İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

“Medeni kanunla sorununuz var”

CHP İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi müftülere nikah kıyma yetkisi veren yasayla ilgili dün TBMM’de konuşma yaptı.

İlgezdi’nin konuşması şöyle:

Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,

Bugün, kadınlarımızı “mutlak sessizliğe mahkûm edecek” bir tasarıyı görüşüyoruz.

Yeni bir cinsiyet rejiminin inşa edilmesine; kadınsız bir kadın, hukuksuz bir hukuk yaratılmasına şahitlik ediyoruz.

Bugün, kadının yaşamı, varlığı, hakları, namusu ve nasıl evleneceği hep erkekler tarafından tartışılıyor!

Bundan iki asır önce; Tanzimat günlerinde, Ahmet Cevat şu soruyu sormuştu; “İslam, kadına yüce bir hukuk bahşetmiştir. Fakat biz o hukuku kadınlara layıkıyla verebiliyor muyuz?”

Ne acı ki; iki yüz yıl sonra, daha dün kadınların Meclisin kapsından içeriye alınmayıp şiddet gördüklerine şahit olduk.

İşte bu 21’nci yüzyılda bile süregelen erkek tahakkümünün en acı göstergesidir.

Biz biliyoruz ki; Medeni Kanunla sorununuz var. İçinize sinmiyor. Barışık da değilsiniz.

Şer’i hukuka geçmek istiyorsunuz, Müftülere evlendirme yetkisi vermek de bunun bir adımıdır.

Ancak İslam hukukuna baktığınızda göreceksiniz ki; evlilik, dini bir akit değildir. İbadet olarak da GÖRÜLMEMEKTEDİR.

Dolayısıyla, İslam Hukukunda din adamlarına nikâh kıydırma zorunluluğu yoktur. Törenlerin camide yapılması da gerekli değildir.

KİŞer’i hukukla yönetilen Osmanlı’da dahi, nikah için imama ya da kadıya gitme zorunluluğu aranmamıştır.

Evet, Osmanlı’da imamlar nikâh kıymıştır. Ancak bunun sebebi;

1-) Okuma-yazmanın yaygın olmadığı bir dönemde, okumayı ve yazmayı BİLMELERİ;

2-) Ve her mahallede yaygın biçimde bulunmalarıdır.

Yani Osmanlı’da imamların nikâh kıyması; dinin bir gereği değildir. Medeni hayata ilişkin sosyolojik bir görevdir.

Doğal olarak sormak istiyorum:

Türkiye’de, yeterli sayıda belediye memuru varken, ne oldu da,müftülere bu yetkiyi verme ihtiyacı duydunuz?

Acaba devlet okullarını kapatarak açtığınız, ancak içini dolduramadığınız imam-hatipleri meşrulaştırmak için mi, özendirici olmak adına bu okul mezunlarına yeni iş alanları açmak için mi?

Zira sağlıktan, sosyal hizmetlere; yurtlardan cezaevlerine her alanda bu okul mezunlarının görevlendirilmesini başka nasıl yorumlayabiliriz?

Soruyum; Müftüler nikâh kıyarsa ne olacak? Ülkemiz daha yaşanır bir yer mi olacak? İnsanların yüzü mü gülecek?

Olacaklar belli, tam tersini savunsanız da, imam nikâhlarını kayıt altına alıyoruz derken, aslında dini nikâhı zorunlu kılıyorsunuz!

Öyle ya, İmam nikâhını suç sayan maddeyi TCK’dan çıkartarak, ilk adımı atmıştınız zaten.

Şimdi de nikâhları, fetva düzenine bağlayarak, evlilik kurumunu dinselleştireceksiniz!

Bakın birisi; “Duydun mu; Ayşe’yle Mehmet nikâhını belediyede kıydırmış.” Derken, bir diğeri de; Vay dinsizler vay.” derse ne yapacaksınız? Ne diyeceksiniz?

Yapmayın değerli vekiller! Bir de böyle ayrıştırmayın.

Yarın, “yargının yükü de bayağı ağır” diyerek, müftülere boşanma yetkisini de verecek misiniz?

Böylece erkeklere “Boş ol.” deme hakkını verip, “Müftü huzurunda evlendim, mahkeme önünde hesap vermem.” de dedirtirsiniz.

Başka bir konuda“Kilise nikâh kıyılabiliyorsa, müftü kıyınca mı sorun olacak” diyorsunuz.

Arkadaşlar, Kilisenin laikleşmesinin üzerinden yüzyıllar geçti. Bugün Avrupa’da devlet nikâhı kıyılmamışsa, kilise asla nikâh kıymıyor.

Uymayanlar para ve hapis cezasına mahkûm ediliyorlar. Oysa bizim ülkemizde hala imam nikâhıyla yaşayan binlerce kadın var.

Öte taraftan devlet nikâhının ardından kilise nikâhının yapılmasının sebebi ise; Hristiyanlara göre ruhani bir otorite önünde gerçekleşmeyen evliliğin geçerli sayılmamasıdır.

Çünkü evlilik Hz. İsa’nın, kilise ve tanrı ile oluşturduğu kutsal birlikteliğin bir ifadesidir.

Ancak yeryüzüne inmiş en ileri din olan İslamiyet’te böyle bir onaya ihtiyaç yoktur. Dolayısıyla bu polemiklere de gerek yoktur.

Esas tartışılması; Avrupa’ya göre haklarını çok önceden almış kadınlarımızın bugün neden her anlamda geri bırakıldıklarıdır.

Anayasaya aykırı olan bu düzenleme ile bugün tarihe bir not düşüyoruz. Bu yetki beraberinde;

1. Çocuk gelinleri

2. Çok eşliliği yaygınlaştırır.

3. Çocuk istismarını yasallaştırır.

4. Medeni kanunu dinselleştirir, etkisizleştirir.

5. Namus cinayetlerine yeni bahaneler üretir.

6. “Sözlü doğum bildirimi” çocukları savunmasız bırakır. İstismarcıları cesaretlendirir.

7. Kadını; ıslah etmeye çalışan zihniyete meşruiyet kazandırır.

Sonuç olarak ayrımcılığın karanlık sokaklarında; kadınlarımızı dışlayan ve ötekileştiren dayatmanın yeni bir adımıyla karşı karşıyayız.

Şu an ben bu konuşmayı yaparken, eminim ki ülkemin bir yerlerinde hala kadınlar öldürülüyor, şiddet görüyor, istismara uğruyor, çocuk yaşta anne oluyor.

Üstelik bunu sizin verileriniz söylüyor.

Ve bizlere de Meclis eliyle Medeni Kanunu yok edin diyorsunuz.

Oysa Anadolu’nun binlerce yıllık kadim tarihi kulağımıza farklı şeyler fısıldıyor;

Bakın siz kadın için “erkeğin eşidir” derken, Hacıbektaş, “erkek kadının eşitidir” diyor.

Aynı Hacıbektaş, “kızlarınızı okutun. İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır” diyor.

Siz “kadının sırtından sopayı eksik etmeyin” derken, bu toprakların ozanı Neşet Ertaş, “iki büyük nimetim var; biri anam, diğeri yârim” diyor.

Türkiye’nin aydınlanma birikiminin, karanlığı ve bu tasarıyı yırtacağına olan inancımla;

“Kadınlara saygılı ol çünkü o insanoğlunun anasıdır.” diyerek yüce meclisi selamlıyorum.

https://www.gercekgundem.com/medeni-kanunla-sorununuz-var-297700h.htm

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın