda bile ortaya çıkacak saptamalar. 1919 senesine kadar planları kusursuz işliyor, diledikleri birçok şey olgunlaşarak başarıya ulaşıyordu. Türk Milletinin milli mücadele hamlesini göz önüne almalarına rağmen olayı kağıda, verilere, sayılara indirdikleri için başarılı olacağını tahmin etmiyorlardı. Nitekim kimse ismini daha önce duymadığı Kazım Karabekir Paşa’nın, Doğuda planları bozacağını, Güneyde halkın, Fransızları tarumar edeceğini hesaba katamamıştı. Nitekim “Hasta adam” Osmanlı’nın aslan parçaları, Türk subayları öncülüğünde Türk İstiklal Savaşı bütün hesapları bozmuştu.
Bundan sonraki süreçte doğrudan müdahale alanı olmadan paravan örgüt ve hatta milletler ile Türk Milletini hapsetmenin yolları arandı. İki ihtimal üzerine kurgulanan bu plan da sahneyi şüphesiz Ermeniler aldı. Uydurdukları palavralara bütün dünyanın kabul edilmesi sağlanarak, sözde ermeni soykırımını siyasî arenada legal kıldılar. Bu durum basit olarak görünse de devletimizi köşeye sıkıştırmak için önemli bir manevraydı. Şimdi baktığımızda, sözde demokrasinin beşiği, ifade özgürlüğü savunuculuğu yapan ülkelerin çoğunda ermeni soykırımı yoktur diyenlere hapis cezaları verildi ya da kanunlar çıkartıldı. Küresel oyun kurucuları yani emperyalistler o kadar alçak ve kalleşlerdi ki, asala ve pkk gibi vahşi terör örgütlerine ses çıkartmadı. Ses çıkartmayı bir tarafa bırakın sürekli her türlü lojistik, siyasi doktrin olarak destek verdi. Türkiye uzun yıllardır köşeye sıkıştırılmaya çalışılıp durdu. Yeri geldi soydaşlarımızı korurken, Kıbrıs’ta ambargo yedik yeri geldi ekonomik savaşların içine çekildik. Her ne kadar sözde ermeni soykırımı olarak son zamanlarda şiddet azaltılmış olsa dahi batılılar bu sevdadan vazgeçmek istemeyecektir. Bu planın sonucu, toprak kaybetmeye kadar ilerleyebilir ki asıl hedefleri bizim bunu kabul etmeye zorlamaktır. Öldürülen Ermenilerin sayısının milyonları bulduğunu utanmadan sıkılmadan söyleyenler, dışarıda görünse de, içimizde de en az onlar kadar sinsice ilerleyen bir güruhla mücadele etmek, her Türk evladının onuru ve şerefi gereği yapması gereken bir faaliyettir. Sözde Ermeni soykırımı olarak ilan edilen bu tarihlerde, Ermeni terör örgütü mensupları tarafından katledilen atalarımızı, devlet görevlilerimizi bir kez daha saygıyla yad ediyoruz.
Coğrafya kaderdir sözünden yola çıkarak, bu coğrafyanın gerçek sahibi olarak bize yazmaya çalıştıkları kaderi kabul etmiyoruz. Allah’ın yüce iradesi bizlerin inanç ve nizam-ı alem davasına imanımız ile bu topraklara adalet ve barış mutlaka gelecektir. 1071 yılından beri buradayız ve burada olmaya devam edeceğiz. (Tarih, Türk’ün tarihini yazmaya devam edecek…)
İlk yorum yapan siz olun