“Merhaba Dan, polis merkezinde sınır dışı edileceğimi söylüyorlar. Bunun olmaması için dua eder misin?”
Dan, tam sekiz dakika sonra 11.56’da “Tanrı aşkına, yapacağım” diye yanıt veriyor.
*
Brunson, bu mesajı gönderdiğinde İzmir Alsancak Karakolu’nda alıkonulmaktadır. Aynı gün buradan sınır dışı edilecek yabancıların tutulduğu Pınarbaşı semtinde Ayakkabıcılar Çarşısı’nın içindeki Geri Gönderme Merkezi’ne sevk edilir.
Öykünün dikkat çekici bir tarafı burada karşımıza çıkıyor. Brunson merkezden içeri ‘sınır dışı edilecek yabancı’ statüsünde girer. Ama sınır dışı edilmez. İki ay sonra bu merkezden terör örgütleri için faaliyet gösterdiği suçlamasıyla ‘şüpheli’ sıfatıyla çıkar ve gözaltı işlemi için doğruca Emniyet’e gönderilir. Gözaltı ve tutuklama tasarrufları aynı gün 9 Aralık 2016 tarihinde gerçekleşir.
*
Burada önem taşıyan bir nokta, rahibin tutuklanmasından sonra iddianamenin hazırlanmasının tam 15 ay almasıdır. Brunson hakkındaki tek kişilik iddianame 5 Mart 2018 tarihini taşıyor.
Bu iddianamenin ekindeki delil dosyasında yer alan bilgiler Brunson’ın tutuklanmasına giden sürece ilişkin ilginç ayrıntılar içeriyor. Özellikle tutuklanmasında kilit rol oynayan gizli tanık ‘Dua’ ile ilgili ayrıntılar önemli.
Dava dosyasına göre, ‘Dua’nın savcılık makamına ilk ifadesi 31 Ekim 2016 tarihini taşıyor. Yani Brunson’ın Geri Gönderme Merkezi’ne sevk edilmesinden yaklaşık üç hafta sonra. Tam sekiz sayfa tutan bu ifadede merkezi ABD’de olan Mormon tarikatının Türkiye’deki faaliyetlerine dönük iddialar yer alıyor. Bu ifadede Brunson’ın ismi geçmiyor, bağlı olduğu Evanjelist mezhebinden söz edilmiyor.
Ancak ‘Dua’, 9 Aralık 2016 tarihinde savcılığa ikinci kez ifade veriyor. Brunson’ın adını bu ikinci ifadede geçiriyor. Gizli tanık, “Cezaevinden çıkan PKK’lılarıntakipten kurtulmak için kiliselere başvurup ‘Biz Hıristiyan olduk’ diyerek kilisenin sağladığı örtüyle yurtdışına iltica ettiklerini” ileri sürüyor ve “Andrew Brunson da bu faaliyetlerin içindeydi” diye konuşuyor.
Burada altını çizeceğimiz husus, Brunson’ın ‘Dua’nın bu ifadeyi verdiği 9 Aralık günü tutuklanmış olmasıdır.
*
Brunson’a yöneltilen suçlamalardan biri olan “PKK terör örgütüne üye olmamakla birlikte bu örgüt adına suç işlediği” savının dayanaklarından biri bu ifadedir.
Savcılık makamı, bu suçlamayı ayrıca ‘Göktaşı’ adındaki ikinci bir gizli tanık ile Güven Dilşen, Levent Kalkan adlarındaki iki açık tanığın anlatımlarına da dayandırıyor. Ancak bu ifadeler yaklaşık bir yıl sonra alınmıştır. Dava dosyasına göre ‘Göktaşı’nın ifadesi 30 Aralık 2017, Dilşen’in ifadesi 23 Kasım 2017 ve Kalkan’ın ifadesi ise 19 Şubat 2018 tarihlidir.
Kilise cemaatinden olan ya da din görevlisi kimliğindeki bu tanıkların anlatımlarında ön plana çıkan iddialar şöyle özetlenebilir: 1) PKK’lılar ve bu örgütün sempatizanları Brunson’ın yönettiği kilisedeki faaliyetlere katılıyorlar ve PKK yanlısı konuşmalar yapıyorlardı, 2) Kilise PKK faaliyetleri için paravan olarak kullanılıyordu, 3) Brunson da bu kişilerin söylemlerini destekleyici beyanlarda bulunuyordu…
*
Ayrıca, tanık ifadelerinde PKK bağlantılı ya da sempatizanı olduğu iddia edilen kişileri Brunson’la muhtelif faaliyetlerde birlikte gösteren fotoğraflar da delil dosyasında yer alıyor.
Buna ek olarak, Brunson’ın Suruç’a yaptığı ziyaretler ve burada Kobani’den gelen Kürt mülteciler üzerinde yürüttüğü çalışmaları ortaya koyan mesajlar da delil dosyasındaki bir başka kategoriyi oluşturuyor.
Bütün bu iddialar karşısında sanık ne diyor? Brunson, savunmasında PKK ve PYD’ye lojistik destek sağladığı iddiasını reddediyor. Benzer şekilde belli bir etnik yapıya özel amaçla vaaz vermediğini, kiliseye kim gelirse vaaz verdiğini, bunlar arasında Kürt vatandaşların da olduğunu, herhangi bir etnik yapıya ayrıcalık yapmadığını söylüyor. Keza, Suruç ve Kobani’de sadece Kürtlere değil bütün etnik yapılara yardım ettiklerini anlatıyor.
*
Bu arada, iddianameden Brunson’ın tutuklanmadan önce 2016 Ağustos ayında Türkiye’de uzun süreli ikamet izni almak için yaptığı başvuru üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen yazışmalarda ‘kamu düzeni ve kamu güvenliği açısından’ bu iznin verilmesinin uygun görülmediğini de öğreniyoruz.
Bakanlığın bu izin talebiyle ilgili yazışmalarında, “Brunson’ın 2010-2013 arasında Kürt orijinli vatandaşlara yönelik ayinler düzenlediği” ve “Suriye’den gelen sığınmacılara yardım sağlama görüntüsü altında misyonerlik faaliyetleri yürüttüğü” bilgisine yer veriliyor.
Bu yazışmalardan, karakola davet edilmesiyle başlayan sürecin öncesinde devlet güvenlik birimlerinde Brunson’la ilgili olumsuz bir bakışın yerleşmiş olduğunu anlıyoruz.
İlk yorum yapan siz olun