İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Meclis’ten; Shakespeare’in sonesi sataşma sayıldı, AKP’li Sofuoğlu özeleştiri verdi, HDP’li Paylan ırkçılıkla suçlandı

Hülya Karabağlı

TBMM Genel Kurulu’nda 10 Aralık 2018 günü başlayan, 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı görüşme maratonu bir haftayı geride bırakmak üzere.

Genel Kurul’un dünkü oturumu, CHP’li milletvekillerinin Ulaştırma Bakanı Cahit Turan’a yönelik protestolarına sahne oldu. CHP’liler, 13 Aralık’ta Ankara’da meydana gelen ve 9 kişinin hayatını kaybettiği kaza sonrasındaki tutumu nedeniyle  Turhan’ı eleştirirken; AKP’li vekiller ise alkışla karşı atağa geçerek bakana sahip çıktı. Oturuma 5 dakika bir ara verildi.

İşçiler, emekçiler, taşeronlar, emeklilikte yaşa takılanlar, opera, bale sanatçıları, emekliler, gençler, çocuklar, kadınlar ve son tren kazası muhalefetin Meclis’teki ana gündem maddesini oluştururken, AKP’nin savunma cephesinin kritik anlarında ise Grup Başkanvekili Naci Bostancı devreye girdi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da içinde bulunduğu bütçe gününde CHP’li Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun kürsüden okuduğu Shakespeare’in “Vazgeçtim bu dünyadan, tek ölüm paklar beni” sonesi AKP’nin akademisyen vekili Hüseyin Yayman tarafından ‘sataşma var’ itirazına neden oldu. Soneyi okumaya devam eden Kayışoğlu, konuşmasını bitirirken, AKP sıralarına “Ben bunu okurken yandan ‘Sataşma var’ dediler. Niye üzerinize alınıyorsunuz? Tam beş yüz yıl önce Shakespeare bunu İngiltere’de söylemiş ve kadim sanat olan tiyatronun misyonu bu, bunu anlatmak istedim sizlere” yanıtını gönderdi

AKP’li iki vekil Nazi Propaganda Bakanı Goebbels’i örnek verince…

CHP ile tartışmada AKP Grup Başkanvekili Muhammet Akbaşoğlu ile Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, Nazi Propaganda bakanı, Adolf Hitler’in yakın arkadaşı ve sağ kolu ile yüklenmeye kalkınca olanlar oldu. CHP ile AKP’liler arasında uzun bir tartışmanın yolu açıldı. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, milliyetçilik çıkışlarında bulunan AKP’li Hüseyin Yayman’ın, “Geçen gün burada ne kadar uzun tartıştınız, Öcalan’a ‘sayın’ denmez diye. Bir CNN programında 13 kez ‘sayın’ demişsiniz ‘Sayın Öcalan’ demişsiniz Sayın Yayman” dedikten sonra, “Ayrıca, hani PYD terör örgütü ya sayın grup başkan vekili, terör örgütünün başı ya, Salih Müslim’le aynı masada otuyor Sayın Yayman” sözleri  uzun bir tartışmayı da başlattı.

Sofuoğlu, HDP hariç tüm partilerden destek istedi

Genel Kurul, dünya motosiklet şampiyonu AKP Sakarya Milletvekili Kenan Sofuoğlu’nun konuşması ile huzur buldu. Kürsüde, siyasetin içinden biri olmadığını vurgulayarak partisine de bir iğne batıran Sofuoğlu, “Tabii, siyasetin içinden gelen birisi değilim, belki de öyle olsaydım bu konuşmayı da yazmazdım. AK PARTİ bir şeye ‘Evet’ diyorsa, muhalefet partileri kesinlikle bunu reddediyor” sözleriyle havayı yumuşattı. Türk sporuna hizmet etmek amacıyla yapmak istediği hizmetlerde “Sadece AK PARTİ’nin onayı değil, MHP, CHP, İYİ PARTİ gruplarının da desteğini alıp inşallah birlikte çalışmak dileğiyle” sözleriyle kürsüden ayrılan Sofuoğlu, HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan’ın  “Biz de varız, biz de buradayız” seslenişini duymadı.

MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, bir arada yaşama hukukunu anlatan ve Anadolu tarihinden önemli kesitlere yer veren HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın ırkçı ilan etti.

Genel Kurul’un haftaya yansıyan bütçe penceresinden ayrıntılar şöyle…

“Sataşma var” diyorlar, beş yüz yıl önce Shakespeare bunu İngiltere’de söylemiş”

CHP GRUBU ADINA NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

“Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni, Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez. Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini, Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz, Değil mi ki ayaklar altında insan onuru, O kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış, Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru, Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş, Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın, Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın…”

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Sataşma var.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) …”Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’ e Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama, Seni yalnız koymak var, o koyuyor adama.” (CHP sıralarından alkışlar)

Ben bunu okurken yandan “Sataşma var.” dediler. Niye üzerinize alınıyorsunuz? Tam beş yüz yıl önce Shakespeare bunu İngiltere’de söylemiş ve kadim sanat olan tiyatronun misyonu bu, bunu anlatmak istedim sizlere. Tiyatronun amacı, sanatçının amacı iktidarları eleştirmek, doğruyu göstermek, iyiliği yaymak, doğruları haykırmak. Bakın, beş yüz yıl önce İngiltere’de de sanatın dili bağlanmış, kötüler iktidara gelmiş ama bugün onları hatırlayan yok. Bugün bu tirat beş yüz yıldır dünyanın her yerinde biliniyor, söyleniyor ve söylenmeye devam edilecek.

“Fesli deli Kadir’i de, sahip çıkanları da, İnönü’ye dil uzatanları da kınıyoruz!”

(Atatürk Orman Çiftliği’nde ağaç kıyımı tartışması)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, yüksek sesle söylenince yalanlar doğruya dönüşmez.

15 bin tane ağaç kesildi, 15 bin ağaç, öyle, altı aylık, bir yıllık, üç yıllık, sekiz yıllık ağaç değildi, bin yıllık ağaçlar. Onların her biri Atatürk’ün emanetiydi. Nasıl, vasiyet tartışmasında Atatürk bir sürü malını hazineye bırakmışken bir çok değerini, CHP’ye bıraktığı hisselerle uğraşacak kadar Atatürk’ün vasiyetine, manevi şahsiyetine saygısızlarsa, biraz önce de, bu sefer, ikinci genel başkanımız, Kurtuluş Savaşı’nın muzaffer komutanı İnönü’ye sataşmayı tercih etti. Hiçbir gerçek demokraside kurucu babalara, kurucu kadrolara, o ülkenin ortak geçmişine bu kadar ağır saldırılmaz. Fesli deli Kadir’i de, sahip çıkanları da, İnönü’ye dil uzatanları da kınıyoruz!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Şunu söyleyeyim: Hitler’in propaganda bakanı Goebbels’in bir sözü var…

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – “Bir yalan devamlı söylenmekle gerçeğe ve doğruya dönüşmez.”

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Sizin uygulamanız.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Dönüşmez! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

“Muhalefet çıkmış, bu partiye hesap soruyor; sorabilirsiniz, saygıyla karşılıyoruz fakat…”

AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN YAYMAN (Hatay): Biraz önce çok değerli milletvekilimiz ifade etti; Türkiye, dünyanın en büyük turizm ülkelerinden bir tanesi, dünyada en çok turist gelen 6’ncı ülke, gelir bakımından 13’üncü sırada, 14’üncü sırada. Sadece Antalya’ya 12 milyon turist geldi. Türkiye’ye bu yıl, inşallah, yaklaşık olarak 40 milyon turist gelecek ve bu, dolayısıyla pek çok ekonomik faktörü harekete geçiren bir husustur.

Goebbels’in bir sözü var, der ki: “Yalan söyle, inanmazlarsa daha büyük yalan söyle.” Muhalefetin durumu bu. Bir hatip çıktı, diyor ki: “Cumhurbaşkanlığı Külliyesi kaçak yapıdır.” Kardeşim, ispatla, göster, belgesini göster; bunlar yok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) “İmar barışına müracaat etti.” diyor.

ŞENOL BAL (Ankara) – Ayıp ya, ayıp!

HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) – Ya, göster kardeşim, işte millet, işte Millet Meclisi, işte kürsü! Ama on altı yıldır bir türlü bu topluma bir pozitif mesaj veremeyen, bu toplumu nasıl daha iyi yöneteceğini gösteremeyen, on altı yılda on beş seçim kaybeden muhalefet şimdi çıkmış, milletin yüz yılık rüyasını gerçekleştiren bu partiye hesap soruyor. Sorabilirsiniz, bunu saygıyla karşılıyoruz fakat…

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Ya, vekil oldun, daha ne istiyorsun?

HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) – Dinle kardeşim, bak, dinle ve öğren.

AK PARTİ milletin partisi, AK PARTİ bu milletin yüz yıllık rüyalarının partisi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayın Sayın Milletvekilim.

“Yayman, yayıldı, yayıldı!”

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, öncelikle ne Hüseyin Yayman’a ne bu Meclisin herhangi bir üyesine faşist Goebbels’i bu Meclis kürsüsünde ona bir güzelleme yaparak veya onun bir yöntemini bir milletvekiline atfederek konuşmayı yakıştırmam.

Biraz önce sayın grup başkan vekilleri yine Goebbels’e atıf yapıp “Bir yalan ne kadar çok tekrarlanırsa, o kadar kabul olmaz.” deyip tam tersini söyledi, Goebbels’in sözünü. Onu düzeltmeye gerek duymadık ama bu sefer bu kürsüye faşist Goebbels’in bir taktiğini muhalefete atfederek söylemeyi kendisine yakıştırmam.

İkincisi, diyorsunuz ki Sayın Yayman: “Mahkeme kararı varsa göster.” Ben size nereye bakacağınızı söyleyeyim mi? Şu anda Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin Atatürk Orman Çiftliği hakkında aldırdığı yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “Yargıyı, bu kararları tanımıyorum, inşaat sürecek.” demesi ve Anayasa Mahkemesinin Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin başvurusunu şeklen reddinden sonra, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dosyayı görüşmeyi kabul etti ve bu dosya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde. İşin çıkışı, Ankara Mimarlar Odasının kararına “O mahkeme kararını tanımıyorum, uymuyorum.” deyip “Milletin evini inşa edeceğim.” diyerek Atatürk’ün emanetine hançer sokarak, Ankara’nın bağrına hançer sokarak, 15 bin tane ağacın katledilmesine sebebiyet vererek, Atatürk’ün de kemiklerini titreterek yapılan bu tek adam rejiminin o günkü duruşudur. Ona karşı mahkemenin kararına uymayınca ne yapsın? Anayasa Mahkemesi görevsizlik, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde görülüyor dosya. Bir ülkede mimarlar odası gibi tek akademik odanın kent estetiğinde ve o kentin imarıyla ilgili, itirazıyla ilgili oluyorsa o ülkedeki rejime demokrasi demezler.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Son olarak da şunu söyleyeyim: Seviyorsunuz ya, geçen gün burada ne kadar uzun tartıştınız, Öcalan’a “sayın” denmez diye. Bir CNN programında 13 kez “sayın” demişsiniz “Sayın Öcalan” demişsiniz Sayın Yayman. (CHP sıralarından alkışlar)

Ayrıca, hani PYD terör örgütü ya sayın grup başkan vekili, terör örgütünün başı ya, Salih Müslim’le aynı masada otuyor Sayın Yayman. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÖKER (Burdur) – Yayılmış!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ayrıca, Ahmet Hakan’ın 1 Aralık 2014 toplantısında da toplumun Öcalan’ın dışarı çıkmasına hazır olduğunu söylüyor Sayın Yayman. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun, buradan yayılın arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) – Yayman, yayıldı, yayıldı!

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Yayman, yayıldı, yayıldı!

BAŞKAN – Sayın grup başkan vekili söz istediler.

AKP’li Yayman: Ömrü hayatım boyunca bir kez olsun “sayın” ifadesini kullanmadım

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Evet, tam bunu söylemeye çalışıyordum: “Yalan söyle, inanmazlarsa daha büyük yalan söyle.” Şimdi, ben şunu ifade ediyorum sayın grup başkan vekiline: Ben bu konuşmaları ne zaman yapmışım, ne zaman söylemişim, ne zaman ifade etmişim? Bir. İkincisi: 13 defa kesinlikle yalan, ben ömrü hayatım boyunca bir kez olsun “sayın” ifadesini kullanmadım, kullanmamışım.

HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) – Fakat ben şunu yaptım: Evet, bir akademisyen olarak gurur duyuyorum, Türkiye’nin başucu kitabını yazdım, Türkiye’nin Kürt sorunu hafızasını yazdım. O kitap ortada, onun üzerinde Sayın Özel ne söylüyorsa söylesin. Tam burada, gerçekten iş üstünde yakalanma durumu var. (CHP sıralarından gülüşmeler)

“2 kere 2 beş eder, dese ‘Reis kerrat cetvelini düzeltti’ diyecek bir medyayı ele geçirmişsiniz”

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Çaba sarf edelim efendim.

Şimdi, bir kere, bu, Türkiye’de Goebbels taktiklerinin kullanıldığı, bir yalanın çoklu propaganda araçlarından peşi sıra tekrarlandığı, en yüksek sesle en büyük yalanın söylendiğini hangi parti kullanıyor diye bakarsanız bu eleştiriler bugüne kadar sadece ve sadece sizin partinize yöneltildi, bir kere bunun altını çizelim. İlk kez burada böyle bir şey duyuyoruz.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Kendinizi ifade ediyorsunuz, gene kendinizi ifade ediyorsunuz. Biraz evvel ortaya koyduk gerçeği.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – İkincisi: “2 kere 2 ‘5’ eder.” dese “Reis kerrat cetvelini düzeltti.” diye haber yapacak bir medyayı ele geçirmişsiniz, hâlâ utanmadan “Goebbels taktiği” diyorsunuz. Yapmayın yahu! (CHP sıralarından alkışlar)

Üçüncüsü: Elimde mahkemenin tarihini, kararını Ankara Mimarlar Odasının yaptığı başvuruyu, AİHM’in kabulünü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin dosyayı kabulünü nokta nokta tarif eden yazı var; açıp bunu internetten herhangi biriniz görebilirsiniz, AİHM’de görülüyor.

“Gerçek sanatçıları açlığa terk edip yandaşları sarayda ejder meyveleriyle ağırladınız”

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ŞENOL BAL (Ankara) -Peki, on altı yıllık AKP iktidarında tiyatroya, tiyatrocuya ne kadar önem verilmiştir. Sayın iktidar milletvekilleri sizlere sesleniyorum -her ne kadar dinlemiyorsunuz ama- demokrasinin olmadığı yerde sanat olmaz, yapılana da zaten sanat denilmez. Millî kültürümüzün gelişmesinde önemli yeri olan sanatçıların önündeki engelleri kaldıracağız inşallah, Allah izin verirse. Birtakım yandaş sanatçıları oluşturdunuz, verilen işlerle de bunları besliyorsunuz. Size biat etmeyenleri ise baskı, korku ve sansür yoluyla kontrol altında tutmaya çalışıyorsunuz. Kültür merkezlerini yıktınız, tiyatroları kapattınız, sanatı ve sanatçıyı desteklemediniz, beğenmediğiniz oyunları oynatmadınız. Gerçek sanatçıları açlığa terk edip yandaş sanatçıları sarayda ejder meyveleriyle resepsiyonda ağırladınız.

