İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Tazele yemini!

Aris Nalcı

Türkiye’deki azınlık kurumları ben kendimi bildim bileli ve tarih kitaplarından okuduğumuz kadarıyla daha önceleri de devletin ne zaman ihtiyacı olsa “bağlılık yeminini tazeler” Bu ne patrikler nezdinde ne de azınlıkların son nefesleri olan cemaat vakıfları yöneticileri tarafından da değişmez.

1944’te Varlık vergisi çıktığında yine gazeteler “vergimi vermeliyim” dedirtilen ‘gavur’larla doludur.

1965’te dünya Ermeni soykırımını 50. yılında sokaklarda anarken Türkiye’de Taksim’deki anıta üzerinde “Atatürk’ün torunlarıyız”  yazılı çelenk koyarak yemin tazeleyen yine Ermeni vakıfları ve din adamları olmuşlardır.

1974’te Kıbrıs’a çıkarma yapılırken ilk yemin tazeleme yine Patrikhane’den ve Rum cemaatinden gelmiştir.

1982’de ASALA Türk diplomatlarına saldırırken Yozgat’ta toplu olarak Ermenilerin müslümanlaştırıldığı haberlerini de unutmamak gerekir…

2018 Türkiye’sinde dolar kuru ve gaz zamları arasında hükmünü süren imparatorluk çakması sistemde de hâlâ gayrı‘lar (müslimler) bir adım ileryebilmiş değillerdir.

Seçim gecesi ilk tebrikler Azerbaycan’la eş zamanlı olarak Ermeni din adamlarından ve vakıflardan gelmişti. Rahip Maşalıyan’ın Erdoğan’a yazdığı tebrik mektubu bile olay oldu.

Kim kimden önce tebrik etti yarışına girildi…

Rahip hapisteyken

Bir meslektaşlarının hapiste olduğuna aldırış etmeden her ‘gayrı’ din adamı bir kez daha yemin tazeledi dün.

Tanrının kelamını taşıyan bir meslektaşları (rahip Brunson) hapisteyken bir kez bile ziyaret etmeyenler, onu esir tutanların yanındaydı bir kez daha.

Oysa farklı kitaptan kelamlar taşıyor olsa da Brunson da din adamı değil miydi. Bu memleket ne hırsız dinadamları gördü de bişi olmadı. Brunson’dan da bişi olmazdı…

Davası ne olursa olsun ziyareti hak etmez miydi. Dinlerarası diyalog toplantılarında aynı aşı paylaşabilen bu din adamları, şimdi Brunson ev hapsindeyken neden bir kez daha onu hapsedenlerin tarafındaydı?

Muhalefettekilerin, bu açıklamaları garipsemesi normal. Aralarında Ermeni, Rum, Süryani veya Yahudi varsa şu cümleleri kilise, dernek ve vakıflarında kendilerinden önceki yöneticiler tarafından sıkça dillendirildiğini ve karşı koyanların susturulduğunu duymuşlardır:

“Biz devlete bağlılığımızı göstermezsek elimizde olan okulları kiliseleri de kapatırlar. Sonra ne toplum kalır ne din. Öyle mi olsun istiyorsunuz? “

Devletim sana diyordum cemaatim sen anla

Yani aslında demek istenen başka, yazılan başkadır. Şifrelenmiştir açıklamalar… Devletim sana diyordum cemaatim sen anla.

Onlar ne diyorsa aslında gerçek tam da satır aralarında eksik kalan kelimelerde saklıdır.

Ben satır aralarındaki eksik kelimeleri boldlayarak halkın gerçekliğine uygun şekilde doldurdum. Üniversite sınav sorularında Türkçe bölümünde ‘boşlukları doldurun’ soruları gibi oldu.

Aşağıda okuyacağınız metnin boldlanmış kısmının gerçek kurum ve kişilerle alakası yoktur. Çıkarımlar yapmayınız.  Azınlık temsilcilerinin yaptığı açıklamanın tam metnini en alta ekliyorum karşılaştırmalı okuyabilirsiniz…

Ülkemizde asırlardan beri yerleşik farklı din ve inanç mensubu kadim toplumların dini temsilcileri ve vakıf yöneticileri olarak inancımızı artık özgürce yaşamakta zorlandığımızı ve birlikte yaşadığımız toplumun içerisine sürüklendiği baskıcı rejime bağlı olarak geleneklerimize göre ibadetlerimizi, devletiMiz izin verdiği ölçüde özgürce yerine getirmekteyiz. Bazı cemaat mensuplarımızın siyasi açıklamalar yaparak, zaten oldukça tedirgin olan toplumlarımızı daha da içine kapanık bir hale getirmesinden korktuğumuzdan Baskı olduğunu iddia eden ve/veya ima eden beyanlar tamamen asılsızdır ve maksadını aşmaktadır.

Soykırımlar gibi Geçmişte yaşanılan birçok sıkıntı ve mağduriyet zaman içinde yine biz mağdurlar daha da mağdur edilerek çözüme kavuşturulmuştur. Geliştirilmesini arzu ettiğimiz dini özgürlüklerimiz ve insani haklarımızı geri kazanmak ve ikinci sınıf vatandaş yerine konmamak da dahil olmak üzere bazı konular hakkında ise bizlere verilen sürekli gelişigüzel yanıtlarla yetinmeyip, daha fazla kan kaybetmemek ve kurumlarımızı kiliselerimizi açık tutmak zorunda olduğumuzu için karşılıklı iyi niyet ve çözüm iradesi ile devletimiz kurumları ile devamlı istişare etmekteyiz. Kamuoyuna doğru yönde bilgilendirme yapmanın sorumluluğu ve bilinci bizde değil de devletin tekelleştirdiği medya organlarında olsa da iyiniyet ile bu ortak açıklamayı yapmaktayız.

* Anadolu ajansının geçtiği habere göre asıl metin:

Ülkemizde asırlardan beri yerleşik farklı din ve inanç mensubu kadim toplumların dini temsilcileri ve vakıf yöneticileri olarak inancımızı özgürce yaşamakta ve geleneklerimize göre ibadetlerimizi özgürce yerine getirmekteyiz. Baskı olduğunu iddia eden ve/veya ima eden beyanlar tamamen asılsızdır ve maksadını aşmaktadır.

Geçmişte yaşanılan birçok sıkıntı ve mağduriyet zaman içinde çözüme kavuşturulmuştur. Geliştirilmesini arzu ettiğimiz konular hakkında ise karşılıklı iyi niyet ve çözüm iradesi ile devletimiz kurumları ile devamlı istişare etmekteyiz. Kamuoyuna doğru yönde bilgilendirme yapmanın sorumluluğu ve bilinci ile bu ortak açıklamayı yapmaktayız.


https://t24.com.tr/yazarlar/aris-nalci/su-curudu,20193

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın