İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bu mu Sizin Özgürlük Anlayışınız?

“Bu gelişmeyle ilgili olarak Mikail Yüksel, “Türkiye aleyhine konuşmadığım ve babamın Milliyetçi Hareket Parti’li (MHP) Kulu eski Belediye Başkanı olması” diyor. Ermeni olaylarına dönük açıklamada bulunması için partisinin kendisine baskı yaptığını söylüyor.”

İsveç’te gelecek hafta sonu, yani 9 Eylül’de genel ve yerel seçimler yapılacak.

İsveç‘te gelecek hafta sonu, yani 9 Eylül‘de genel ve yerel seçimler yapılacak.

Sağ Liberal Merkez Partisi, Göteburg’da Türk kökenli Mikail Yüksel’i de milletvekili adayı gösterdi.

Hem de birinci sıradan. Ancak seçimlere kısa bir süre kala Mikail Yüksel, partiden ihraç edildi.

Bu gelişmeyle ilgili olarak Mikail Yüksel, “Türkiye aleyhine konuşmadığım ve babamın Milliyetçi Hareket Parti’li (MHP) Kulu eski Belediye Başkanı olması” diyor. Ermeni olaylarına dönük açıklamada bulunması için partisinin kendisine baskı yaptığını söylüyor. Sürekli olarak Türkiye’deki politik gelişmelerle ilgili olumsuz yorumda bulunmaya zorlandığını da. İsveç’teki PKK yandaşlarının ve Türkiye karşıtı grupların kendisini Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın borazanı olmakla bile suçladıklarını söylüyor. Evet, partisinden ihraç edilen Mikail Yükesl’in bağımsız adaylığı devam ediyor ve tercihli oy bekliyor. Aslında bu İsveç’te bir ilk değildir.

***

İsveç’in eski Şehircilik ve İskan Bakanı Türk kökenli Mehmet Kaplan, 2016 yılında Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (TÜMSİAD) farklı Sivil Toplum Kuruluşları (STK) temsilcilerini de davet ettiği bir iftara katıldı. İftarda çekilen fotoğraflar İsveç’teki bazı gazetelerde ve televizyon kanallarında “Kaplan, yeraltı örgütü üyeleri ile aynı yemekte” başlığıyla yayınlandı.

Yeşiller Partisi Meclis Grup Başkanlığını bile yapmış olan Mehmet Kaplan, partisi de dahil, farklı kesimlerden gelen baskılar nedeniyle 2014 yılından beri sürdürmekte olduğu bakanlık görevinden istifa etmek zorunda kaldı. Sadece İsveç’te mi?

Ne yazık ki hayır. 1915 Ermeni olaylarının 100. yılında birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi Belçika‘da da Türk kökenli politikacılara soykırım baskısı yapıldı. Demokrat Hümanist Merkez’in (CDH) adayı olarak 2009 yılında seçimleri kazanan ve Avrupa’nın ilk başörtülü parlamenteri olan Mahinur Özdemir, olayları soykırım olarak tanımlamayı kabul etmeyince partiden ihraç edildi.

Avusturya‘da da öyle.

Avusturya’da 2006 yılında yapılan genel seçimlerde Avusturya Halk Partisi (ÖVP) Türk kökenli Mustafa işçel’i aday gösterdi. Mustafa İşçel, “Ermeni soykırımının kabul edilmesini istemiyorsanız oylar ÖVP’ye” sloganıyla seçim kampanyası başlattı.

Buna özellikle Ermeni lobisi ve aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ), çok sert tepki gösterdi. Viyana 10. Bölge Belediye Meclis Üyesi olan milletvekili adayı Mustafa İşçel’in partiden atılması için baskılar arttı. ve Mustafa İşçel, partisinden de, görevinden de istifa etmek zorunda kaldı.

***

Hollanda‘da da öyle. 2006 yılında yapılan genel seçimlerde Hıristiyan Demokrat Partisi (CDA) adayları Ayhan Tonca ve Orhan Elmacı ile Hollanda İşçi Partisi(PvdA) adayı Erdinç Saçan’ın adaylıkları iptal edildi. Gerekçe: Ermeni soykırımını kabul etmemeleri. PvdA, 2014 yılında Türk kökenli milletvekilleri Tunahan Kuzuve Selçuk Öztürk’ü yabancılara dönük deklarasyonu imzalamadıkları için partiden ihraç etti. Onlar da daha sonra DENK (Düşün) adı altında bir parti kurarak geçen yıl yapılan genel seçimlere katıldılar ve Fas kökenli bir adayla birlikte parlamentoya girdiler.

***

Ya Almanya‘da?

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) yanlısı Türk Federasyon’un toplantısına katılıp konuşma yapan Yeşiller’li Hamburg Eyalet Parlamentosu milletvekili Nebahat Güçlü, partisi ihraç işlemi başlatınca istifa edip ayrıldı. Almanya’da da yıllarca Türk kökenli adaylara 1915 olaylarını soykırım olarak kabul etmeleri için baskı yapıldı. 2 Haziran 2016 tarihinde Federal Meclis’te soykırım içeren Ermeni önergesi kabul edildi. Parti disiplini diye tutturup Türk kökenli milletvekillerine baskı yapıldı. Hem de Alman Anayasası’nın 38. maddesinde “Milletvekilleri sadece vicdanlarının sesine karşı sorumludur” denildiği halde. Sosyal Demokrat Parti‘den (SPD) Aydan Özoğuz, Gülistan Yüksel, Cansel Kızıltepe ve Mahmut Özdemir ile Yeşiller’den Özcan Mutlu oylamaya katılmadı. Gizli baskı(!) yüzünden diğer Türk kökenli milletvekilleri “Evet” demek zorunda kaldı. Evet, AB ülkelerinin anayasalarında düşünceyi ifade özgürlüğü büyük harflerle yazılıdır. Ama işte bu gelişmeler ışığında “Bu mu sizin özgürlük anlayışınız? Bu mu sizin düşünceyi ifade özgürlüğü anlayışınız?” diyoruz.


İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın