İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Gâvur Şeref | Ahval

Hayko Bağdat / AhwalNews Köy meydanını inleten çığlık o kadar acıydı ki kesin çeşme başındaki bebelerden biri kuyuya düştü zannetti ahali. Kahveden dışarı fırlayan güruh daha ne olduğunu anlayamadan ikinci kez haykırdı Hafız Nine: “Geliyorlar, kaçınnn… Ermeniler vardı köye…”

Sesin yankısı bitmeden üzerinde beyaz bir tulum, saçı sakalı birbirine karışmış yabani bir herif, Hafız Nine’nin karnına süngüsünü saplamıştı bile. Darbenin etkisiyle olduğu yere iki büklüm çöktü yaşlı kadıncağız.

Son nefesini vermeden evvel dudaklarından dökülen kelimeler yabani Ermeni’nin tekrar darbe vurmasına mani olamamıştı: “Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü.”

Cansız bedenine üçüncü kez inen süngü esnasında ise yabani katilin kahkaha sesleri çınlıyordu kulaklarda: “Vurun. Kimseyi sağ komayın. Saldırın Müslümanlara. Camiyi tez yakın hadi. Hadi diyorum sizeeee… ”

Talimatı alan çetecilerden bazıları caminin kapısı önünde imamı şehit ederken diğerlerinin yaktığı ateş minareye ulaşmıştı.

Hamile bir kadının ölüsü imamın az ötesinde yerde duruyordu. Çetecilerden biri hala karnını tekmeliyordu zavallının.

Fakat aniden gelen “Paatttt” sesi köy meydanında koşuşturan herkesi durduruverdi.

Ermeni’sinden köylüsüne herkes donakalmıştı.

Hass*ktir, gerçek silah sesiydi bu.

Hafız Nine yattığı yerden kafasını hafifçe doğrulttu. İmam ile hamile kadın acı içinde yerde kıvranan “beyaz tulumlu yabani katil”in yanında aldılar soluğu.

“Allaaah, Namık Abi yandım ben…”

İmam, ellerini yukarı kaldırıp bir hışımla bağırmaya başladı:

“Durun laaa durun. Şeref’e gerçek mermi değmiş. Doktor Muhittin gelsin hele. Durun laaa. Bak hala oynuyorlar!”

Az ötede bekleyen ambulans hemen Şeref’in yanına ulaştı. Çok kan vardı yerde. Hem de gerçek kan. İmam’ı oynayan Namık, Hafız Nine’yi oynayan Süleyman, hamile kadını oynayan Bekir ve camiyi yakan Ermeni’yi oynayan Satılmış, Şeref’i sedyeye zar zor taşıyabilmişti.

Ertesi gün Hürriyet Gazetesi’nin birinci sayfasında haber bile olmuştu mesele:

“Erzurum’un Kurtuluş Töreni canlandırmalarında tüfeğine gerçek mermi koyan Kıbrıs Gazisi izlediklerinden fazla etkilenerek tribünden piyes oyuncularına ateş açtı. 78 yaşındaki Gazi, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı.”

***

O uğursuz günden bu yana Şeref’in işleri hiç rast gitmemişti. 18 yıllık belediye işçiliği Aşkale şartlarında muteber bir meslek gibi görünse de sevdiği kızın babası Nuh demiş Peygamber dememiş, kızı bir türlü Şeref’e vermemişti.

Hatta akrabalarına “benim gâvura verecek kızım yok” dediği söylenir. İlçede yaşı 40’a yaklaşıp da bekâr kalan tek kişi oydu.

Aksak kalan sol bacağı, kahvede ona yeni yeni lakaplar takılmasına sebep olmuştu.

Kentin anma törenlerinde tam 18 yıldır sürdürdüğü ‘profesyonel Ermeni’lik zaten adına ‘Gâvur Şeref’ denilmesine sebep olmuştu. Şimdilerde ‘Aksak Timur’, ‘Ermeni Gazisi”’ gibi yeni şeyler icat etmişti ahali.

Bir defasında, aşağı kahvedeki yeni yetmeler “Vurun Kahpeye” diye peşine takıldıydılar da kopan patırtıdan sonra kahveci “Sen gelme lan bir daha buraya. Her geldiğinde olay oluyor” diye racon kesmişti zavallıya.

Bütün bu talihsizlikler Şeref’in zamanı geldiğinde en iyi ‘kötü Ermeni’yi oynama hevesini kaçıramamıştı. Zaten üç sene ilkokul okumuşluğu vardı. Fakat ilk iki sene mektep piyeslerinin en gelecek vaat eden çocuğuydu. Üçüncü yıl tam başrol oynayacaktı ki babası mektepten almıştı garibi.

İsterse tufan kopsun, isterse Erzurumlular tiyatrodan sonsuza kadar anlamasın Şeref içinden gelen bu meziyetinden caymayacaktı. Şeref’in başına gelenler diğer belediye çalışanları arasında da sıkıntılar yarattı. Yöre halkı Ermeni rolünü oynamak istemediğinden belediye kadrosu yıllardır bu görevi üstleniyordu.

Prodüksiyon için yeterli kaynak olmadığından olsa gerek, belediye işçisinin kara kış günleri giydiği beyaz tulum ‘Ermeni çeteleri kostümü’ haline gelmişti.

Yazları o kadar sorun olmasa da kış vakti geldiğinde tüm işçiler Ermeni Ermeni geziyor, ahalinin arkalarından ettiği küfürlerin sonu gelmiyordu. Sonunda olan oldu. Şeref’ten başka herkes bir daha törenlerde Ermeni olmak istemediğini beyan etti.

Belediye başkanı bir yol bulmalıydı.

Buldu da…

Cami hoparlöründen yankılanan anonsa ilçedeki herkes dikkat kesildi. Yaklaşan törenlerde Ermeni rolünü oynayacaklara belediye adam başı 75 TL ödenek ayırmıştı.

O gece az insan evinden sokağa çıktı. Evlerin ışıkları çok geç saatte karardı. Her hanede fısır fısır dönen hararetli bir tartışma sürüyordu.

Sabah namazından sonra belediye binası önünde alışılmamış bir kalabalık oluştu. Görgü şahitleri 2 bin 500’den fazla insanın ‘Ermeni’ olmak için belediye kapısında sıraya girdiğini söyler hala. Ufak tefek “sıra bende” kavgaları da çıkmadı değil hani…

Gavur Şeref, 18 yıllık ıstırabının bedeline 75 TL fiyat biçen Başkan’ı asla affetmedi. Bir daha da asla gösteriye falan çıkmadı.

Bu topraklarda binlerce kişinin “Hepimiz Ermeniyiz” diye toplanması yeni değildir yani. İlk kalabalık, Erzurum Belediye Binası önünde toplanmıştır.

Şeref’in kıymetini anlamayan Erzurumlular bilir sadece bunu…

 

https://ahvalnews-com.cdn.ampproject.org/c/s/ahvalnews.com/tr/ermeniler/gavur-seref?amp

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın