İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

’Gökyüzünde yalnız mı kaldı Beyrut’

Mehmet Yuva / AydınlıkSuriye’de ilk günlerimiz. Misafir hocalar için tahsis edilmiş, öğrenci yurt binaları ile içi içe geçmiş lojmanda kalıyorduk. Şam’da önce sabah ezanıyla uyandık. Yıllarca yaşadığım Almanya, ABD ve ardından 90’lı senelerin başında ikamet ettiğimiz KKTC’de bile ezan sesini duymamıştık. Uyandık ne kelime. Yatağımızdan fırladık. Zira sanırsınız müezzin megafonu bizim yatak odasının penceresine dayamış. Bir müddet sonra alıştık. Hatta ailece pek sevdik. Yugo-Amerikalı eşim müezzin değişince pek üzülmüştü. Yeni ses eskinin yerini tutmadı. Ezan sesi bitti artık tekrar uyuyabiliriz derken bu sefer sabah 7’de daha gür ve içerden gelen bir sesle fırladık. Bu sesi tanımıştım. Hatay’da çok sevilen Arapların müzik gıdası olan Feyruz’un sesiydi. Şaşkın eşim önce ezan sonra şarkı ile uyandırılmanın manasını sordu? Yıllarca her sabah önce ezan sonra Feyruz’un sesiyle uyandık. Müezzin duaya, namaza, çalışmaya üretmeye ve salih amel işlemeye davet ediyordu. Feyruz vatan ve milletseverlik aşılıyor, merhameti, cesareti övüyor, sevgiyi, aşkı kutsuyor, zulme ve haksızlığa karşı direnmeyi öğütlüyordu.

Vatan ve millet severliği aşkın sembolü yapan, üretenlerin, toprağın evlatları fellahların ve yanan yüreklerin feryadı Feyruz’un “Yüreğimden selam olsun Beyrut’a, denizine ve evlerine öpücükler, eski bir denizcinin yüzüne benzeyen kayasına, O halkın ruhundan yapılmış bir şarap, O anavatanından bir ekmek ve bir yasemin esintisi, peki onun şimdi tadı nasıl? O şimdi ateş ve duman tadında… Külden doğan bir zaferi olsun Beyrut’un…Elleri üstünde taşıdığı bir çocuğun kanıyla…Şehrim ışıklarını söndürdü…Kapılarını kapattı… Gökyüzünde yalnız kaldı Beyrut…Yalnız Gece İle Beraber…” diyen şarkısını dinliyoruz Beyrut’ta. Denizine ve evlerine bakıyoruz. Dünyaya ticaret ve uygarlık taşıyan Finike medeniyetinin anayurdu, Şam coğrafyasının denize ve özgürlüğe açılan kapısı Lübnan’ın incisi Beyrut’un denizi de evleri de insanı da gökyüzünde yalnız kalmış.

Bir zamanlar ona “doğunun Paris’i” derlerdi. “Akdeniz’in incisi” lakabını uygun bulan da vardı. Bazıları için kumar, fuhuş ile uyuşturucu kullanımı ve ticaretinin merkeziydi. Şeyh dağları ile çevrili Beka Vadisi bereketli tarımı ve su kaynakları ile toprağını sıksan zenginlik fışkıracak cennet mekân. PKK dâhil birçok örgütün cirit attığı, esrar diyarı mekâna dönüştü. Beyrut’ta siyaset ve ticaret erbabı dostlarımla geçmişi, bugünü ve geleceği yâd ediyoruz. Lübnan Devlet Başkanı ve Özgür Vatan Partisi lideri Mişel Oun, Şeyh Hasan Nasrallah’ın lideri Hizbullah Partisi, Lüban Kuvvetleri Partisi lideri Semir Ja’ja ve Müstakbel (Gelecek) Partisi lideri Türktelekom’un en büyük hisse sahibi Saad Hariri ve Lübnan İlerici Sosyalist Partisi lideri Velid Canbolat’ın aktif politikacı ve tüccarlarıyla birlikteyiz. Aralarında kurulursa yeni hükümette bakan olacak adaylar da var.

BARIŞI SEVER SAVAŞA HAZIR

Reklamdan sonra devam ediyor
Lübnan hükümet bakanları ve parlamentosu ülkenin etnik ve mezhep yapılarına uygun tanzim edilmiş. Hıristiyan ve Müslüman vekiller arasında yarı yarıya (64 – 64) paylaşılan parlamentoda 34 Katolik Maruni, 14 Grek Ortodoks, 8 Grek Katolik, 5 Ermeni Ortodoks, 1 Ermeni Katolik, 1 Protestan ve diğer küçük Hıristiyan azınlıkları temsilen 1 milletvekili bulunuyor. Buna karşılık 27 Sünni, 27 Şii, 8 Dürzi ve 2 Alevi var. Büyük kentlerde bile mahalleler bu renklere uygun tesis edilmiş. 4 milyon küsur Lübnanlıya yüzbinlerce Filistinlinin yaşadığı kasaba büyüklüğünde kamplar ve şimdi de 2 milyon Suriyeli katılmış. Zahiren her kuvvet kendi çiftliğinde ötüyor.

Çok latif, kibar ve yardımseverdir Lübnanlı. Aynı anda bir küfür makinesine dönüşebilir. Pasif ve barışsever görünen bu toplum her anlamda en çetin bir savaş için de hazır. Birey ve toplum, mezhebini, inancını ve ticari çıkarlarını koruyan siyasi parti ile var olabiliyor. Lübnan zahiren baktığınızda Dünyanın en laik ülkesi. Yüzlerce gazete, televizyon, kitap evi, sınırsız ifade özgürlüğü, en muhafazakâr hayat tarzından en liberal yaşam tasarrufuna sahip. İlginçtir ama bu hassas dengeyi sağlayan ve koruyan en önemli kuvvet Hizbullah ve artık sahada etkili olmaya başlayan Lübnan ordusu. Lübnan toplumsal siyasal bölünmenin tedricen rafa kaldırıldığı, kadın ve erkeğin birlikte görev yaptığı, “Lübnan Milletinin” tüm renklerini bir potada yaşatan ve kendi dar etnik ve mezhep terbiyesinden ziyade üst kimlik olan “Lübnanlı” kimliği ve sevgisini pekiştiren en önemli kurum ordu.

FARKLILIKLARIN UYUMU

Cami, kilise, havra, mescit ve dini makamlar sayı kadar eğlence merkezleri, barlar, diskotekler var. Büyükçe bir kale gibi dağın eteğine inşa edilmiş, denize sıfır noktada kartal yuvası misali 7 yıldızlı devletin işlettiği kumarhane de var. Velhasıl farklılıklar içinde bir ahenk, iplik yumağı siyasi nizamında eksiği fazlasıyla bir düzen tutturmuş. Lübnan’da gerçek azınlıkta olanlar hayatını dini yasalar yerine “laik” yaşamak isteyenler. En kazançlı kesimler ise hiçbir siyasi partiye mensup olmayanlar. Mevcut tüm partilere eşit mesafede duranlar. Partilerin siyasi ve ticari temsilcileri arasında arabuluculuk yapanlar. Bunu başarabilmeniz için nüfuzlu ve tüm kesimlerle tarihten gelen bir sosyal bağınızın olması şart. Ancak tüm bu garip siyasi ve toplumsal tabloya rağmen

Ülkenin en nüfuzlu ve devlet ile toplumsal yaşamı kontrol eden en etkili siyasi-askeri partilerin temsilcileri ile Beyrut’ta hükümet neden kurulamıyor, esrar ekimi neden serbest bırakılıyor ve Lübnan sınırına askeri yığınak yapan İsrail’in Lübnan’a saldırma ihtimali var mı, İsrail’in bu hamlesi Lübnan karasularında sahip olduğu ve işleteceği 4 ve 6 nolu doğal gaz havzaları ile ilgisi var mı, bu hazırlığın Ukrayna (NATO)-Rusya krizi ile ilgisi nedir, esas amaç Suriye’nin Kuzeyinde süreci işleyen İkinci İsrail (Kürdistan) projesi ile alakası var mı konularını sansürsüz konuştuk. Yarın bu konuları köşemize taşıyacağız.


https://www.aydinlik.com.tr/gokyuzunde-yalniz-mi-kaldi-beyrut-mehmet-yuva-kose-yazilari-aralik-2018

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın