İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

ABD, İtalya ve Fransa’dan 24 Nisan Öncesi Hamle: Ermeni Soykırımını Tanıyın (8)

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***

RIDVAN KARLUK

Cezayir halkı ve devlet adamlarının bilincinde Türkiye’nin BM’deki çekimser ve ret oyları derin iz bırakmıştır. Bu yüzden Türkiye’nin Cezayir ile Turgut Özal zamanına kadar ilişkisi olmamış, Turgut Özal’ın Cezayir ziyareti sırasında yaptığı özür açıklaması sonrasında ilişkiler yumuşamıştır. 5 Şubat 1985 tarihli Milliyet Gazetesi’ndeki yorum şöyledir: “Fransız sömürgeciliğine karşı yıllardır savaşan ve binlerce evladını kaybeden Cezayir’in bağımsızlığı konusunda zamanın Türk Dışişleri’nin bu davranışı sadece Cezayir’de değil, hemen hemen tüm Arap-İslam ülkeleri üzerinde olumsuz bir tepki uyandırmış ; Türkiye bu tepkiler yüzünden uzun yıllar uluslararası görüşmelerde Asya-Afrika ülkelerini karşısında bulmuştu.”

AİHM’nin kararlarına rağmen sözde Ermeni soykırımını tanıyan ülke sayısı giderek artmaktadır. Eğer 24 Nisan’da Türkiye ile ilişkileri pek iyi olmayan ABD Başkanı Donald Trump Ermeni tehcirini soykırım olarak tanımlarsa (genocide) bu sayı hızla artacaktır.

Sadece “biz bunu tanımıyoruz” demekle yetinilirse, Türkiye köşeye sıkıştırılacaktır. Bunun, gerek ekonomik ve gerekse siyasi faturası olacaktır. Başkan Trump; Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımış, 1967 yılında İsrail tarafından işgal edilen Golan tepeleri üzerinde İsrail’in egemen olduğunu açıklamış, Güvenlik Konseyi’nin İsrail’in eylemlerini geçersiz kılan 338 ve 242 sayılı kararlarını yok saymış, ABD Rusya’dan alınması planlanan S-400 hava savunma sistemi sebebiyle Türkiye’ye teslimatı geciktirilen ve projesinin de iptal edilmesi gündemde olan F-35 savaş uçakları ile ilgili yeni bir adım atmış, eğitim teçhizatının ve diğer malzemelerin Türkiye’ye gönderimi durdurulmuştur. Pentagon sözcüsü kararın, “Türkiye, S-400 alımından vazgeçtiğine dair, hiç yanlış anlaşılmaya yer vermeyecek nitelikte bir karar alana kadar” geçerli olacağını açıklamıştır.        

İtalya ve Fransa’da Türkiye aleyhine kararlar alınırken ABD’de çok daha önemli gelişmeler olmaktadır. Bu konuda Turkish Forum’da (ABD) yayınlanan 60 sayfalık manifesto niteliğindeki yazımda bu konuya dikkati çektim ve önemli sivil toplum kuruluşları, vakıflar, kamu yetkilileri ve benzer kuruluşlara yazımı gönderdim. Fakat bu satırların yazıldığı 14 Nisan 2019’a kadar Milli Düşünce Merkezi dışında hiçbir sivil toplum kuruluşundan olumlu cevap alamadım. (TURKISH FORUM, “24 Nisan Yaklaşırken Sözde Ermeni Soykırım Yalanına Cevap: Bir Manifesto (1)” https://www.turkishnews.com/tr/content/wp-admin/post.php?post=664266&action=edit&classic-editor)

Negev Ben Gurion Üniversitesi’nde Orta Doğu Etütleri Bölümü’nden emekli Profesör Benny Morris ile Orta Doğu Etütleri Bölümü’nden Profesör Dror Ze’evi’nin 24 Nisan 2019 tarihinde Türkleri yalan ve gerçek dışı iddialar ile karalayan, Osmanlı topraklarında yaşayan Hıristiyan toplumu yok etmekle suçlayan Otuz Yılık Soykırım kitabı yayınlanacaktır. Kitap, Türklere yönelik iftiralarla doludur. Benny Morris, İngiltere’den Filistin’e göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Gençliğinde Hashomer Hatzair adlı bir sol gençlik hareketinin üyesi idi. Askere gitmeyi reddettiği için hapis yatmıştır. Çalışmalarında İsrail’in yaptığı etnik temizlikleri ve Filistin halkını sürgüne gönderme ile ilgili kanıtları açığa çıkardığı için İsrail toplumu ve devletinden büyük tepki görmüştür. Kendisini solcu ve siyonist olarak tanımlayan Benny Morris, Filistinlileri toptan sürme fikrini desteklemektedir. Robert Fisk’in kitap ile ilgili tanıtım yazısı şöyledir:

1894 ve 1924 arasında, daha önce nüfusun yüzde 20’sini oluşturan Anadolu’da bölgedeki Hıristiyan azınlıkları hedef alan a üç şiddet dalgası görüldü. 1924 yılında Ermeniler, Asurlular ve Yunanlıların nüfusu yüzde 2’ye düşürülmüştür. Tarihçilerin çoğu bu dalgaları ayrı, yalıtılmış olaylar olarak değerlendirmiş ve Türkler bunları talihsiz bir süreç olarak sunmuştur. Otuz Yıllık Soykırım, üçüncü dalga olup aslında Anadolu’nun Hıristiyan nüfusunu yok etmeye yönelik devam eden bilinçli bir politikanın sonucudur. Yakın tarihinin en şiddetli yok etme yılları II. Osmanlı padişahı II. Abdülhamid döneminde, Genç Türkler tarafından yapılmış Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında sona ermiştir. Ancak, padişahın İslamlaştırışı otokrasisinden I. Dünya Savaşı sonrasının laik cumhuriyet dönemindeki değişime rağmen, ülkenin izlediği politikalar değişmemiş, önceden belirlenmiş kitlesel öldürme, cinayet, zorla dönüşüm, toplu tecavüz ve kaçırma olayları devam etmiştir. Fakat bir şey değişmemiştir: Cihadın yükseliş çığlığı. İslam’ın öğretilerine aykırı olsa da iki milyon Hıristiyan’ın öldürülmesi, saf bir Müslüman millet yaratma konusunda Türklerin bir icraatıdır. Açıklayıcı ve kusursuz bir şekilde araştırılmış olan Benny Morris ve Dror Ze’evi’nin tespitleri, modern tarihin en korkunç olaylarından birini açıklamaktadır. Tekrar ve tekrar okuyarak Morris’in ve Zeevi’nin çalışmalarında saf, korkunç, şok edici şiddet olaylarından kasıldım. İnsanların, değiştirecekleri, zalimlik davranışlarını, insanlıklarını değiştirebilecekleri kadar zalim hale getirmeleri mümkün mü?”

ABD’de Türklere yönelik iftiralarla dolu Benny Morris ile Dror Ze’evi’nin kitabının piyasaya çıkış tarihinin 24 Nisan olması çok anlamlıdır. Bu özel tarihin seçilmesi, Türkiye’ye yönelik uluslararası bir karalama kampanyasının bir parçası olma ihtimalini kuvvetlendirmektedir.

http://www.sakaryagazetesi.com.tr/makale/abd-italya-ve-fransadan-24-nisan-oncesi-hamle-ermeni-soykirimini-taniyin-8-6379/

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın