İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

MECLİSTEKİ ERMENİ: Türkiye ‘dikensiz bir gül bahçesi’ yaratma siyaseti sürdürüyor

İfade özgürlüğünün kısıtlı olduğu ve tutuklu gazetecilerin bulunduğu Türkiye’de hakim tokmağıyla Ermeni Milletvekilini de susturmaya çalışıyorlar. TBMM Ermeni Milletvekili Garo Paylan siyasi ve ceza kovuşturmasına maruz kalmaya devam ediyor.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Ermeni Milletvekili Garo Paylan hakkında 301. maddeden soruşturma açtı ve dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle fezleke hazırlayıp Meclis’e gönderdi.

Ermenihaber.am bununla ilgili ‘MECLİSTEKİ ERMENİ’ adlı özel röportaj serisini başlatıyor. Dünyanın farklı yerlerinden farklı alanları temsil eden ve Ermeni Milletvekiline karşı yürütülen baskı politikasını, ifade özgürlüğünün kısıtlanmasını mahkum eden uzmanlarla yaptığımız mülakatları dikkatinize sunacağız.  

Ufuk Uras kimdir?

Mehmet Ufuk Uras (d. 4 Ocak 1959, Üsküdar), Türk siyasetçi, 2007 genel seçimlerinde bağımsız olarak, İstanbul 1. Bölge’den Türkiye Büyük Millet Meclisi 23. Dönem, üyeliğine seçilmiş, bu dönem boyunca Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) kurucusu ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) üyesi olmuştur.

Ufuk Uras 2017 yılında Karabağ’ı ziyaret eden nadir Türk siyasetçilerden biri oldu. Barış ve diyaloğun önemini devamlı vurgulayan Uras bu ziyaretten sonra Azerbaycan’ın ‘kara listesine’ girdi.

-Resmi habere göre Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP Diyarbakır Ermeni Milletvekili Garo Paylan hakkında, 301. Maddeden(Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve Devletin yargı organlarını alenen aşağılamak için) soruşturma açıldı.Bu durumu siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce Türkiye devletinin böyle bir girişimde bulunması için ne gibi sebepler var?

-Maalesef mecliste çok uğraşmamıza karşın Hrant’ın da ölümüne neden olan 301.maddeyi kaldıramadık. İktidarıyla muhalefetiyle bu yasa yerinde durdu ve zaman zaman muhaliflere yönelik kullanılıyor. Başından beri Türklüğe hakaret diye bir şey varsa bunun da 301. maddenin kendisi olduğunu vurguladım. Bir insan ırkçı değilse zaten niye böyle bir şey yapsın ve hukuki mevzuatta bu konuda yeterince madde var.

-2008 yılından beri 301. Maddeden soruşturma başlatmak için Türkiye Adalet Bakanlığından izin gerekiyordu. Bu yıllarda Adliye Bakanlığı 301. Maddeden soruşturma başlatmak için Paylan dahil olmak üzere sunulan başvurulardan yüzde 10’a olumlu cevap verdi. Bu bağlamda acaba bunun bir siyasi ve ceza kovuşturması olduğunu diyemez miyiz?

-Kişinin beyanı esastır. Garo Paylan defalarca muErradını açıkca ifade etti. İddiaların aksine gerek partisi gerek de kendisi ırkçılığa karşı kararlı bir tutum izledi. Bu uygulamanın muhalefeti sindirme ve dikensiz bir gül bahçesi yaratma siyasetinin bir parçası olduğu açıkca ortada.

-Zamanında Hrant Dink’e karşı da aynı madde çerçevesinde muhakeme süreci başlatılmıştı. Acaba Paylan Dink’in yolundan mı gidiyor? Çünkü bu madde çerçevesinde açılan davalar milliyetçilerin nefretini azınlık temsilcisi Paylan’a karşı daha da kışkırtıyorlar.

-Maalesef AKP- MHP koalisyonuyla bu tutum açıkca daha da belirgin hale geldi. Parlamentonun 3. buyuk partisini kriminalize etme politikasını ve milliyetçi hezeyanları kaşıyan bir kutuplaştırma politikasıyla yaklaşan seçimlerde kendi seçmenini konsalide etmeye çalışıyorlar. Devletin bekaası dedikleri aslında Akp’nin bekaası oluyor çünkü parti başkanı devlet başkanı olunca Akp de giderek bir devlet partisine dönüştü. Parti devleti modelinde hukuku işletmek çok güç gözüküyor.

-Paylan’ın parti arkadaşları da tutuklanıyorlar. Bu durumda Paylan’ın tutuklanma ihtimalini nasıl değerlendiriyorsunuz? Eğer öyle büyük bir ihtimal varsa toplumsal anlamda nasıl bir tepki verilmeli, yada Paylan’ın tutuklanmasına engel olan nasıl bir yönteme başvurulmalı?

-Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılarak tutuklanması tehlikesi Demoklesin kılıcı gibi duruyor. Zaten bir çok vekil halihazırda tutuklu. Bu uygulamalara karşı kamuoyunu ne kadar uyarsak azdır. Yaklaşan yerel seçimler halkın iradesine gösterilen saygısızlığa karşı da tepkilerin ortaya konulmasının bir vesilesi olacaktır.

-İfade özgürlüğüne karşı yapılan bir baskı olarak Paylan’a karşı yapılan bu adımlara uluslararası camianın dikkatini çevirmek gerekiyor mu?  Bu anlamda neler yapılabilir?

-Özellikkle Garo Paylan gibi Ermeni kimlikli bir milletvekilinin görüşlerinden dolayı cezalandırılmak istenmesine uluslararası kamuoyu da sessiz kalamaz. Ermeni soykırımına ilişkine yayınlar piyasada serbestçe satılırken bu konunun mecliste tartışılmasını, gündeme getirilmesini engellemeye çalışan bir deve kuşu politikasının sonuç vermeyeceği ortadadır. Negatif inat yerine gerçekleri ortaya koymaya yönelik bir pozitif inat hepimizin pusulası, temel motivasyonu olsun.

 

Yazar:   Գևորգ Կալլոշյան

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın