İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

KURAN’DA NEFRET VAR MI?

Serdar Kaya
10 Mayıs 2018

Bir grup Fransız entelektüel, Kuran’daki kimi ayetlerin antisemitizm ve şiddet çağrısı içerdiğini söylemiş ve hatta orada da kalmayıp ilgili ayetlerin kitaptan çıkarılmasını istemiş. Öncelikle şunu belirtmek gerekli: Bazı entelektüeller ya da aktivistler öyle istediler diye hiçbir kutsal metin editlenecek değil. Örneği var ise bile ben duymadım. Ama yine de tepki gösteren çok…

Eğer maksat Kuran’ın yahudilere –ya da kadınlara, eşcinsellere, hrıstiyanlara, politeistlere– bakışını incelemek ise, bu çok zor değil. Kuran’ın perspektifinin haksızlık ve hatta şiddet üretme potansiyeli olup olmadığını sorgulamak da zor sayılmaz. Ama nedense bunları yapmaya pek kimse yanaşmıyor. Varsa yoksa tepki, hakaret, apoloji…

Halbuki yapılacak iş gayet basit:

– Önce şunu bilmek lazım: İlgili Fransız entelektüellerin sözünü ettikleri ayetler tam olarak hangileridir?

– Ardından sorulacak soru şu: Bu ayetleri okuyan insanların yahudilere, hrıstiyanlara, politeistlere, kadınlara ya da eşcinsellere yönelik düşüncelerinin hangi yönde değişmesi daha muhtemeldir?

– Ve son olarak: İlgili ayetler yukarıdaki sosyal gruplara yönelik düşünceleri şayet olumsuz yönde etkilemeye daha yatkın ise, bu negatif düşüncelerin şiddet doğurma ihtimali nedir?

Aklı başında her insanın takip edeceği yol haritası (kabaca) bu olmalı. Ama tepki gösteren insanlar hangi ayetlerden söz edildiğini bile sorma ihtiyacı hissetmiyor gibiler. (Acaba neden?) İlgili ayetler kendilerine doğrudan belirtildiğinde ise, cahilinden okumuşuna dek hemen her müslüman bir ağızdan aynı şeyleri söylüyor:

1. “Çeviri hatasıdır.” (Halbuki ortada bir çeviri hatası yoksa, kişi İslam dinine göre kafir olur. Kaldı ki, çeviri hatası diyen bir kişi, doğru çeviriyi sunmak, ya da en azından alternatif bir çeviriye atıfta bulunmak durumunda. Ama ortalama müslümanların çoğu Arapça bilmek bir yana, Türkçe çevirileri dahi okumuş değil. Yani “Çeviri hatasıdır” argümanı, çeviriler üzerindeki ihtilaflardan kaynaklanmıyor. Gerek İslami kesim gerekse halk içinde Kuran’a yönelik genel bir cehalet var.)

2. “İlgili kelimenin başka manaları da var.” (Çok sayıda ayet için dile getirilen bu argümana göre, kutsal kitap sürekli on farklı manaya gelen kelimelerle konuşuyor ve adeta sürekli müphem kalmaya gayret ediyor. Yanlış anlaşılmasın: İlgili kelimelerin yer yer çok sayıda manaya geldiği doğru. Ama pek çok insanın kendi meşrebine uygun manaları seçerek kitabı güncellediği de doğru. Yani aslında tepki gösterdikleri Fransızların talep ettiği şeyi sürekli yapmaktalar.)

3. “Ayetin öncesine sonrasına, nüzul sebebine bakmak lazım.” (Bu talepte bulunanlar, başkalarına buyurdukları bu işi çoğu zaman yapmıyorlar. Yani, “Sen gidip bir bakıver, benim haklı olduğumu göreceksin” edasıyla konuşuyorlar. Halbuki değil herhangi bir ayetin öncesi veya sonrası, kitabın bütünü dahi gelenekselci yaklaşımlarla çok daha uyumlu. Bir de şu var: Siyak/sibak argümanı, sadece nefret ya da şiddet içerikli ayetler özelinde kullanılıyor. Kulağa olumlu gelen ayetler için benzeri bir sorgulamaya rastlamak zor. Mesela, Kuran’ın barışcıllığını vurgulama adına Maide 32’yi alıntılamak artık adetten oldu. Ama hemen ardından gelen Maide 33’ü pek kimse görmek istemiyor.)

4. “Oradaki mana literal değil, sembolik.” (Halbuki Kuran, politeistlerden yahudilere, kadınlardan eşcinsellere dair pek çok grup hakkında gayet spesifik şeyler söylüyor. Bugün çocuk addettiğimiz yaştaki kızları boşamak isteyenlerin ne yapmaları gerektiğinden, politeistlerin hangi durumlarda öldürülebileceğine dair detaylar veriyor. Yeri geliyor, doğrudan teşvik ediyor: “Onlarla savaşın ki, Allah onlara sizin ellerinizle azap etsin, onları rezil etsin, onlara karşı size yardım etsin, mü’min topluluğun gönüllerini ferahlatsın ve onların kalplerindeki öfkeyi gidersin.” (Tevbe 14) Bu gibi onca ifadeye sembolik demek zor. Ama bu argümanı kullananlar, hangi ayetin nasıl bir sembolizasyon kullandığını belirtmek yerine, “Semboliktir” deyip geçmeyi tercih ediyorlar.)

5. “O ayet tarihsel.” (Objektif olmaya çalışan her insan için kitabın tamamı zaten tarihsel. Peki evrensel olan nedir? Ya da tarihsellik argümanının gerçek işlevi ne? Bir dizi ayetin tarihsel olduğunu söylemek, onları izah etme gereğini ortadan kaldırıyor. Tarihsellik bu yönüyle gayet işlevsel bir argüman. Ama açıklamakta zorlanılan her cümleyi evrensel başlığından çıkarıp tarihsel başlığı altına yerleştirmek, aslında bir tür kolaycılık.)

6. “İncil’de/Tevrat’ta çok daha olumsuz ifadeler var, onları neden gündeme getirmiyorsun?” (Yani, tencere dibin kara, onlarınki bizden kara.)

7. “Katılmayabilirsin, ama saygı göstermeye mecbursun! Ayetlere antisemitik/mizojinik demek kimsenin haddi değil!” (Yani nezaket sınırları içinde dahi kalsan, aklına gelen her fikri söyleyemezsin, tartışmaya açamazsın. Saygı içinde susup oturacaksın!.. Tabii bu üslup aba altından sopa göstermiyor değil. İronik bir yönü de var: “Bir daha Kuran için ‘Şiddet içeriyor’ dersen, sonuçlarına katlanırsın!”)

Sonsöz
Geleneksel sünni perspektifi benimseyen müslümanlar aslında daha tutarlı konuşuyorlar. Reformistlerin aksine, kadınları zorla erkeklerle eşit kılmaya çalışmıyorlar. Kendilerini yahudileri, hristiyanları, politeistleri, eşcinselleri hoşgörmeye zorlamıyorlar. Doğrudan Allah’tan geldiğini ve kıyamete kadar geçerli olduğunu düşündükleri bir metni, güncel değerlere uyumlu kılma kaygısıyla eğip bükerek kendi kutsallarına ihanet etmiyorlar. Kimi kimliklere ve pratiklere karşı daha düşmanca ve uzlaşma tanımaz bir noktada oldukları muhakkak. Ama en azından bir fikirleri var, ve sürekli her şeye bir bahane uydurmuyorlar.


https://www.facebook.com/serdarkayawriter/posts/2040839762611810

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın