İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkçe yer adları neden orada değil burada

Sevan Nişanyan

Bu haritada 20. yüzyıl başı itibariyle Türkiye’de Türkçe yer adlarının dağılımını görüyoruz. Açık renk olan illerde Türkçe yer adı oranı %90 ve üzeridir. İkinci grupta Türkçe yer adları %50 ile 90 arası, üçüncü grupta %10 ile 50 arasıdır. Koyu renkli olan illerde yer adlarının %90 ve daha fazlası Türkçe dışındaki dillerdedir.

Sayımda sadece Osmanlı ve Cumhuriyetin Türkçe kayıtlarında yer alan resmi adları göz önüne aldım; başka yerel dillerde o yerlere verilen gayriresmi adları (mesela Çerkesçe köy adlarını) hesaba katmadım. Türkçe veya Kürtçe/Arapça olarak yorumlanması mümkün olan kişi ve soy adlarını (Şeyhhaci, Hasankom) Türkçe saydım. Yabancı dilden bozma oldukları halde kullanımda “Türkçe” görüntüsü kazanmış yer adlarından (Heraklia > Erikli, Potami > Bademli, Basilika > Paslıkaya) fark edebildiklerimi yabancı, edemediklerimi Türkçe kabul ettim.

Üzerinde biraz düşünürseniz göreceksiniz ki şoke edici bir haritadır. Türkiye tarihi hakkında bildiğinizi zannettiğiniz birçok şeyi sorgulamaya başlamak için iyi bir yerdir.

Mesela soru: Erzurum ili 1070’lerde, hatta daha önce Türk egemenliğine girdi; Bursa ve İzmir ise ondan 200 küsur yıl sonra. O halde neden Erzurum’da Türkçe yer adları %40 dolayında iken Bursa’da %97 ve İzmir’de %91? Üstelik Erzurum’un fethedildiği devirde memlekete Asya’dan az veya çok bir Türk göçünden söz edilir; oysa Bursa ve İzmir’in fethinden sonra buralara Türklerin kitlesel iskânına dair hiçbir belirti yoktur. 20. yüzyıl başında Erzurum İzmir’den daha mı az “Türkleşmişti”, ve öyleyse neden?

Yoksa – aman yarabbi! – yer adlarının değişimi ile etnik dokunun değişimi arasında hiçbir mantıki bağ olmayabilir mi? Mesela Rumların oturduğu bir semtin adı, defterdarlıktaki memurun tek kalem darbesiyle Akçaviran yahut Kınık edilebilir mi? Yani, teorik ifade edersek, yer adları sosyolojik değil SİYASİ bir olgu mudur?

*

İkinci haritamız bize bir ipucu sağlıyor. Bu sefer en koyu renk Osmanlı devletinin İstanbul’u fethinden önceki sınırları. Trabzon ile Karaman-İçel buna 1460-70’lerde katıldı.

Hayret verici bir çakışma değil mi? Detaya inince daha da netleşiyor. Birinci haritaya bakın. Kastamonu ve Sinop’un sahil bölgesinde epeyce yabancı isimli yer var, oysa iç kısımlarda adların çoğu Türkçe. İkinci haritada o detayı atlamışlar: Sinop ile Kastamonu’nun kuzey yarısındaki İsfendiyaroğlu beyliği Osmanlı’ya Fatih zamanında katılmıştı, 1460 civarı olmalı. Aynı şekilde, Konya’nın güneyinde yabancı isim daha çok, Osmanlı’ya daha erken katılan kuzey kesiminde daha az.

Yani ilk haritamızı iller değil ilçeler bazında hazırlasam ikinci haritaya daha da güzel uyacak.

*

Üçüncü haritamız bize 1100 yılı dolayındaki Rum İmparatorluğunu gösteriyor. “Olmaz bu kadar” demeyin, olur.

 

“ ‘Türkiye’ dediğin bir Bizans oyunudur” desem ne dediğim anlaşılır mı acaba?


http://nisanyan1.blogspot.com/2018/03/turkce-yer-adlar-neden-orada-degil.html

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın