İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Öğrenciler barışın dilini Öğreniyor

Tarih Vakfı çatısı altında gerçekleştirilen, ‘Tarih Eğitimi ve Barışın Dili: Gençler Tarihi Olayları Farklı Perspektiflerden Tartışıyor ve Yazıyor’ projesinin finali 27 Mayıs’ta Ulus Özel Musevi Okullarında gerçekleşti. Tarihi olayların farklı perspektiflerden yorumlanmasının ve barış dili kullanarak tekrardan yazılmasının amaçlandığı projede 11 okuldan 127 öğrenci yer aldı.

Çarpıcı konular

  Günün açılışında söz alan Tarih Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Alkın, devletin üzerinde en çok durduğu dersin tarih olduğunu, Türkiye tarihine her iktidar döneminde tarih kitaplarının değiştiğini, her iktidarın kitapları kendini meşrulaştıracak şekilde yazdığını belirtti.

Okullar bir yıl boyunca üzerinde çalıştıkları konu başlıkları hakkında birer sonuç önergesi sundu. Masaya yatırılan konulardan bazıları şunlardı: Çanakkale, savaşın mı, barışın mı kenti? Lozan bir zafer mi, hezimet mi? Struma bir soykırım mı? 1934 Trakya Olayları kendiliğinden mi, planlı mı? Varlık Vergisi tarihsel bir zorunluluk mu, bir ötekileştirme politikası mı?

 

“Vatandaş Türkçe Konuş” kampanyası

  UÖMO ortaokul öğrencileri proje kapsamında “Vatandaş Türkçe Konuş” kampanyasının bütünleştirici mi, ayrımlaştırıcı mı bir politika olduğunu değerlendirmeye çalıştı. İki tarafın söylemlerini inceleyen, dönemin tanıklarının anlatılarını okuyan grup şu sonuca vardı: Bütünleştirme amacıyla yaratılan kampanya uygulamadaki hatalar nedeniyle ayrımlaştırıcı sonuçlar doğurdu. Ekip ayrıca dönemin basınını da inceleyerek, gazetelerin ve gazetecilerin gündemi nasıl etkilediğini, medya aracılığıyla toplumun nasıl yönlendirildiğini gördü.

Aynı şekilde UÖMO lise öğrencileri de ‘İstiklal Mahkemeleri hukuksal uygulamalar mı, siyasal bir dayatma mı?’ konusunu mercek altına aldı.

 

UÖMO’da yapılan proje final gününde okul müdürü Zeynep Adıgüzel’in projenin sürecini ve önemini özetlediği açılış konuşmasıyla başladı. Zeynep Adıgüzel, konuşmasında “Şiddetin ve çatışmanın her şeyden daha fazla satan bir görsellik haline geldiği, barışın hiçbir görselliği ve seyirlik değeri olmadığı bugünlerde ‘Barış’tan söz etmek, ‘Barışın Dili’ni yakalamak ve yazmak için çalışmak çok değerli.  İnsanların kötülüğünün sınırsızlığı, hayal güçlerinin sınırlarının çok ötesinde. Kötülüğün din, milliyet, gelenek bahaneleriyle meşrulaştırıldığı bir dönemde yaşıyoruz. Bu kötülüğü doğuran en başlıca etmenler ötekini görme eksikliği ve vicdan yoksunluğu.

Aptallıktan çok düşüncesizlik, muhakeme yeteneği eksikliği, sadece gösterileni görmek, dünyaya at gözlükleriyle bakmak, bilgisizlik gibi özelliklerin biri ya da birkaçını kişiliğinde barındırmak, vahşet sürüsünün bir parçası olmak için yeterlidir. Dünyamızın ve ülkemizin tarihi bu türden örnek olaylarla dolu. Bütün bu kötülüklere karşı koymak; dünyayı doğru algılamak, sorgulayabilmek, kendi yargılarını kullanarak doğru ile yanlışı ayırt edebilmek, hem kendini hem içinde yaşadığı toplumu eleştirebilmekle mümkün. Vicdanlı ve iyi insanlardan oluşmuş bir toplum yaratmada Tarih Vakfı gibi STK’lara ve bu tür eğitim projelerine çok ihtiyacımız var” dedi.

“her iktidar dönemi kendini meşrulaştıracak tarzda bir tarih yazıyor”

Zeynep Adıgüzel’in ardından Tarih Vakfı adına söz alan Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ö. Alkan, şöyle konuştu: “Devlet denetiminde örgün eğitimin başlaması 1850’li yıllarda başlıyor. O yıllardan günümüze devletin üzerinde hassasiyetle durduğu ders ise tarih dersidir. Türkiye tarihine baktığımızda da görüyoruz ki her iktidar döneminde yazılan tarih kitapları değişiyor. Bu değişimdeki ortak özellik şu; her iktidar dönemi kendini meşrulaştıracak tarzda bir tarih yazıyor. Mesela II. Meşrutiyet dönemindeki tarih kitapları Orta Asya’dan başlar, 2. Abdülhamid dönemindeki tarih kitapları başlangıç olarak Allah’ın dünyayı yaratmasını, sonrasında da İslam tarihini anlatır. Yani her iktidarla birlikte yalnız kitapların değil, tarihin orijininin de değiştiğini görürüz. Neden tarih dersleri üzerinde bu kadar titizlikle duruluyor? Çünkü tarih dersi kimlik verir. Kimsiniz, nereden geldiniz, nereye gideceksiniz? Sizi ikna etmeye çalışır. Tarihin iki önemli işlevi vardır. Var olan iktidarları meşrulaştırmak ve kimlik oluşturmak. Bu ikisi bir araya geldiğinde muhakkak çatışmalar da meydana geliyor. Peki, tarih dersi nasıl olmalı? Tarih dersi bize eleştirelliği öğretmeli, aynı konuya farklı perspektiflerden bakılabileceğini ve ayrıca her dönemde geçmişe farklı bakılabileceğini öğretmeli. Çünkü her dönemin hassasiyeti farklı.”

Sonrasında söz alan ‘Benim Adım 1864’ isimli kitabın yazarı Elbruz Aksoy ‘1864 – 1950 sürecinde Çerkezler İktidar ve Yüzleşme’ başlıklı konuşmasında Çerkez tarihinin farklı görüşteki insanlar tarafından değerlendirildiği zaman nasıl değişik yorumlara yol açtığını örneklerle açıkladı.

Açılış konuşmalarının ardından tarihi olayların farklı perspektiflerden yorumlanmasını ve barış dili kullanarak tekrardan yazılmasının amaçlandığı projenin öğrenci oturumlarına geçildi.

Öğrenciler yaklaşık bir yıl süren çalışmalarını, ele aldıkları tartışmalı konuları nasıl araştırdıklarını, araştırma sürecinde hangi zorluklarla karşılaştıklarını ve bu zorluklarla nasıl baş ettiklerini ve ele aldıkları tartışmalı tarihi olaya dair barış anlatısını nasıl geliştirdiklerini sundular. Konu seçimlerinin ardındaki sebepleri, çalışma süreçlerini ve bu çalışmanın kendilerine katkılarını paylaştılar. Birinci öğrenci oturumunun moderatörlüğünü  Yard. Doç. Dr. Erol Köroğlu, ikinci oturumun moderatörlüğünü ise Prof. Dr. Füsun Üstel yaptı. Sunumlar sonunda öğrencilere sertifikaları dağıtıldı.

‘Tarih Panayırı’

‘Barışın Dili’ni yakalamak ve yazmak için yıl boyunca çalışan öğrenciler, ‘Tarih Panayırı’nda proje süresince hazırladıkları mektupları, kronolojileri, posterleri, kitap ayraçlarını, web sitelerini, broşürlerini sergilediler. Hazırladıkları yaratıcı çalışmaları stantlarını ziyaret eden davetlilerle paylaştılar.  Davetlilerden gelen soruları yanıtladılar.

‘Tarih Panayırı’nın ardından Fırat Güllü’nün moderatörlüğünde kapanış paneli yapıldı. Panelistler: Prof. Dr. Mehmet Ö. Alkan, Prof. Dr. Füsun Üstel, Prof. Dr. Bahri Ata, Yard. Doç. Dr. Erol Köroğlu proje sürecini, öğrenci çalışmalarını farklı bakış açılarıyla değerlendirdiler. Öğrenci kazanımları üzerinde görüşlerini belirttiler ve izlenimlerini paylaştılar. İzleyicilerden gelen yorumları ve soruları cevapladılar.


http://www.salom.com.tr//haber-106997-ogrenciler_barisin_dilini_ogreniyor.html

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın