ABD, İtalya ve Fransa’dan 24 Nisan Öncesi Hamle: Ermeni Soykırımını Tanıyın (2)
Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada “Avrupa Parlamentosu, kabul ettiği kararla, zamanında uluslararası hukukla bağdaşmaz şekilde ve yetki alanını aşarak yapmış olduğu hatayı tekrarlamıştır”denilmiştir. Lüksemburg Parlamentosu sözde Ermeni soykırımı iddialarını 7 Mayıs 2015 tarihinde, ardından Belçika Parlamentosu benzer bir tasarıyı 24 Temmuz 2015 tarihinde, Almanya Federal Meclisi 1915 olaylarını soykırım olarak niteleyen tasarıyı 1 Haziran 2016 tarihinde kabul etmiştir.Hollanda Parlamentosu, koalisyon ortağı Hıristiyan Birliği tarafından hazırlanan, “1915’de Anadolu’da Ermeniler’e yönelik katliamların soykırım olarak tanınması” önerisini 23 Şubat 2018tarihinde uygun bulmuştur.
Alınan bu kararlara rağmen hukuku yok saymayan ülke ve bölgelerde vardır. İspanya’da Galisya (Galişya) Özerk Yönetimi, sözde Ermeni soykırım tasarısını 9 Haziran 2016 tarihinde 32 lehte oya karşı 38 oyla reddetmiştir. Benzer şekilde Danimarka Parlamentosu’nun 1915 olaylarına ilişkin 26 Ocak 2017’de aldığı kararda sözde Ermeni soykırımından söz edilmemiştir. Parlamento, 1915-1923 sürecinde yaşanan trajik olaylarda uzlaşımın arşiv belgelerine dayanılarak karşılıklı diyalog yoluyla sağlanabileceğini ve bu noktada bir yargılama yapmayacağını kararlaştırmıştır. Bu görüş, 1948 BM Soykırım Anlaşması uyarınca AİHM’nin soykırım suçunun tanınmasında parlamentoların yetkisi olmadığı hükmü ile bağdaşmaktadır.
Avrupa’da sözde Ermeni soykırımını tanıyan diğer ülkeler şunlardır: Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Rusya, Yunanistan, Belçika, Vatikan, Fransa, İsviçre, İsveç, Slovakya, Hollanda, Litvanya, Çekya, Avusturya, Bulgaristan, Lüksemburg, Almanya, İtalya ve Avrupa Parlamentosu. Ermeni tehcirini soykırım olarak kabul eden 14 ülke üye olmak istediğimiz Avrupa Birliği üyesidir. Avrupa Parlamentosu’nun kararları ortadan kalkmadığı sürece Türkiye AB üyesi olamaz. Üye olmak istiyorsa, bu kararları kabul etmek zorundadır. Bu da mümkün olmadığına göre AB üyeliğini unutmamız gerekir. Zaten AB üyeliği gündemden düşmüş, AB Bakanlığı kaldırılmıştır. DPT AET Dairesi’ni 1982 yılında Turgut Özal’ın oluru ile kuran biri olarak bu gelişmelerden mutlu olduğumu söylemem mümkün değildir.
Avrupa Parlamentosu’nun tavsiye kararı niteliğindeki 2018 Türkiye Raporu, 13 Mart 2019 tarihinde Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir. Karar’ın 21’nci paragrafında, “Avrupa Birliği Komisyonu’na ve Konseyi’ne, Müzakere Çerçevesi‘ne uygun olarak Türkiye’yle üyelik müzakerelerini askıya almasını”tavsiye etmekte, hükümete karşı değil, aynı zamanda Türk halkına karşı önyargılı, ayrımcı ve tahkir edici bir tutum sergilemektedir. Diğer bir önemli husus, tek taraflı Ermeni anlatılarına dayanan AP’nin 2015 tarihli kararındaki 1915 olaylarına ilişkin ifadelere yapılan atıftır. Girişte “Ermeni soykırımının yüzüncü yılına dair 24 Nisan 2015 tarihli kararını dikkate alarak” ifadesine yer verilmiştir. 32’nci paragrafta Türkiye’ye önerilen şudur: “Türkiye’yi ve Ermenistan’ı ilişkilerini normalleştirmeye davet eder; Türkiye-Ermenistan sınırının açılması, özellikle sınır ötesi işbirliği ve ekonomik bütünleşme yoluyla ilişkileri iyileştirebilir.” Bu ifade kabul edilemez.
Karar sonrasında Dışişleri Bakanlığı’nın “Avrupa Parlamentosu tarafından benimsenen tek taraflı ve objektiflikten uzak tutuma, tarafımızca herhangi bir değer atfedilmesi mümkün değildir. Söz konusu tavsiye kararı bizim için hiçbir anlam ifade etmemektedir” açıklamasının Parlamento üzerinde hiçbir etkisi olmaz. Her alınan karardan sonra “bizim açımızdan yok hükmündedir” “hiçbir anlam ifade etmemektedir” ifadelerinin dışında bir icraat yapılmaması, Avrupa Parlamentosu’nda ilk defa üyeliğe aday bir ülke için müzakerelerin askıya alınmasının gündeme gelmesine yol açmıştır. Bunda, Ermeni diasporasının bir an olsun dur-durak bilmeden çalışmalarını yok saymamızın büyük etkisi vardır.
İlk yorum yapan siz olun