İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İznik bunu haketmiyor

Bursa, patent başvurusunda yılın ilk yarısında 151 rakamıyla İstanbul ve Ankara’nın ardından üçüncü sırada yer aldı. Uluslararası Patent Birliği (UPB) Başkanı Erdem Kaya, kentin yüksek bir potansiyele sahip olduğunu ama istenilen noktada olmadığını söyledi.
İznik’e olan duyarsızlığımız ne kadar sürecek, merak ediyorum…
Tarihi ve değerleriyle bir ülkeyi ihya edebilecek bir ilçenin kaderine terk edilmesi çok acı.
Turizmde büyük hedefler koyuyoruz…
Ama İznik, gibi bir potansiyeli ‘yok’ sayıyoruz…
Tarihi bir yanlış yapıyoruz…
İznik, hiçbir zaman değer verilmeyecek bir ilçe olmadı…
Olması da mümkün değil….
Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapan, Hrıstiyan dünyası için çok önemli olan 1’inci Konsil ve 7’nci Konsil’in gerçekleştirdiği İznik’ten, eski adı ile Nicaea’dan bahsediyoruz.
Yabancılar, İznik’i bizden çok daha fazla önemsiyor…
Burada olup bitenleri en ince detaylarına kadar öğreniyorlar…
Takibini de yapıyorlar.
Peki, biz ne yapıyoruz?
Şehir kanalizasyonunu tarihi mozaiklerin üzerinden akıtıyoruz…
Helikopter ile havadan çekim yapılırken İznik Gölü’ndeki tarihi eseri tesadüfen fark ediyoruz…
Lahitlerin üzerine apartmanlar dikiyoruz…
Defineciler, sanki elleriyle koymuşçasına, tarihi eserleri bulup yağmalarken bizi farkında dahi olmuyoruz…
Korumak için müzeye koyduğumuz tarihi eserlerimize sahip çıkamıyoruz…
Bundan daha kötü ne olabilir….
Nilüfer Hatun Müzesi’nde 2011 yılında yaşanan hırsızlık olayını hatırlarsınız…
Güvenlik kameraları ile donatılan ve görevliler tarafından özel olarak korunan müzede yer alan lahit çalındı…
O lahitte, Roma dönemine ait 2’nci yüzyıldan kalma, Herakles’in, yani Herkül’ün, Nemean Arslanı’nı mızrak ve kılıçla öldürdüğü anın işlendiği 500 kilo ağırlığındaki bir eser…
Hırsızlık tesadüfen ortaya çıkınca yapılan sayımda, bir başka tarihi eserin daha çalındığı anlaşıldı…
Yaşanan ilgisizliği düşünebiliyor musunuz?
Sonra da müze, tadilat amacıyla kapatıldı…
Altı yılı aşkın süredir de açılmadı…
Ne zaman açılacağı da belli değil…
Ya, Ayasofya’nın cami olarak hizmete açılmasına ne dersiniz…
O bölgede onlarca cami varken Ayasofya’yı ibadete açtık…
Tarihi duvarların arasına da lale desenli cam kapılar koyduk…
SURLARI DA BOYADIK….
Şimdi de İznik’in muhteşem surlarına kafayı taktık!
Buralara sprey boyalarla saçma-sapan yazılar yazmaya başladık…
Sonra da “İznik’e neden turist gelmiyor?” sorusunun yanıtını aramaya başladık…
Neden gelsinler ki?
Gelip de, surlara yazılan o çirkin yazıları mı görecekler…
Veya, kapalı olan müzeyi penceresinden bakıp mı inceleyecekler….
Kanalizasyonların mozaiklerin üzerinden nasıl aktığını mı izleyecekler…
İznik’i gezmek için gemiler dolusu turist Mudanya’ya gelip otobüslerle bu ilçeye gidiyordu…
Artık deniz yolu ile yapılan bu turlar gerçekleşmiyor…
Bırakın deniz yolunu, artık kara yolu ile İznik’e gelen turist sayısı da yok denecek kadar azaldı…
Olacağı da buydu…
Biz, turizmi önemsiyorsak İznik’i asla yok sayamayız…
Çok özel bir proje ile İznik’i şehir dışına taşıyıp, burayı dünyanın en büyük ve en güzel açık hava müzesi yapabiliriz…
Gelen milyonlarca turisti ağırlayıp, çinilerimizi, zeytinlerimizi ve hediyelik eşyalarımızı satarak çok iyi gelir elde edebiliriz…
Buranın, reklama da ihtiyacı yok…
Dünya Nicaea’yı zaten biliyor ve tanıyor…
Sadece, görüp, üzülmemek için gelmiyorlar…
Peki, onların bu bakış açısı değişir mi?
Bizim, İznik’e bakış açımıza bağlı…
Biz değişirsek, onlar da değişir…
Yeter ki, tarihi İznik için tarihi önem taşıyan bu kararı verelim…
Turizmde patlama nasıl olur, birlikte görelim.

Fuat Kars


http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/fuat-kars/iznik-bunu-haketmiyor-40937652

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın