İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Topal Osman- Ali Şükrü-2

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***

Ahmet GÜRSOY

01 Nisan 2019

Tarih bilimdir. Bilimin sonuca nasıl gideceği bilimsel araştırma yöntemleriyle her bir üniversite öğrencisine anlatılır. Bilimin en önemli özelliği temellendirme ve gerekçeleriyle ve elbette söz konusu tarihse belgeleriyle olguları açıklamaktır.

Buradan hareketle Osman Ağa-Ali Şükrü meselesine bakıldığında ortalıkta dolaşan bilgilerin pek çoğunun duyum ve söylentiye dayalı olduğu görülüyor. Dolayısı ile “Ali Şükrü Bey, Osman Ağa’nın adamı Mustafa Kaptan’la giderken görülmüş” şeklindeki haberler aynı zamanda bir çeşit yönlendirme işlevi yapmış oluyor. Nitekim kamuoyu, kahvede, bakkalda veya meclis kulislerinde meseleyi birbirine aktarırken, şaibe ile realiteyi birbirinden ayırt etmeden doğrudan haberin yönlendirmesiyle: “Osman Ağa, Ali Şükrü’yü öldürmüş” şeklinde ön kabulle birbirine aktarıyor.

İşte toplumsal algı, böylece en başından biçimlendirilmiş oluyor.

DÖNEMİN GAZETE HABERLERİ

Ahmet Emin Yalman’ın sahibi olduğu Vakit Gazetesini örnek verirsek ne demek istediğimiz daha somut olarak anlaşılır sanıyorum. “Etrafta deveran (dolaşan) eden rivayete (söylentiye) göre, Ali Şükrü Beyle Osman Ağa’nın araları öteden beri açık imiş. Osman Ağa gazete okumadığı halde, Ali Şükrü Beyin sahibi ve muharriri bulunduğu Tan Gazetesini okutur dinlermiş.

Merhumun zihniyetine vakıf olanlar pek ziyade canını sıkan bir makaleden dolayı Osman’ın derin bir infial yapıldıktan sonra, olayı  kimse görmediğinden “Osman Ağa öldürmüş..”

Burada sorulması gereken soru şudur: Bu varsayım bilgilerini basına el altından birileri mi veriyor, yoksa basından kimseler, kendi duyduklarını yeterince doğrulamadan haberleştirerek gazeteye mi yazıyor?

Bugüne kadar gelen süreçte yazılan kitaplar, sunulan gerekçeler çoğu kere bu tarz bilgilere dayandırılarak olay sonuca bağlanmaktadır. Hâlbuki tarihçinin yapması gereken bu değildir. Öncelikle birinci el kaynaklara bakması lazım.Mesela emniyet güçlerinin hazırlayıp altını imzaladığı olay yeri tutanakları var mı? Ali Şükrü Bey’in cesedinin bulunmasından sonra yazılan tutanak var. Peki, Osman Ağa’nın evinde yapılan olay yeri raporu veya tutanağı var mı?

İşte o yok!

Biz de merak ediyoruz: Niye yok?

Bu kadar önemli bir olayda böyle bir ihmal kabul edilebilir bir şey değildir.

Niye değildir?

Şunun için: Biri Yarbay rütbesinde muhafız Alay kumandanlarından Osman Ağa, öbürü muhalif ama Büyük Millet Meclisi’nin üyesi bir milletvekili. Ölen de, öldürdüğü iddia edilen kişi de sıradan insanlar değil. Buna rağmen cinayetin işlendiği olay yerini bize anlatan bir tutanak yok. Var olduğu söylenen bilgi ise hasır sandalye ve yerde kahve lekelerinden ibaret. Suç aletleri (örneğin boğamada kullanılan ip), yaralayan bıçak vb. nerede?

Herkes söylentiler üzerinden Osman Ağa’yı hedef alıyor ama ortaya eylemi doğrulayacak belge sunamıyor.

LEHTE BİR HABER

Ara sıra Osman Ağa’nın lehinde çıkan haberler de yok değildi. Mesela, 01 Nisan 1923 günü Vatan Gazetesi: “Ankara Merkez Kumandanı Rusuhi Bey, Osman Ağa’yı takip için bir müfreze gönderdiğini, fakat Ali Şükrü Bey cinayeti ile Ağa’nın ilgisinin kesin olmadığını, fakat şüphe uyandırdığını beyan etmiştir” şeklinde bir demeç yayınlamıştı.

*Sonraki yazıda Ali Şükrü Bey’in cesedinin bulunuşunu ve tutanak bilgilerini vereceğiz.


https://www.yenicaggazetesi.com.tr/topal-osman-ali-sukru-2-51368yy.htm

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın