İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

FDG’den; “4 Mayıs”, Roza Şaê/Kara Gün (Dersim Soykırımı anma günü) çağrısı!

“Dersim 1938”, ülkemiz için açık ve aleni, “herkesin bildiği bir sır” olarak insanlık adına Türkiye devleti ve halkı için tarihte hala yüzleşilmemiş bir utanç abidesi olarak hala orta yerde durmaktadır!..”.

1937-1938’de Dersim’de neler oldu?

 

Artık biliniyor ki, Dersim’de 1925 yılından itibaren planlanan bir “Kızılbaş-Alevi Soykırımı” yaşanmıştır. Artık biliniyor ki, “4 Mayıs” 1937 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla başlayan “Tedip Ve Tenkil Harekâtı”, 1938’in yazında köylerinde yasayan sivil insanlar toplanıp elleri kolları bağlı olarak topluca kurşunlanmış veya üstlerine gaz yağı dökülerek yakılmışlardır. Canını kurtarmak için kaçıp mağaralara, ormanlara sığınanlar ise Almanya’dan gönderilen zehirli gazlarla yok edilmişlerdir…

 

Devletin resmi rakamlarına göre yaklaşık 13.800 Dersimli öldürülmüştür. Oysa yapılan araştırmalar gerçek sayının bunun birkaç katı olduğunu göstermektedir. Artık biliniyor ki, Türkçü-İslamcı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Dersim’e saldırısını meşru göstermek için ürettiği “Dersim’de isyan/ Kürt isyanı” vardı türünden  iddiaların hepsi birer resmi yalandır.

 

Artık biliniyor ki, “Dersim kırımı” sıradan bir katliam değil, bütün 1948 Birleşmiş Milletler soykırım kriterlerine göre bütün verileriyle kanıtlanabilir bir Tertelê/soykırımrdır. Bunun planlayıcısı TBMM ve uygulayıcısı da doğrudan devlettin ordusudur. Özel kanunla atanan “vali-komutan”ın bombalanmış, köyler yakılmış, yıkılmış, insanlar toplu halde katledilmiş, geride kalanlar sürülmüş ve çocuklarına el konulmuştur…

 

Elbette benzer katliamlar, insanlık suçları dünyanın pek çok yerinde yapıldı/yaşandı! Ancak bunların çoğuyla bir yüzleşme yaşandı; insanlığın vicdanında lanetlendi. Kimi katliam yerlerine ise “utanç/hatırlama” adına insanlık müzeleri kuruldu, bu soykırımlar ortaokul, lise ve fakültelerde ders kitaplarına konuldu ki; insanlık yapılan kötülüklerden ibret alsın ve bunlar bir daha yaşanmasın. Ve ibret alınması için insanlık müzeleri oluşturuldu. Acılarını paylaşıldı.

 

Dünyada 40’a yakın ülkede yaşanan bu tür ağır acılar ve sonucunda meydana gelen travmalar, bir öz eleştiri temelinde çözüme ve huzura ulaştırıldı. Tüm bu iyi ve insani örneklere rağmen hala deve kuşu gibi kafasını kuma gömerek “Dersim 1938 Tertelêsi/Soykırımı”nı yok sayan devlet ve hükümin karanlık zihniyetini lanetlemek gerekir.

Bunun insanlıkla, demokrasiyle, adaletle bağdaşır bir yanı yoktur, olamaz…

 

1938 sonrası doğan biz Dersimli çocuklar korkunç ve kanlı katliamlar silsilesinin hikayeleriyle büyüdük. Çektiğimiz yürek acısına ve yaşadığımız travmalara rağmen yine de kan ve intikam peşinde değiliz…

Çünkü haksız yere atalarımızı öldürenler de ölüp gittiler. Bizler soyumuzu yok etmek isteyen o dönemdeki insan kasaplarının çocukları veya torunlarını suçlu görecek kadar irrasyonel değiliz…

 

Ülkede yaratılan korku ortamından dolayı dedelerimi ve ninelerimiz, annelerimiz ve babalarımız 60, 70 sene Dersim-38 trajedisini çokça konuşamadılar; konuşmaktan imtina ettiler; keza çocuklarının başına aynısının gelmesinden yıllar boyu korktular! Bu sebeple bizler, bu kuşağın devamındaki nesiller ninnilerle değil, ağıtlarla büyüyen bir kuşağız…

 

Bu ağrı tarihsel ve toplumsal dava bizim omuzlarımıza kaldı. Bizler bu davayı torunlarımıza bırakmak istemiyoruz. Demokrat Dersimliler olarak bu davayı barışçı ve insani temelde evrensel normlara uygun olarak çözmek istiyoruz. Bu travma ve bu dava sadece Dersimlilerin sorunu değildir. İnsanlığın ortak travması ve davasıdır. Her demokrat insanın, kurumun ve devletin bu sorunu gündemine alması ve çözüm üretmesi gerektiğine inanıyoruz…

 

Biz Tertelê/Soykırıma maruz kalmış Dersimliler olarak demokratik, insani, hukuksal taleplerimiz için mücadele ediyoruz. 21. Yüzyılda bu taleplere duyarsız kalan ve gündemine almayanlar durup düşünmelidirler. Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümetleri Dersim Tertelê’siyle bir an önce zaman kaybetmeden durup yüzleşmelidir. Türkiye toplumu Dersim travmasından kurtulmalıdır.

 

Dünya devletleri ve insanlık ailesi de Dersimlilerin bu çığlığına kulak vermelidir. Dersim Tertelesi nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti devleti evvela hiçbir günahı ve suçu olmadığı hald ebuna maruz kalan Dersimlilerden, sonra Türkiye toplumundan ve insanlık ailesinden resmi olarak özür dilemelidir.

 

Dünyada pek çok örneği vardır; bu sebeple kurumsal olarak TBMM geçmişte yaptığı bu büyük hatayı bir kanunla düzeltmeli ve çıkarılacak bu yeni kanunla aşağıdaki taleplerimizi yerine getirmelidir:

* Dersim ismi iade edilmelidir.

* Dersimlilerin dili, inancı, yaşam tarzı, coğrafyası üzerindeki baskı ve asimilasyon politikasına son verilmelidir.

* Dersim merkezine bir insanlık müzesi kurulmalıdır.4 Mayıs TERTLÊ ANMA GÜNÜ olarak kabul edilmelidir.

* Dersim’de katliam yerlerine anıtlar dikilmelidir.

* Tanzim edilme bahanesiyle açıklanmayan yaklaşık 210 bin gizli belge ve tüm gizli arşivler TBMM dilekçe komisyonu tarafından hemen açıklanmalıdır. Ayrıca bu dava da iki taraf vardır. Mağdur edilen tarafın muhatapları Dersimlilerdir. Belgelerden kuşku duyulmaması ve barış sürecine benzememesi için Dersim halkı adına Dersim’in temsilcileri ve uzmanları da mutlaka bu komisyonda görev almalıdır.

* Elâzığ’da 1926’da idam edilen Dersim önderlerinden Nuro ve arkadaşlarının 1937’de idam edilen Sey Rıza ve arkadaşlarının mezar yerleri açıklanmalıdır.

* Zorla evlatlık verilerek, hizmetçi yapılan kayıp kızlarımızın listesi açıklanmalıdır.

* Dersim’de toplu katliam yerlerinde ki kemiklere DNA testleri yapılmalıdır.

* İbret alınması için Dersim-38 dramı orta okuldan itibaren fakültelere kadar tüm okulların tarih kitaplarına konulmalıdır.

*Katliam ve sürgünlerden dolayı yok olma sürecine giren Kırmancki/Zazaca dilinin yaşaması için gerekli tedbirler alınmalıdır.

*1937-38 yıllarında ırkçı zorbalar yüzünden Dersim’de oluşan maddi zararlar için ödenecek olan tazminatlar bir fonda toplanıp Dersim’in kalkınmasına harcanmalıdır.

*Şu anda Dersimde yapılmakta olan ve yapılması planlanan amacı Dersimi sular altına gömmek olan baraj ve Hes’lere ve çevreye zarar veren siyanürle altın aranmasına, güvensizlik yaratan ‘kalekol’lara mevcut hükümet tarafından bir iyi niyet göstergesi olarak son verilmelidir.

 

 

Bilinmelidir ki, insani ve masum taleplerimiz yerine getirilene kadar demokratik mücadelemiz devam edecektir. Sadece Dersimde değil, Türkiye coğrafyasında ve dünyan neresinde olursa olsun bütün katliamların, soykırımların hesabının sorulması gerektiğine inanıyoruz.

 

İnsanlığın başına bela olmuş karanlık zihniyet geçmişte olduğu gibi bugünde dünyanın değişik coğrafyalarında ve orta doğuda kan akıtmaya devam ediyor. Bunu yapanları, destekleyenleri ve görmezden gelenleri bir kez daha kınıyor ve lanetliyoruz…

 

Dersim Tretelê´sinde öldürülen on binlerce kefensiz, mezarsız atalarımızın acı hatıralarını unutmayacağız;

* Sey Rıza, Usenê Seydi, Fındıq Ağa, Hesen Ağa, Usenê Sey Rızay, Ali Ağa, Hesenê İvraimê Qız Şahsında 1937/38 Tertelê´sinde katledilen atalarımızı saygıyla anıyoruz!..

Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu (FDG)


http://www.cilagazete.com/fdgden-4-mayis-roza-saekara-gun-dersim-soykirimi-anma-gunu-cagrisi/.html

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın