İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Balyozun Komutanları

Nurettin Şenemre / Gölcük Haber

Hayat ne kadar enteresan ve acımasız. Bir zamanlar hain FETÖ Örgütü, Türk Silahlı Kuvvetlerinin vatansever askerlerine kumpas kurmuş, Deniz Kuvvetlerinin en seçkin Komutanları en cüzide evlatları haksız yere hapis yatmıştı. O dönemde Silivri’de ki duruşmaları dakika dakika takip etmiştim. Ardından Gölcük’te vardiya bizde platformunun Sessiz Çığlık eylemlerine başkanlık yaptım. Hasdal da Hadım köyde ve Maltepe ceza evinde dostları ziyaret ettim. O günlerde biz sürekli bunlar, silahlı kuvvetlerinin en değerli evlatları haksız yere tutuklular diye bağırıyorduk. Gölcük’te başladığımız ve Değirmendere Çınarlık Meydanın da devam ettiğimiz Sessiz Çığlık eylemlerinde vatansever askerlerin eşleri, çocukları, anne ve babalarıyla kardeşleri vardı. Biz hiç yılmadık. Her türlü çirkefliğe rağmen davamızdan da dönmedik. Sonunda Allah’ın yüce adaleti tecelli etti ve değerli askerlerimiz önce serbest kaldılar sonrada beraat ettiler. 3 yıl boyunca yaptığımız eylemler haklılığımızı ortaya koymuştu. Belki o gün oralarda bir avuç insandık ama yüreği sağlam davasına inanmış insanlardık. Değerli kardeşim Murat Özgener cezaevinde kızıyla oynarken geçirdiği beyin kanaması sonucu vefat etti. Ali Tatar onursuzca suçlamalara karşı canına kıydı. Değerli dostum Aziz Cem Çakmak cezaevinde hastalandı ve hayatını kaybetti. O günleri unutmak mümkün değil. Gidenleri geri getirmek ise hiç mümkün değil. Bugüne baktığımızda o dönemde hainliğe uğrayan komutanlarımızın Amiralliğe yükseltilerek etkili görevlere getirildiğini görüyoruz. İşte hayat böyle bir şey. Sonunda doğrular kazanıyor. Sonunda gerçekler ortaya çıkıyor. Bir gerçekte gidenleri geriye getiremediğimizdir ki onlara Allah’tan gani gani rahmet dilerken, yeni görevlerine başlayan arkadaşlara da hayırlı ve uğurlu görevler diliyorum.

Ben Hiç Tanumayrum

Temel ile Dursun borç para yüzünden mahkemelik olmuşlar. Hakim Temele sormuş: -“Oğlum, nedir konu anlat bakalım! -“Haçum pey. Pen ha bu Tursuna geçen sene 100 lira verdum penim paramu bi türlü vermez da.” Hakim Dursuna dönmüş: -“Siz ne diyorsunuz bu iddiaya?” -Kim? Ha o adammu bağa para vermuş? Valla pen oni tanımayrum bile, Haçum bey.” Bunu duyan Temel iyice şaşırmıştır. Dursuna dönerek: -“Tursun, ha sen şimdu peni tanımaymusun?” Dursun: -“I-ıh,” Temel: -“Haçan, sen peni tanımaysan pen seni hiç tanumayrum da.”

Cehennem Satışı

Kayseri`li, Papa`nın cennetten yer sattığını işitince doğru Vatikan`a gitmiş. Papa`ya: -Bazı Müslümanlar cehennemlik olduğu için demiş, Cehennemin tapusuyla anahtarını şimdiden almak istiyorum. Uzun pazarlıklardan sonra istediği fermanı ve anahtarı elde etmiş. Bunun üzerine zengin Hristiyanlara yönelik bir reklam kampanyasına girişmiş: -Cehennemin tapusu ve anahtarı bende. Cehenneme girmek istemeyenler, benden belge alabilirler. Cennet arsalarının yarı parasına… Kayseri`linin elindeki fermanı gören Hristiyanlar, cehenneme kabul edilmeyeceklerine ilişkin belge satın almaya başlamışlar. Cennet müşterileri azalınca, Papa Kayseriliyi çağırtmış: -Al şu verdiğin parayı, ver cehennemin tapusuyla anahtarını! Kayseri`li: -Ben cehennemi sattım, demiş. Geri almak için çok para gerekli. -Ne kadar? -Heybenin iki gözü dolusu altın. Papa, çaresizlik içinde ellerini iki yana açtıktan sonra buyruğu vermiş: -Doldurun bu Kayseri`linin heybesini altınla!

Cennetin Anahtarı

Kayserilinin biri ilahiyat okumak için Mısır’a EL-Ezher üniversitesine gitmiş. Yedi senelik okulu memleketine hasret kaldığı için altı sene sonra bırakmak istemiş.Hocası buna üzülmüş ve ona demiş ki: -Oğlum gel bir sene daha oku da İslam’da siyaseti öğren. Yok bizim Kayserili ısrar etmiş, bana siyaset miyaset lazım değil demiş. Kayserili köyüne geldikten sonra camiye gitmiş ve hocanın vaazını dinlemeye başlamış, duydukları öğrendiklerinin tam tersiymiş, hoca kâfirlerden dinsizlerden bahsediyormuş ki, bizim Kayserili ayağa kalkmış ve hocaya: -Hocam anlattıklarınızın hepsi yanlış demiş.Bunun üzerine hoca: -Aha kâfirin teki de bu demiş ve bütün cemaat bizim Kayserilinin üstüne yürümüş. Canını zor kurtaran Kayserili hemen Mısır’a geri dönüp başından geçenleri hocasına anlatıp son senesini okumuş ve tekrar köyüne dönmüş. Yine Cami’ye girmiş ve ayni hocayı dinlemeye başlamış.Bir müddet sonra ayağa kalkmış ve: -Hocam kusura bakmayın gecen sene çok büyük bir hata yaptım, Mısır’da hocamla konuştum, siz haklıymışsınız, hatta sizden bir kıl koparan cennete gidecekmiş deyince bütün cemaat ayağa kalkıp hocanın üstüne yürümüşler.

Erciyes Dağı`nın karı eriyince

Yıllarca Kayserililer ile Ermeniler birlikte yaşamışlardır. Birbirleriyle sıkı münasebetlerinin fazla olduğu yıllarda, bir Kayserili, Ermeni arkadaşından borç para ister. Ermeni arkadaşı ne zaman ödeyeceğini sorar. Kayserili: -“Şu Erciyes Dağı`nın karı eriyince borcumu öderim.” Ermeni, bir yıl bekler. Kayseriliden ses yoktur. Gider yanına ve alacağını ister. Kayserili, Erciyes`i gösterir ve daha üzerinde kar olduğunu söyler. Bir süre sonra ermeni, kayserilinin oyununa geldiğini anlar. Bunu içine sindiremez. Artık karar vermiştir ve o da bir başka kayseriliyi kandıracaktır. Gider bir arkadaşına ve borç ister. Kayserili ne zaman ödeyeceğini sorar ve o da aynı cevabı verir: -” Erciyes`in karı eriyince” “Pekiyi” der kayserili. Aradan bir yıl geçer ve kayserili hemşerim alacağını istemek için ermeniye gider. Ermeni vatandaşımız bu durumu beklediği için çok rahat bir tavırla Erciyes`i gösterir ve hâlâ karın erimediğini söyler. Kayserilinin de cevabı hazırdır: -“O gördüğün kar, bu yılın karı. Geçen yılın karı çoktaaaan eridi” Ermeni ne yapacağını şaşırır ve çaresiz borcunu öder.


https://golcukhaber.com.tr/2018/08/balyozun-komutanlari/

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın