Arslan BULUT
02 Ocak 2019
ABD Başkanı Donald Trump ile bir görüşme yapan Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham‘ın açıklamaları, Amerikan askerlerinin Suriye’den çekilmesinin bir yılan hikâyesine döneceğini gösteriyor ama Graham‘ın başka bir sözü üzerinde durmak istiyorum…
Lindsey Graham, “Hiç kimse yokken Kürtler yanımızdaydı. Ve Başkan da onların içinde olduğu durumun farkında. Trump, Türkiye ile konuşacak ve onlara ihtiyaçları olan tampon bölgeyi alacakları konusunda güvence verecek. Şu dünyada son istediğimiz şey Kürtler ve Türkler arasında bir savaş.” diye konuştu!
***
Bu bölgede bir “tampon bölge” kurulması fikri nereden çıktı peki? Türkiye tarafından mı önerildi yoksa ABD tarafından mı?
Bu nokta çok önemli, çünkü öneri Türkiye tarafından geldi ise vahim!
Lafı hiç uzatmadan bu projenin asıl sahiplerinin kimler olduğunu açıklayayım…
Daha doğrusu Atatürk açıklasın!
Hani bir “Amasya genelgesi” vardır ya! Atatürk, Nutuk’ta bir de “Amasya mülâkatı”ndan bahseder.
Sıvas Kongresi yeni bitmiştir. Mustafa Kemal Paşa, İstanbul Hükümeti ile ilişki kurulduğunu, Bahriye Nazırı Salih Paşa ile Amasya’da bir görüşme kararlaştırıldığını, Salih Paşa‘nın İstanbul’dan kendilerinin de Sivas’tan Amasya’ya geldiğini, 20-22 Ekim 1919 günlerinde görüşmeler yaptıklarını, sonuç olarak beş ayrı protokol düzenlendiğini, üçünün karşılıklı olarak imza edildiğini, iki protokolün gizli sayılarak imza edilmediğini anlattıktan sonra ikinci protokolün içeriği hakkında bilgi verir:
“Görünüşte, Kürtlere bağımsızlık kazandırmak gayesiyle yapılmakta olan bozguncu propagandaların önüne geçme hususu uygun bulundu.
Bugün için düşman işgali altında bulunan bölgelerden Çukurova (Kilikya)’yı, Arabistan ile Türkiye arasında bir tampon devlet yapmak üzere anavatandan ayırma isteğinde bulunulduğundan söz edildi.
Anadolu’nun, en koyu Türk çevresi, en bereketli ve zengin bir bölgesi olan bu parçasının hiçbir şekilde ayrılmasına razı olunmayacağı; Aydın ilinin de aynı kesinlikle (ve öncelikle) vatan topraklarından kopmasının mümkün olmadığı ilkesi genellikle kabul edildi.
Edirne’nin ve Meriç sınırının bağımsız bir İslâm hükûmetine katılmak için bile olsa, hiçbir şekilde bırakılmasına rıza gösterilmemesi ilkesi ortaklaşa kabul edildi.”
***
O gündür bugündür mesele neymiş?
Çukurova bölgesinde Arap dünyası ile Türkiye arasında bir tampon devlet yapmak!
Peki bugün Çukurova ve çevresine; Adana, Hatay, Kilis, Gaziantep ve Şanlıurfa’ya Suriyeli göçmenlerin yoğun olarak yerleştirilmesinin asıl sebebi bu proje olmasın? Projenin bir diğer hedefi de Türkiye’nin İslâm dünyası ile kara yolu bağlantısını kesmek olmasın?
***
Tabii bir de eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ‘un 2015 yılında yaptığı bir hatırlatma var:
Başbuğ, Sözcü’den Özlem Gürses‘e konuşmuş ve IŞİD’in Amerikalılar tarafından kuruluş sürecini anlattıktan sonra Lozan Konferansı’nda, Azınlıklar Alt Komisyonu’na getirilen bir teklifi hatırlatmış ve şöyle demişti;
“Teklifi getiren kim? Amerika! Teklif şu: ‘Ermeniler için ulusal yurt olarak bir toprak parçası bulalım, bu bölgeyi tanımlayalım ve bu bölgeye saldırı ve sızmalara karşı bir koruma düzeneği kuralım.’ Bunun için de Suriye’nin kuzeyini öneriyorlar ve ‘Böylece Türkiye ve Suriye arasında tarafsız bir bölge kurulmuş olur. Bu toprak parçasının denize kolay bir çıkış yolu da vardır’diyorlar! Peki, o halde, 6 Ocak 1923’te Ermeniler için düşünülen şey, bugün başka birisi için mi düşünülüyor?”
***
O halde; tampon bölgeye evet diyenler varsa, vay onların haline!
Zaten Irak’ın kuzeyinde, Özal‘ın davet ettirdiği Çekiç Güç sayesinde, Türkiye ile İslâm dünyası arasında bir “yarım tampon bölge” kuruldu, şimdi aynısı Suriye’de de yapılırsa ne olur; herkes bunu bir düşünsün…
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/suriyenin-kuzeyinde-tampon-bolge-projesi-50240yy.htm
İlk yorum yapan siz olun