Bu, bizim millî borcumuz. İktidar “Ülkenin beka sorunu var.” demektedir, doğrudur ancak ülkeyi bir beka sorunuyla karşı karşıya getiren bizzat bu iktidarın şahsi hırslarıyla bezenmiş yanlış politikaları değil midir? “Beka sorunu var.” diyerek Türk milliyetçilerini ve ülkücüleri bu kirli oyuna alet etmeye çalışanlara da bir çift sözüm olacaktır. Türk milletini ve Türk milliyetçiliğini siz ayaklar altına aldırsanız da biz İYİ PARTİ olarak ayaklar altına aldırmayacağız. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İktidara sesleniyorum: Kafanızın arkasındaki planları uygulamak, kamu erkini dönüştürmek, iktidarınızı sağlamlaştırmak, birtakım operasyonlarda kullanmak üzere bürokrasi ve iş hayatı içinde sayenizde yuvalanmış cemaat ve benzeri oluşumlarla siyasi, ticari ve akrabalık da dâhil, her türlü iş birliğine girdiniz, bunları hiç olmadığı kadar güçlendirdiniz “Ne istediniz de vermedik.” dediniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayın Sayın Milletvekili.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Geç bunları artık ya, bunları geç.

ŞENOL BAL (Devamla) – Hayır, bunları her defasında söyleyeceğiz sayın milletvekilleri.

Palazlandırdığınız, güçlendirdiğiniz, devletin kılcal damarlarına kadar soktuğunuz FETÖ’nün, iktidarınıza öngörmediğiniz kadar ortak olduğunu, hatta bizzat iktidarı yönetir hâle geldiğini görünce aranızda sürtüşmeler ve güç savaşları başladı. Akabinde, 15 Temmuzda ortaya çıkan tehlike karşısında millete ve muhalefete sığınmak zorunda kaldınız. Muhalefet ve geniş halk kesiminin desteğiyle tehlike önemli ölçüde bertaraf edilince sorumluluğu üstlenmek yerine, utanmadan ve sıkılmadan, sebep olduğunuz tehlikeyi ve yaşananları on parmağınızda on yağlı kara misali size muhalif olan her kesime yüklemeye ve yamamaya çalışıyorsunuz, çalıştınız.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Nasıl bir üslup bu? Kara üslup yakışıyor mu size?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Tabii çok haksız ithamlarda bulunuldu, temiz bir dil kullanılmadı maalesef konuşmada. Bu sataşmalardan dolayı bir açıklama yapma ihtiyacı hissettim. Biz, on altı yıldır AK PARTİ iktidarları döneminde, Türkiye’deki hem yerli hem de küresel anlamdaki bütün maskeli baloları sona erdirdik, elhamdülillah. Öncelikli olarak bunu ifade edeyim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, ülkücüler hiçbir karanlık işin ve faaliyetin içerisinde olmamışlardır bugüne kadar; bu bir.

İki, partisinin programında bırakın Türk milliyetçiliğini milliyetçiliğe dahi yer vermeyenlerin, “Cumhurbaşkanlığı seçim beyannamesi millete beyanımızdır.” deyip de milletin adını dahi söylemeyenlerin bize Türk milliyetçiliği dersi vermeye kalkmasını reddediyoruz. (MHP sıralarından alkışlar)

ŞENOL BAL (Ankara) – Vay, vay, vay…

BAŞKAN – Buyurun Ayhan Bey.

AKP’li Sofuoğlu: Hiçbir türlü birlik ve beraberlik yok,  grubuma da öz eleştiri yapmak istiyorum

AK PARTİ GRUBU ADINA KENAN SOFUOĞLU (Sakarya) –  Bu kürsüden ayrılmadan önce birkaç gerçeği de söylemek istiyorum: Hatırlarsanız, birkaç ay önce biz, burada trafikte hız ve “drift”le alakalı bazı kanun değişiklikleri yaptık. Evet doğru, bunların trafikte yapılmaması gerekiyor ama bizim bu anlamda henüz motor sporlarına uygun tesislerimiz yok. Arkadaşlar, insanlar, futbol oynayamıyor diye hayatlarını kaybetmiyor ama trafikte hız tutkusu yüzünden hem kendi hayatlarını kaybediyor hem de başka insanların hayatlarını kaybetmesine sebep oluyorlar.

Ben bu kürsüden ayrılmadan önce Meclise ilk geldiğim günden beri gördüğüm bir gerçeği de sizlerle paylaşmak istiyorum: Ben burada her şeyin siyah ve beyaz olduğunu gördüm yani neredeyse hiçbir türlü birlik ve beraberlik burada yok.

Şunu da söylemek istiyorum, ben burada şunu dile getirmek isterim: Tabii, siyasetin içinden gelen birisi değilim, belki de öyle olsaydım bu konuşmayı da yazmazdım. AK PARTİ bir şeye “Evet.” diyorsa, muhalefet partileri kesinlikle bunu reddediyor.

Bakın, burada ben kendi grubuma da öz eleştiride bulunmak istiyorum çünkü aynı tavrı benim grubum da yapıyor. Ben, bu yüce Mecliste, sporun birlik, beraberlik, kardeşlik olarak hep beraber çalışmak anlamında birleştirici olmasını umut ediyorum. Özellikle Türk sporuna hizmet etmek amacıyla buraya gelmiş olan bir kardeşiniz olarak yapmak istediğimiz hizmetlerde sadece AK PARTİ’nin onayı değil, MHP, CHP, İYİ PARTİ gruplarının da desteğini alıp inşallah birlikte çalışmak dileğiyle hepinize teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Çok sağ olun. Teşekkür ederim. (AK PARTİ, MHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

FATMA KURTULAN (Mersin) – Biz de varız, biz de buradayız.

BAŞKAN – Söz sırası…

SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) – Sayın Başkanım, sayın konuşmacı bize dönerek “Burada her şey futbol mu?” deyip sataşmıştır. 69’a göre söz istiyorum.

BAŞKAN – Saffet Bey, bir sataşma yok. Eğer bir temenniniz varsa yerinizden söz vereyim.

Buyurun.

SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Evet, çok güzel bir ortam. Hem Alpay’ı hem Kenan kardeşimi tebrik ediyorum. Güzel bir şey söylediler. Evet, nihayet, artık biz sporun iyi durumda olmadığını kabul ediyoruz, bu çok önemli bir şey. Öncelikle kabul edeceğiz bir şeyleri; evet, kabul ediyoruz. Bugün benim yaptığım konuşmada da tepkiler aynı şekildeydi. Hem Alpay’ın konuşması hem Kenan’ın konuşması aynı şekilde cereyan etti, bu çok güzel bir şey. Artık o zaman, demek ki yavaş yavaş, bu işe nasıl çare bulacağımızı ve bu işleri nasıl düzelteceğimizi konuşmamız gerekiyor. Ben bu yumuşayan ortamdan dolayı dün akşam da söyledim: Ne zaman gerilirse bu ortam, bu Meclis, sporculardan birine söz verin, bak böyle yumuşa yumuşar.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım. (MHP, AK PARTİ ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

MHP’li Akçay’dan HDP’li Paylan’a: Irkçısın sen ırkçı, ırkçı yaklaşımlar yapıyorsun, ırkçısın sen

HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Şimdi, değerli arkadaşlar, bütün bu kurumlara da bütçe ayıracağız, bakın, bütün bu kurumlara çok ciddi bütçeler ayıracağız. Ayıralım, ayıralım; hiçbir itirazım yok, inanın, hiçbir itirazım yok ama şunu iddia ediyorsunuz, Anayasa da şunu iddia ediyor: “Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür.” diyor. (İYİ PARTİ sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar)

Yani ben Türk’üm, değil mi arkadaşlar?

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Değil misin?

GARO PAYLAN (Devamla) – Anayasa’ya göre Türk’üm.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Türk milletinin bir parçasısın.

GARO PAYLAN (Devamla) – Ben Ermeni’yim arkadaşlar.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Etnik kimliğin.

GARO PAYLAN (Devamla) – Türkiye Cumhuriyeti’nin -onurla söylediğim, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan onur duyuyorum- Ermeni kimlikli bir vatandaşıyım.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür; madde 66.

GARO PAYLAN (Devamla) – Sabahtan beri sizden bir arkadaşımız -bakın, 50’ye yakın arkadaşımız konuştu- tek bir kişi “Ermeni” dedi mi arkadaşlar?

AYHAN EREL (Aksaray) – O zaman, başında Türkiye Büyük Millet Meclisi olan bu Mecliste ne işin var?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ya, bir dinleyin, dinleyin!

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Nasıl “Ne işin var?” ya? Allah Alah, Ermeni Meclise gelemez mi?

GARO PAYLAN (Devamla) – Tek bir kişi “Kürt” dedi mi? Tek bir kişi “Laz” “Çerkez” “Arap” dedi mi? Arkadaşlar, tek bir kişi “Ya, Lazların dili yok oluyor?” dedi mi arkadaşlar? Mehmet Bekaroğlu nerede? “Lazca yok oluyor, bununla ilgili bir tedbir almamız gerekiyor?” dedi mi? Bakın, Çerkezce yok arkadaşlar.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) – Olmuyor.

GARO PAYLAN (Devamla) – Çerkezce UNESCO’nun “Anadolu’da yok olmakta olan diller” arasında, Lazca öyle. Bakın, Ermenice de öyle.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) – Ermenice de yok olmuyor.

GARO PAYLAN (Devamla) – UNESCO’nun “yok olmakta olan diller” ailesinden Batı Ermenicesinden bahsediyorum, lehçe farkı var Ermenistan Ermenicesiyle ve yok olmakta olan diller ailesinde. Siz herhangi bir arkadaşımızdan “Ya, arkadaşlar, Kürtlerin dili var, ülkede 20 milyon Kürt yaşıyor, bu Kürt halkının da diliyle ilgili bir tedbir almamız gerekiyor.” diye bir cümle duydunuz mu? Hayır. “Bunlarla ilgili bütçe ayırmamız gerekiyor.” diye bir şey duydunuz mu? Ben duymadım, sabahtan beri dikkatle dinledim.

Bakın, kendi halkımla ilgili örnek vereyim: Dedim ya arkadaşlar, yıllardır biz Ermeni patriğini seçemiyoruz mesela, ruhani önderimizi seçemiyoruz, bırakmıyorsunuz. Hem de kayyum atadınız oraya, Ermeni Patrikhanesine. Biz yüzyıllardır seçiyoruz patriğimizi, patrikhanemize kayyum atadınız, kayyum tarafından yönetiyorsunuz; belediyeler yetmedi. Bakın, arkadaşlar “Biz patriğimizi seçmek istiyoruz.” dedik ya, hakkımız değil mi?

Bakın, geçen gün bu ülkede Diyanet İşleri Başkanlığına çok büyük bir bütçe ayrıldı; ayrılsın, itirazım yok. Ya, 100 bin imama maaş vermeyi bu Meclis onayladı, 100 bin imama. Ya, 100 tane de papaz var bu ülkede arkadaşlar, 20 tane de haham var “Bunlara da bir bütçe ayıralım.” diyen oldu mu içinizde?

Değerli arkadaşlar, bakın, Balkan Türklerinin haklarını koruyorsunuz; koruyalım, hep beraber koruyalım çünkü ayrımcılığa uğruyorlar. Kerkük’teki Türkmenler ayrımcılığa uğruyor, hep beraber koruyalım ama arkadaşlar, bir de dönüp aynaya bakalım ya. Acaba orada eleştirdiğimiz, hani, orada “İmamını seçemiyor.” diye eleştirdiğimiz veya “Diliyle, kültürüyle ilgili tedbir almıyor.” dediğimiz Bulgaristan’ın, Yunanistan’ın bir benzerini biz burada yapmıyor muyuz arkadaşlar? Niye bununla ilgili bir aynaya bakmıyoruz? Niye biz doğrusunu yapıp da onlara “Ey Yunanistan, ey Bulgaristan, sen de bununla ilgili doğrusunu yap.” diyemiyoruz? Onlar Osmanlı’dan ayrılmış ülkeler, Osmanlı böyle yapmadı. Osmanlı, milletler sistemiydi “tek millet” demedi, bütün milletlere kültürel özerklik verdi. Dilleriyle ilgili, inançlarıyla ilgili, kültürleriyle ilgili kendi kurumlarını kurdular ve onları yaşattılar, dillerini, kültürlerini yaşattılar. Anadolu rengârenkti arkadaşlar, rengârenk; bugün gıpgri, gri, TOKİ’nin yaptığı binalar gibi gıpgri olduk çünkü “tek, tek, tek” diyorsunuz. Diğer kültürler kendilerini nasıl yaşatacak? Bunlarla ilgili herhangi bir bütçe ayıralım diyen var mı arkadaşlar?

Değerli arkadaşlar, bakın, ben Türk Dil Kurumuna ayrılan bütçeye hakkımı helal etmiyorum. Türkiye’de hep beraber vergi veriyoruz, hepimiz vergi veriyoruz, hepimiz de hizmet almalıyız.

Türk Tarih Kurumu… Bakın, arkadaşlar, Anadolu’nun on iki bin yıllık tarihî var, her şey 1071’de başlamış Türk Tarih Kurumuna göre. Her şey Türk’müş meğerse. Meğerse, Osmanlı, her şeyi Türk olarak algılamış, diğerlerini yok saymış. Ermeni, Türk Tarih Kurumuna göre meğer yalnızca, arkadan hançerleyenmiş; Arap, yalnızca, arkadan hançerleyenmiş; Kürt zaten yokmuş Türk Tarih Kurumuna göre arkadaşlar.

Arkadaşlar, hepimiz vergi veriyoruz, hepimiz bu ülkenin vatandaşlarıyız. Gerçek tarihle ülkemizi paylaştırsak ne olur arkadaşlar, ne kaybederiz? Bir arada yaşama hukukunu anlatsak, hani sekiz yüz yıl boyunca başardığımız o bir arada yaşama hukukunu anlatsak… Hani, “Abdülhamit” dizisini izliyorsunuz ya akşamları… Değerli arkadaşlar, orada hep iyi karakterler Türk kimlikli; bakın, nerede bir hain varsa Ermeni, hain varsa Rum, Yahudi, değil mi? İzliyorsunuz, değil mi arkadaşlar? Nerede bir kötü, tefeci karakter varsa Ermeni. Bu da yanlış. Abdülhamit bürokrasisinin yarısını Ermenilerden, Yahudilerden, Rumlardan oluşturmuş arkadaşlar, Sayıştayın Başkanı Ermeniymiş. Bütün bürokraside bunlar varmış, Arnavutlar varmış, Çerkezler varmış, Sırplar varmış bürokrasisinde, ne kaybetmiş Osmanlı? Ama şimdi baktığımızda, dar bir çerçeveye hapsetmeye çalışıyoruz.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Abdülhamit’e neden suikast yaptı Hınçak Taşnak?

ERKAN AKÇAY (Manisa) – “Türk” demeyeceğiz de ne diyeceğiz, adını söyle bir bakalım?. Ne diyelim yani?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Türkiye deyin.

GARO PAYLAN (Devamla) – Bakın, Osmanlı diyeceğiz belki, belki başka bir şey diyeceğiz, ne diyelim?

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Ne demek “belki”si ya?

GARO PAYLAN (Devamla) – Truva, bakın arkadaşlar, bir örnek vereyim. Bu yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin 2018 Türkiye Cumhuriyeti devleti ilan etti, “Truva Yılı” dedi bakın.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – “Truva” mı diyeceğiz yani?

GARO PAYLAN (Devamla) – “Truva Yılı” bu yıl. Türkiye Cumhuriyeti devleti ilan etti, bu yıl “Truva Yılı.” Niye? Truva Çanakkale’de, bizim yani arkadaşlar, bizim. Truva, Çanakkale’de arkadaşlar.

Troya Müzesini gezdim Sayın Bakan, çok da güzel bir müze olmuş, ellerinize sağlık. İnanın arkadaşlar, bakın Troya Müzesinde bir savaşçı var aynı Turizm Bakanımıza benziyor, eğer torpil yapmadılarsa aynısı bakın. Öyle iri yarı, böyle dev gibi bir Truva savaşçısı, aynı Turizm Bakanına benziyor.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Irkçısın sen ırkçı, ırkçı yaklaşımlar yapıyorsun, ırkçısın sen.


https://t24.com.tr/haber/meclisten-shakespearein-sonesi-satasma-sayildi-akpli-sofuoglu-ozelestiri-verdi-hdpli-paylan-irkcilikla-suclandi,773715

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın