İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ver rahibi, al haini…

Amerika bir hukuk devleti, hukukun üstünlüğünü kabul etmiş; yasama ile yürütme tamamen birbirinden ayrı, kuralları var ve her şey bu kurallara göre işliyor. Tabii, sergilenen illüzyonlara, oynanan oyunlara ve verilmek istenen görüntüye inanırsanız!

Gerçekler ise öyle değil…

“O kadar iddialı olma, nereden biliyorsun?”demeyin sakın. Çünkü, ben söylemiyorum bunu. Ülkenin yapısını çok iyi bilen New York Hristiyan Kilisesirahiplerinden William Devlin söylüyor. Hatta daha ileri gidiyor, açıktan ilan ediyor…

Devlin, Evanjelik Hristiyan Portalı olan “The Christian Post” adlı internet sitesine bir yazı yazmış. İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan rahip Andrew Brunson’un kurtarılması için ABD yönetimine çağrı yapıyor:

“ABD Hükümeti, Pastör Andrew Brunson’a karşı Pensilvanya’daki Fetullah Gülen’i iade etmeli.”

İki isim arasında takas istiyor.

Demek ki…

ABD’nin “hukuk” ve “adalet” gibi söylemlerinin tamamı hikâye! Aksi olsa, rahip Devlin, “Türkiye ile anlaşın. Yargıya talimat verin. Fetullah Gülen’le bizim rahibi takas edin” der miydi?

Demezdi elbet!

hhh

Ayrıca, durumu zaten biliyoruz biz. ABD’de hukuk falan olmadığının farkındayız. Fetullah Gülen için “Gönderin delilleri inceleyeyim” dediler. Washington yönetimini belgeye boğduk. Kamyonla delil gönderdik.

Ne oldu?

Kolilerin kapağını açmadılar bile. Hiçbirine bakıp incelemediler. Çünkü, onlar da biliyorlar neler olup bittiğini. Hatta bizden daha fazla bilgiye sahipler. Asıl deliller onların elinde. FETÖdenilen yapının arkasında kendileri var. Amerikalılar talimat verdiler, bu adamı üzerimize kendileri saldırttılar. Durum bu olunca, bugün de koruyup kollamak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Suriye’de YPG’li teröristlerle ilgili tavırları da aynı değil mi? Onlara da kol-kanat gerip, koruyor ve kollamıyorlar mı?

Bugün ABD’nin başkanlık koltuğunda oturan Trump, yaşanan gerçekleri seçim kampanyası sırasında itiraf etmedi mi:

“Dünyanın çeşitli ülkelerinde darbeler yaparak yönetimleri değiştirdik.”

Rahip Devlin’in Türkiye ile ABD arasında takas isteği, malumun ilanıdır aslında. Bilinmedik yeni ortaya çıkan bir durum değil. Amerika, özellikle başka ülkeler ve kendi menfaatleri söz konusu olduğunda bir hukuk devleti gibi hareket etmiyor ki!

Bakın, Trump diye bir adam geliyor. İran’la yapılan nükleer anlaşmada ülkesinin attığı imzaya bile sahip çıkmıyor. “Vazgeçtim, oynamıyorum” diyor ve anlaşmayı bitiyor.

Bırakın sözü, adamlar imzalarının bile arkasında değil!

hhh

ABD’li Rahip, takas talebiyle Amerika’nın gerçek yüzünü ortaya koydu aslında. Ama hesap edemediği, göremediği bazı gerçekler var…

Türkiye, kendi hukukunu askıya alıp istese bile olmaz böyle bir takas. Çünkü, takas edilmesi istenen kişiler eşit değil. Biri tepede oturan, emir veren konumunda. Diğeri ise, emir alan, uygulayan durumunda. Gülen ile Brunson aynı kefeye konulamaz ki!

Ayrıca, her ikisi de ABD’nin adamı. Bir adamını verecek, diğerini alacak. Rahip gelecek, hain gidecek. Kazanç bunun neresinde?

ABD, Brunson’u alsa ne kazanacak? Tam tersine, kazanç olmadığı gibi, kaybetme de riski ortaya çıkacak. Fetullah Gülen, ya bülbül gibi ötmeye başlarsa… ABD ile irtibat kurduğu tarihten bu yana yaptığı hizmetleri tek tek ortaya dökerse…

Mesela, MİT TIR’ları operasyonunda ABD’nin oynadığı rolü anlatırsa!

Ya da “17-25 Aralık Yargı Darbesi’nde biz onlarla birlikte hareket ettik!” derse!

Veya “15 Temmuz’da biz kendi kafamıza kararlar alıp darbe girişiminde bulunmadık. Okyanus ötesinden gelen talimatı uygulamaya koyduk” türünden itiraflarda bulunursa!

Girer mi böyle bir riske Amerika? Girmeyeceğine, giremeyeceğine göre, bu takas teklifinin de uygulanabilirliği yok.

Üstelik, önemli bir risk daha var…

Dünyanın dört bir yanı ABD’nin Fetullah Gülen’leriyle dolu. Onları dilediği gibi kullanıyor. Şimdi bu adamı Türkiye’ye verirse onlar ne der? Ortada güven kalır mı? Amerika’nın, kullandığı isimleri işi bittiğinde bir paçavra gibi fırlatıp attığını gören, bir daha onlara rahatlıkla hizmet edebilir mi?

Demek ki… “Ver rahibi, al haini” projesi uygulanabilir türden değil. Zaten bu projenin uygulanabilirliği olsaydı, Amerika hukuk mukuk dinlemez, çoktan bu yönde gereken adımları atardı. Amerika bu, herhangi bir kutsalı yok ki!

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın