İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hrant Dink Stockholm’de anıldı

Genel yayın yönetmenliğini yaptığı Agos gazetesi önünde 19 Ocak 2007 günü katledilen Hrant Dink, ölümünün 12. yılında İsveç’in başkenti Stockholm’de düzenlenen etkinlikle anıldı.

Türkiye’de İnsan Haklarıyla Dayanışma Komitesi, İsveç PEN kulubü, İsveç Gazeteciler Federasyonu ve Ermeni Fedarasyonu’nun düzenlediği anmaya Sınır Tanımayan Gazeteciler Başkanı Jonathan Lundqvist, Uluslararası Af Örgütü Kampanya Sorumlusu Andrea Bodekull, İsveç Gazeteciler Federasyonu İkinci Başkanı Ulrika Hyller ve İsveç PEN Kulubü Uluslararası Sekreteri Anna Livion Ingvarsson katıldı.

Anmaya video aracılığıyla katılan Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın eski başkanı Yavuz Önen, üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen Hrant Dink davasının hâlâ sürdüğünü ve gerçek katillerin adalet karşısına çıkarılmadıklarını söyledi.

Katledilmesinden 1 ay önce Dink ile birlikte İsveç’e gelerek parlamento ve İşçi Eğitim Merkezi’nde düzenlenen seminer ve konferanslara katıldıklarını hatırlatan Önen, Dink’in halkların uzlaşmasından yana olduğunu, yaşamı boyunca barış ve demokrasiyi savunduğunu söyledi.

İsveç PEN Kulubü Uluslararası Sekreteri Anna Livion Ingvarsson, Dink’in tarihte yaşanan felaketlerin gizlenmesine karşı çıktığını ve Türkiye’nin 1915’te Ermenilere karşı gerçekleştirilen soykırımı kabul etmesini istediğini söyledi.

Dink’in Ermeni ve tüm azınlık halkların hakları için mücadele eden bir gazeteci olduğunu söyleyen Ingvarsson, ”Dünyanın bir çok yerinde Hrant’ı andığımız bugün de aradan 12 yıl geçmesine rağmen Türk kurumları hukuki durumu sonlandıramadı. Türk kurumları bu cinayetten kimlerin sorumlu olduğu cevabını hâlâ veremiyor” dedi.

Dink’in unutulmaması, yeni katliamların önünün alınması, gerçeklerin açığa çıkması ve adaletin yerini bulması için her ölüm yıl dönümünde Dink’i anmayı sürdüreceklerini söyledi.

İsveç Gazeteciler Federasyonu İkinci Başkanı Ulrika Hyller, Avrupa Gazeteciler Federasyonu ile birlikte basın örgütlerinin Türkiye’deki gelişmelerden derin kaygı duyduklarını belirtti ve şunları kaydetti.

”Bizim belirlemelerimize göre 157 gazeteci şu anda cezaevlerinde. Bunlardan bir kısmın uzun yıllardan beri cezaevinde tutuluyor. Bu kabul edilemez. Demokratik olduğunu söyleyen bir ülke basın özgürlüğüne tahammül edebilmeli. Vatandaşlarının haklarına saygı duyan bir devlet basın ve ifade özgürlüğünü engellemez, gazetecileri hapsetmez. Bu böyle süremez.”

Türkiye cezaevlerinde tutulan gazetecilerin yalnız olmadıklarını ve Avrupa’daki meslekdaşlarının onları unutmadıklarını söyleyen Hyller, katılımcılara Türkiye’deki gazetecilerle dayanışmaları ve cezaevlerindeki gazetecilere kart göndermeleri çağrısı yaptı.

Hyller, hükümetin ülkede görev yapan yabancı gazetecilere karşı da olumsuz bir tutum takındığına Hollandalı Gazeteci Ans Boersma’nın sınır dışı edilmesini örnek göstererek dikkat çekti. Yabancı gazetecilerin sınır dışı edilmelerinin Türkiye’deki gazetecilerin durumları hakkında fikir verdiğini söyledi.

Gazetecilere sistematik baskı yapan bir ülke ile Avrupa Birliği’nin işbirliği yapmasını kabul etmediklerini söyleyen Hyller, ”Seneye bir daha bir araya geldiğimizde Dink’in katillerinin açığa çıkarılmasını ve 157 gazetecinin serbest bırakılmasını umut ediyorum” dedi.

Uluslararası Af Örgütü Kampanya Sorumlusu Andrea Bodekull, Dink’in sadece görüşlerini söylediği ve Ermeni soykırımından söz ettiği için hedef alınarak öldürüldüğünü söyledi. Bodekull, günümüzde gazeteciğin dünyanın en tehlikeli mesleklerinden biri haline geldiğini ”Sadece Türkiye’de değil dünyanın pek çok ülkesinde gazeteciler baskı altında. Görevlerini yaptıkları için öldürülüyorlar. Pek çok ülkede katiller yargı karşısına bile çıkarılmıyor” ifadeleriyle dile getirdi.

Türkiye’de sivil toplum ve özgür düşüncenin eşine rastlanmaz bir biçimde baskı altıda olduğu değerlendirmesini yapan Bodekull, ”Kurumlar insan hakları için sürdürülen çalışmaları kriminalize ediyor. En temel insan haklarını, ifade özgürlüğü ve toplantı haklarını ihlal ediyor” dedi.

eçtiğimiz ay polisin bundan 5 yıl önce Gezi’de yaşanan dünyanın en barışcıl eylemine katılanlara yönelik operasyon başlattığını hatırlatan Bodekull, ”Gezi’deki barşıcıl gösteriler şiddetle bastırıldı. Bu yılın ağustos ayında polis, kaybolan yakınlarının akibetlerini soran Cumartesi Anneleri’ne biber gazıyla saldırdı” hükümetin barışcıl eylemleri kriminalize etmesine tepki gösterdi.

Üçüncü Hava Limamı inşasında çalışan işçilerin çalışma ve yaşam koşullarına itiraz ettikleri ve barışcıl gösteri yaptıkları için saldırıya uğradıklarını ve bazılarının terör suçlamasıyla cezaevlerine atıldıklarını söyledi.

Türkiye’deki insan hakları ihlallerini 10 dakikalık bir konuşmaya sığdırmanın güç olduğunu söyleyen Bodekull, konuşmasını ”Artık Türkiye’nin altına imza attığı uluslararası sözleşmelere saygı göstermesi ve uymasının zamanı geldi” diyerek sonlandırdı.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Başkanı Jonathan Lundqvist, dünyanın değişik ülkelerinde gazetecilere yönelik baskı, kaçırma ve cinayetlerde artış oldıuğunu gözlemlediklerini söyledi.

Silahlı çatışma ve iç savaşların olmadığı Meksika ve bazı Avrupa ülkelerinde gazetecilere yönelik saldırı ve cinayetlerin arttığını belirterek ”Bunu büyük bir ciddiyetle ele almalıyız. Bunu ancak kollektif bir çalışmayla birlikte durdurabiliriz” dedi.

https://www.ermenihaber.am/tr/news/2019/01/21/Hrant-Dink-Stockholm/146114

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın