İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Seçim Bitti. Şimdi Ne Olacak?

Hediye Levent / Evrensel

Lübnan’da parlamento seçiminin en azından oy verme ve oy sayımı kısmı bitti. Ancak seçimlerden önce başlayan tartışmalar ve seçim sonrasına dair ihtimallere ilişkin yorumlar alevlenmeye başladı. “Seçimden sonra ne olacak?” sorusuna dair ihtimallere ve olası senaryolara geçmeden önce genel olarak seçim sürecine bir göz atalım;

♦ Lübnan, en son 2009 yılında parlamento seçimi yapmıştı. Arap Ayaklanması’nın yarattığı çalkantılar ve Suriye’deki savaş hali Lübnan’ı da doğrudan etkiledi yeni parlamento seçimleri birkaç kez ertelendi.

♦ Partilere oy verilen eski seçim sistemi yerine aday listeleri oluşturulmasını ve listedeki bir adaya oy verilmesini öngören yeni seçim sistemi uygulandı.

♦ Yeni seçim kanunu uygulansa da bölgelere göre belirlenmiş din ve mezhepler kotası hâlâ uygulamada. Mesela bir bölgede 2 Müslüman ve 1 Hristiyan kotası olduğunu varsayalım. Üçüncü Müslüman adayın 5 bin, bölgedeki tek Hristiyan adayın 500 oy alması halinde din ve mezhep kotası nedeniyle üçüncü aday değil Hristiyan aday kazanmış sayılıyor.

♦ Parlamentoda 128 sandalye bulunuyor. Seçimlerde 70’in üzerinde liste bünyesinde 500’den fazla aday yarıştı.

♦ Kadın adayların sayısı 100’ün üzerindeydi ancak sadece 6 kadın meclise girebildi.

♦ Yeni parlamentonun dörtte birinden fazlası eski siyasetçilerden oluşacak.

♦ 2018 seçimlerini farklı kılan özelliklerinden biri de son yıllarda organize olup seçim yarışına katılan yeni oluşumlardı. Din ve mezhep esaslı sisteme karşı olan, seküler bir yapılanma talep eden ve Hizbullah ile Müstakbel gibi geleneksel partilere karşı olan bu oluşumlardan 2 adayın kazandığı duyuruldu ancak daha sonra oy sayımlarının devam ettiği, sonucun değiştiği belirtildi. Bu durumda yeni oluşumlardan meclise sadece bir aday girmiş gibi görünüyor.

Lübnan parlamento seçiminin en dikkat çekici tarafı Hizbullah-Emel ve Hristiyan ittifakının elde ettiği sonuç oldu. Mevcut sonuçlara göre, 128 sandalyenin 67’sini almış görünüyorlar. Yine Hizbullah ve Emel tek başlarına sandalye sayılarını da arttırdı.

Buna karşılık, Sünni blokun lideri durumundaki Müstakbel Hareketi meclisteki sandalyelerinin neredeyse üçte birini kaybetti. Yine mevcut duruma göre, Müstakbel’in 33 sandalyesi varken seçim sonrası 21’e düştü.

Seçim sonuçlarına göre Hizbullah-Emel ve Hristiyan Maruni ittifakı kazandı, Müstakbel Hareketi kaybetmedi ancak zayıfladı. Peki bundan sonra ne olur?

Mecliste çoğunluğu elinde bulunduran blokun yeni kabineyi oluşturup başbakan adayı belirlemesi gerekiyor. Ancak Lübnan’daki din ve mezhep esaslı sisteme göre, Şii-Sünni veya Hristiyan kesimlerin mecliste çoğunluğu elde etmeleri kabineyi ve başbakanı belirlemelerine engel oluyor. Çünkü sisteme göre cumhurbaşkanı Hristiyan Maruni, Başbakan Sünni Müslüman ve Meclis Başkanı Şii Müslüman olmalı.

Hizbullah ve müttefikleri mecliste çoğunluğu elde etmiş olsalar da Sünnilerin de onayladığı bir Sünni başbakan belirlemeleri gerekiyor. Kabineyi oluşturacak isimler de yine bu kotaya göre belirlenecek. Yani Hizbullah ve müttefikleri 67 sandalye sahibi olsalar da kabineyi tamamen şekillendirmeleri pek olası değil.

Seçimlerden önce Lübnan içinde yapılan yorumlarda Hizbullah ve müttefiklerinin oy arttıracağı, Müstakbel’in zayıflayacağı belirtiliyordu. Seçim sonuçları da bu yorumları doğruladı. Yine bu yorum ve tartışmalar Hizbullah ve müttefiklerinin Saad Hariri’yi tekrar başbakan adayı gösterip göstermeyeceği sorusu üzerine yoğunlaşıyor.

Farklı değerlendirmeler olmakla birlikte genel olarak, Saad Hariri’nin tekrar başbakan olacağı tahminleri yapılıyor. Muhtemelen bu durum, ülke içindeki görüşme ve pazarlıklarla şekillenecek. Şimdilik bu sürecin krize dönüşme ihtimali zayıf görünüyor.

Seçim sonrası tartışılan konulardan biri de Hariri’nin liderliğini yaptığı Müstakbel’in zayıflaması. Buna da Saad Hariri’nin birkaç ay önce Suudi Arabistan’dan yaptığı açıklama ile istifa ettiğini duyurmasının ardından başlayan kriz en önemli neden olarak gösteriliyor. O dönemde Lübnan yeni bir iç siyasi krizin eşiğinden dönmüştü. Cumhurbaşkanı Mişel Aon, “Hariri, Lübnan’a gelip istifasını bizzat sunana kadar bu istifayı kabul etmiyorum” açıklaması yapmıştı. Hariri’nin istifa etmesi herkesin uzlaştığı yeni bir Sünni ismin bulunması ve başbakan olması demekti ki bu da Lübnan gibi siyasi yapının hassas ve kırılgan olduğu bir yerde hiç de kolay değil.

Hariri, daha sonra istifasını geri aldı ancak o kriz ezeli husumetleri olan siyasetçilerin ortak açıklamalarına sebep oldu. Yine bu krize paralel olarak İsrail’in Lübnan’a saldırabileceği yönündeki açıklamalarının gelmesi halk arasında “İç siyasi kriz ve yanında bir de savaş mı geliyor?” tedirginliğine sebep olmuştu.

Bu krizin sandığa yansımasının yanı sıra Hariri’ye rakip olan Eski Adalet Bakanı Eşref Rifi gibi isimlerin Sünni blok içinde oyların bölünmesine sebep olduğu tahmin ediliyor.

Tabii bir de lider-seçmen ilişkisi var. Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah seçim öncesi birçok kez “Sandığa gidin” çağrısı yaptı kendi kitlesine. Gerçi lider-kitle ilişkisi düşünüldüğünde Nasrallah’ın bu çağrılarının tamamen karşılık bulduğu söylenemez. Hizbullah ve müttefiklerinin bölgelerinde oy kullananların oranı Müstakbel blokunun bölgelerine göre daha fazla ancak genel katılım oranı yüzde 49.

Seçim öncesi Hizbullah’ın oyunu ve gücünü arttırması durumunda İsrail’in tansiyonu yükseltebileceğini yazmıştık ki daha resmi seçim sonuçları açıklanmadan İsrailli Bakan Naftali Bennet, “Lübnan eşittir Hizbullah” şeklinde bir tweet attı. Bu durum tek başına gerginliği tetiklemeye yetmez ancak uluslararası camianın da seçim sonuçlarından pek memnun olmadığını yapılan açıklamalardan anlamak mümkün.

Önümüzdeki günlerde Lübnan’ı iki önemli eşik bekliyor. Birincisi, bütün tarafların üzerinde uzlaşacağı şekilde kabineyi oluşturup başbakanı belirlemek. İkincisi, Hizbullah ve müttefiklerinin İsrail ve Suudi Arabistan başta olmak üzere kendilerinden pek hazzetmeyen taraflarla dengeli bir politika geliştirmesi… Ancak ikincisi pek tek başına Hizbullah ve müttefiklerinin yapabileceği bir şey değil. En azından İsrail’in bölgedeki politikaları göz önüne alındığında önümüzdeki günlerde topyekün bir savaş olmasa da Hizbullah’a yönelik saldırılar yapması ihtimali var. Önemli olan soru şu; bu tip saldırılarda Lübnan ordusu ne yapacak?


https://www.evrensel.net/yazi/81432/secim-bitti-simdi-ne-olacak

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın