İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İlker Ayrık: Bir karikatür var, bayılıyorum, yan yana dizilmiş dokuz tane iskelet duruyor…

Yaparsın Aşkım programıyla ekranda 100. bölüme ulaşan başarılı oyuncu İlker Ayrık, SÖZCÜ’ye konuştu…

Yüksel ŞENGÜL

Sinemada, tiyatroda ve televizyonda başarılı çalışmalara imza atan İlker Ayrık’la son dört yıldır iki arkadaşı Serhat Sarı ve M. Serdar Fırat’la birlikte kurduğu Beylerbeyi’ndeki Pervasız Yapım’da buluştuk. Kapısı herkese açık olan ve semt sakinlerinin Mavi Köşk dedikleri bu zamana meydan okuyan konakta Ayrık’la sohbetimize Yaparsın Aşkım programıyla başladık. 29 Aralık Cumartesi akşamı 100. bölümüyle ekrana gelecek olan yarışma programının her bölümünde yarışmacı çiftlere nasıl tanıştıklarını, evlilik teklifini nasıl yaptıklarını soran İlker Ayrık’a bu kez aynı soruları biz sorduk…

ilker-ayrik-ic

Önce tebrikler, Yaparsın Aşkım programı ‘Dalya’ diyor… 100 bölüm ekranda olabilmenin başarısını nasıl yorumlarsın?

Çok sıkı bir ekibim var, başarı hepimizindir. Tiyatroda da bu böyledir, ekip iyiyse başarı gelir zaten. Başarıyı asla kişiselleştirmemek gerekiyor. Yaparsın Aşkım, 1 Ocak 2018’de başladı, bir yılı bitirirken 100 bölüm yapmış olduk.

100. bölümde sürpriz var mı?

Yaparsın Aşkım programıyla, 100 bölümde 100 otomobil dağıttık. Programda yarışıp otomobil sahibi olan çiftler, 100. bölümde stüdyonun seyircisi olarak bizimle olacaklar. Böylece Yaparsın Aşkım ailesini oluşturmuş oluyoruz. Her kültürden her görüşten farklı çiftler bir arada. Farklılıklar her zaman güzeldir. Yaparsın Aşkım ailesini bundan böyle bir arada tutmak istiyoruz. İlkbaharda hep birlikte coşkulu ve neşeli bir piknik yapacağız. Onlarla birlikte olmak beni çok mutlu ediyor.

Otomobili alan aileler de çok mutlu olmalı…

Programa katılıp yarışmayı kazanarak bizden otomobil alan aileler çok mutlu oldular. Kimisi otomobilini satıp dükkan açtı, kimisi borçlarını ödedi, kimisi o parayla ev almak için peşinat yaptı, kimisi düğününü gerçekleştirdi, kimisi de tüp bebek için kullandı. Bir yarışmacım, otomobilin parasını, otizmli çocukların eğitimine harcadığını söyledi. Çok duygulandım.

ilker-ayrik-ic-2

Yarışmacılara sorduğunu bu kez ben sana sormak istiyorum. Eşin Sanem Hanım’a ne zaman aşık oldun ve evlilik teklifini nasıl yaptın?

Eşim Sanem benim ortaokuldan platonik aşkımdı. Okullarımız farklıydı ama sosyal çevremiz aynıydı. Gel gör ki bir türlü açılamamıştım ona Balıkesir’de… Araya yıllar, şehirler girdi. O Ankara’ya gitti, ben İstanbul’a… O İngiliz Dili ve Edebiyatı, ben tiyatro okudum… Onu en son görüşümün üstünden geçmiş 15 sene ve İstanbul’da ikimizin ortak bir arkadaşımıza denk geldim. Ona ilk Sanem’i sordum. İstanbul’da olduğunu ve istersem görüştürebileceğini söyledi. Çok heyecanlandım. Bir buluşma ayarlandı. Sanem’i gördüğüm anda evlenmeye karar verdim. Bir gün bir konserde aklımdan evlilik geçiyordu ve Sanem de önümde sahneye bakarak dans ediyordu. Birden omuzuna dokundum ve sordum: Ben sana evlenme teklif ettim mi? O da bana ‘Hayır’ dedi. O anda tamam deyip önüne dönmesini bekleyemezdim, benimle evlenir misin? dedim, ‘Evet’ dedi. Ne zaman? dedim, ‘Ne zaman istersen’ dedi. 3 ay sonra evlendik…

ilker-ve-esi-sanem

İki oğlun var. İlker Ayrık nasıl bir babadır?

Ferit 5.5, Ömer ise 2.5 yaşında oldu. Sıradan bir babayım. Baba olunca anladım ki herhangi bir anneyle herhangi bir baba evlatları için ne yapıyorsa yapabildiğinin en iyisi o olduğu için yapıyordur. Ben de yapabildiğimin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Onları ne kadar sevdiğimi onlara hissettirmeye çalışıyorum. Gerisini herkes öğretebilir ama benim sevgimi öğretebilecek, gösterebilecek tek kişi benim. Çocuklarla beraber öğrenmek, keşfetmek muhteşem bir şey… Oynuyoruz bolca. Ferit’le bisiklet tutkumuz var. Birlikte bisiklete binip geziyoruz. Ömer de büyüyünce katılacaktır aramıza.

İlker Ayrık, çok şey yapıyor… Ekran, tiyatro, sinemada yoğun tempoda çalışıyor. Ayrıca Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde öğretmenlik yapıyor. Büyük bir yorgunluk olmuyor mu senin için?

Tam tersine mesleğimi dolu dolu yapabilmenin gururunu yaşıyorum. Aynı sezonda 4 tiyatro eserinde oynamak muhteşem bir şey. 7 Kocalı Hürmüz gibi bir klasikte, Artiz Mektebi gibi özel bir oyunda, Hocam rahmetli Savaş Dinçel’in yazdığı ve vefatından önce yönettiği son oyun olan, bu yıl 10. senesini dolduran Uçurtmanın Kuyruğu’nda, kendi projem olan Acayip Tipler’de… Bu arada Çakallarla Dans-5 filmi vizyona girip yüzümüzü güldürdü. Beden nasıl olsa uyuyunca dinleniyor. Ben çalışmazsam hasta olurum. Bu yoğun temponun çekilebilir tek yanı var, sevgi… Yaptığım işi çok seviyorum. Şansım da yardım ediyor galiba…

ilker-ayrik-ic-4

Bu arada eşiniz Sanem Hanım’la Moda’da bir restoran da açtınız…

Rita Moda Restoran’ı Ermeni Vakfı’a ait bir Ermeni evinde açtık. Sonradan öğrendik, buranın kirasından gelen para da hastanenin çocuk bölümüne gidiyormuş. Bu beni daha çok mutlu etti.

İlker Ayrık çocukları çok seviyor. Zaten dört yıl önce kurulan Pervasız Yapım’ın logosu da uçurtma uçuran çocuk…

Film ve dizilere çok güzel senaryolar yazan iki arkadaşım Serhat Sarı ve Mustafa Serdar Fırat’la birlikte dört yıl önce kurduk Pervasız Yapım’ı. Uçurtma uçuran bir çocuğun hikayesidir Pervasız Yapım. Biz de çocuk pervasızlığında uçurtma uçurmaya çalışıyoruz. Logomuzda da bu uçurtma ve çocuk var. O uçurtmada yedi renk bulunuyor.Yedi sanat dalını temsil ettiği gibi yedi rengi bir araya getirmesi de önemlidir, ayrıca bu bir gökkuşağıdır. Dil, din ve cinsel tercihin ne olursa olsun her insana sahip çıkmak gerekiyor. Bir karikatür var, bayılıyorum. Yan yana dizilmiş dokuz tane iskelet duruyor. Biri Müslüman, biri Hristiyan, biri Budist, biri Lezbiyen, biri homoseksüel, biri ateist vesaire… Ancak hepsine uzaktan bakınca aralarında zerre kadar fark yok, çünkü hepsi iskelet. Böylesine önemli bir konu, ancak bu kadar güzel ve net anlatılabilir. İşte sanatın gücü budur.

yaparsin-askim

Pervasız Yapım Hangi çalışmalara imza attı?

Bir Sıfır adını taşıyan bir televizyon programı yaptık. Sonrasında Var mısın Yok musun? geldi, ardından Yapışık Kardeşler adlı bir sinema filmimiz oldu. Müjdat Gezen Sanat Merkezi Halk Müziği bölümü mezunu ve çocukluk arkadaşım Ömer Salman’a Aşkı Iskalarsan Kendini Vurursun adlı bir albüm yaptık. Albümlere devam edeceğiz. Bu arada Pervasız Tiyatro’sunu açtık. Yaparsın Aşkım da Pervasız Yapım’a aittir.

İlker Ayrık her zaman gülümsüyor… Gülmek, kahkaha atmak, herkese iyi gelir mi?

Gülmek hayattır… Her insan gülmeli, en çok da çocuklar. Çünkü çocuk olmak gülmeyi gerektirir. Bu arada, Gülmek İyileştirir Derneği’nin yönetim kurulu üyesiyim. Dernek başkanı Aslı Bastıyalı son derece başarılı çalışmalara imza atıyor. Bu dernek, kanser hastası çocukları bir araya getirip oyunlar oynamalarını, gülmelerini sağlıyor. Dünyada kanser ve psikoonkoloji üzerine ihtisas yapan herkes, kanser hastalarının çok eğlenmesi ve gülmesi gerektiğini söylüyorlar. Kanserle mücadelenin birinci askeri gülmektir. Ne kadar çok kahkaha, o kadar az dert. Gülmek iyileştiriyor. Topladığımız yardımlarla açtığımız hijyenik bir oyun merkezimiz var. Kanser tedavisi gören çocuklar burada oyunlar oynuyor, gülüp eğleniyorlar. Üstelik böylece hayattan da soyutlanmıyorlar. Bu oyun merkezi sürekli temizleniyor ve çocuklar, hasta değillermiş gibi oyunlar oynuyorlar.

https://www.sozcu.com.tr/hayatim/kultur-sanat-haberleri/ilker-ayrik-bir-karikatur-var-bayiliyorum-yanyana-dizilmis-dokuz-tane-iskelet-duruyor/

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın