İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

TDK Sâyesinde Papazı Bulduk

***Metinde yer alan görüşler yazar(lar)ına ait olup, HyeTert’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.***

C. Yakup Şimşek / Yeni Akit

FETÖ ve PKK adına câsusluk yaptığı iddiâsıyla hakkında mahkemece 35 yıl hapis cezâsı istenen ABD’li Râhip Andrew Craig Brunson‘un tahliye edilmesi ülkemizde büyük yankılar uyandırdı.

Çok harâretli ve bol hakaaretli münâkaşalar gırla gidiyor.

Söylenip yazılanların birçoğu, –Sabahattin Ali‘nin ifâdesiyle- “ne kasdettiği pek kolay anlaşılmayan ve açıkça söylemediği bir düşmana çatıyormuş hissini veren” cinsten…

Yine onun sözü: “Birbirlerinin sözünü red mi, kabul mü ettikleri belli değil…”

Ülkemizin TV‘leri ve sosyal medyasında kalite ve üslûp, aşağı yukarı böyle.

Herkes birbiriyle papaz olmuş, birbirini kıtır kıtır kesip yemekle meşgul…

***

Bendeniz de bu gürültü-patırtı-kıtırtı arasında TDK’nın papazını buldum.

1930‘larda “râhip” kelimesini “Osmanlıca artığı, yabancı” diye etiketleyen TDK, bunun yerine Türkçe (!) “papaz” kelimesinin kabûl edilerek benimsenip kullanılmasını istedi.

Yâni milletimiz, TDK sâyesinde “papaz”ı buldu…

Gelgelelim bu “papaz”da bir tuhaflık vardı.

Kovulmak istenen “râhip” Arapçaydı ama onun yerine getirilen “papaz” da Rumca…

O hâlde bu cenâbet ve gudûbet Yunan nasıl oluyor da resmen Türk sayılıyor?

Bu TDK’ya “papaz büyüsü” mü yapıldı yoksa?..

***

Aslında, TDK’nın bu bakışı beni şaşırtmıyor.

Ama kıymetli okurlar arasında TDK’nın bu yönüne hayret edenler ve inanmayanlar olacaktır.

Bu yüzden kısa bir îzahta bulunmam lâzım:

TDK‘nın 1935’te neşrettiği “Osmanlıcadan Türkçeye Cep Kılavuzu – Türkçeden Osmanlıcaya Cep Kılavuzu” başta olmak üzere nerdeyse bütün kitaplarında çevrilen bir katakulli vardır.

Arapça-Farsça asıllı kelimelere karşı kabaran öz Türkçeci damar; Avrupalı(Latin-Fransız-İngiliz-Yunan-İtalyan) kelimelere göz yumar.

Hattâ, Avrupalı kelimeleri “öz Türkçe diye sunar.

Hem de binlerce…
Papaz” gibi…
(TDK’nın bu çifte standardı niçin teşhîs edilip masaya yatırılmıyor, anlamak mümkün değil.)
***
Arapça asıllı kelimeye karşı Rumca olanı tercîh eden TDK’nın bu huyunu şimdilik bir kenara koyalım.

Peki, acabâ “râhip” denen kimselerle “papaz”lar aynı kişiler mi?

Hayır: Bu iki kelime (râhip-papaz) arasında mânâ farkları var.

Her iki kelimenin târîfine TDK lügatinden bakmak bile bu farkları ortaya çıkarır:

“rahip: Hristiyanlarda genellikle manastırda yaşayan evlenmemiş papaz, keşiş, karabaş.”

“papaz: Hristiyan din adamı, peder.”

Şimdi başka lügatleri de biraz karıştıralım.

Kaamûs-ı Türkî  ve “Lügat-i Nâcî” de “râhib”in kime dendiğini, birbirinin aynı olan sözlerle îzâh etmiş:

râhib: manastırda ve savmaada oturan Hristiyan uhrevî adam, keşiş, târik-i dünyâ.”

(Muhtemelen, Şemseddîn Sâmi, bu târîfi Muallim Nâci’den nakletmiş.)

Ferit Devellioğlu ise lügatinde “râhib” kelimesini “evlenmez papaz” diye târîf ediyor.

Pars Tuğlacı’nın “Okyanus” adını verdiği lügatinde “râhib” hakkında başka bir kayıt vardır:
Yasası kilise tarafından onaylanmış bir Hıristiyan tarikatından olan erkek, karabaş.”

Demek oluyor ki TDK, 1930’larda “râhip” ile “papaz” arasındaki farkı ya görememiş yâhut göz ardı etmiş.

Kaya-taş-çakıl” isimleriyle bilinen üç ayrı nesneyi birbirinden ayırt edemeyip üçüne de yalnızca “taş” demek gibi…

Veyâ “şalgam suyu”na uzaktan bakıp “papazkarası şarap” görmek gibi…

***

TDK diyebilir ki: “Kardeşim, zamânında bizimkiler bir halt etmişler; ama biz bugün lügatimizde o hatâyı yapmıyoruz…”

Evet, burası doğru…

Fakat  “papaz” kelimesini târîf ederken verdiğiniz ikinci mânâda da siz halt etmişsiniz:

Üzerinde papaz resmi olan iskambil kâğıdı.”

Ey TDK, o iskambil kâğıdının üzerinde “papaz” resmi mi var, yoksa “kral” mı?

Bendeniz iskambilden filân anlamam; fakat burnum sizin hatâlarınızın kokusunu iyi alır.

Sizin “Türkçe Sözlük”ün eski baskılarında “kral resmi” olarak geçen kayıt, sonradan nasıl olduysa “papaz resmi” oluvermiş…

Okyanus Ansiklopedik Sözlük”te de “papaz” kelimesinin ikinci mânâsı, “Üzerinde kral resmi olan iskambil kâğıdı.” şeklinde verilmiş.
Epeydir şu “Dil Derneği”ni unutmuştum; fakat aynı hatâyı onların da yaptığını -daha doğrusu TDK’nın hatâsını kopyaladıklarını- fark ettim: Onlar da “kral resmi” yerine “papaz resmi” demişler.
Yâni, eski TDK da yenisi de aynı “papaz yahnisi”ne kaşık sallıyor…
***
Dil Derneği” ne halt yerse yesin; fakat devletimiz, TDK’ya artık bir dur demeli, çekidüzen vermeli…
Bunların lügatlerinde dil sürçmelerinden imlâ hatâlarına, noktalama yanlışlarından cümle düşüklüklerine, târif noksanlarından lüzumsuz kelimelere, elekten geçmemiş sözlerden feleğin çemberinden geçmemiş acemi cümlelerine varıncaya kadar, otuz iki kısım tekmili birden her çeşit Türkçe ayıbı cirit atıyor, hep göze batıyor…
Fil dişi kuleye çekilip çeki taşı gibi oturan ve yüksek maaşlar alan “kurum”lu beyler rahatlarına azıcık kıyıp çalışsınlar.
Şîrâzesi sökülen, sapır sapır dökülen, beli çöküp bükülen şu lügatlerini ele alsınlar.
Ne yâni, onların ârızalarını hep ben mi tâmir edeceğim?
Yoo, her şeyi benden beklemeyin.
Unutmayın:
Papaz her gün pilâv yemez…


https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/c-yakup-simsek/tdk-sayesinde-papazi-bulduk-26134.html

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın