İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Leipzig’de Ermeni Meselesi ve Diğer Belgeseller

Murat Türker
Deniz Özden’in “Ali Değil, Ari Komutanım”, Onur Bakır ve Panagiotis Charamis’in yönettiği “Hazır Ol!”, ale Güzin Kızılaslan’ın Veratarts (Dönüş/The Return), Gülnaz Bingöl’ün Dara Quertalî (Kartal’ın Ağacı) belgeselleri DOK Leipzig’deydi. Azınlıkların çoğunlukta olabildiği İstanbul’un Prens Adalarında 15 Temmuz gecesi yaşanan belirsizlikten olsa gerek, Ermeniler, Yahudiler ve Rumlar yine günah keçisi olmayı başarmışlardı. Yıllardır alışveriş yaptıkları esnaf veya çocukluktan itibaren beraber büyümüş oldukları insanlar tarafından uğradıkları sözlü tacizler, onları 1955’te yaşanan 6/7 Eylül olaylarına sanki geri döndürdü. “Sizin devriniz  kapandı!”, “Artık buralardan gideceksiniz!” veya “Bundan sonra içki içip böyle keyif çatamayacaksınız!” gibi söylemler yüzlerine karşı tehditkâr tavırlarla ifade edildi, azınlık fertleri darbe kalkışmasındaki rollerini adeta sorgular hale geldi!

Almanya’nın Leipzig şehrinde bu sene 59. kez düzenlenen belgesel ve anime film festivali DOK Leipzig’de Ali Değil, Ari Komutanım adlı yapımı seyrederken aklıma tabii ki yukarıdaki çirkin davranışlar geldi.

Türkiye’de Rum, Yahudi veya Ermeni olup askerlik yapmanın ne demek olduğunu gayet ölçülü bir dille ifade eden 21 dakikalık yapımın yönetmeni Deniz Özden. Festivalin Türkiye’den belgeseller kısmında gösterilen, İngilizce adıyla It’s Ari Sir, Not Ali  ordunun sorgulanabildiği bir dönemden geçmiş olmadığımız taktirde, asla çekilemeyecek bir belgesel. Kısa bir süre öncesine kadar sık sık meydana gelen Kürt askerlerin “intiharı” konusunu işleyen filmler de görebilecek miyiz?

Yönetmenliğini Onur Bakır ve Panagiotis Charamis’in üstlendiği Hazır Ol! adlı belgesel de askerliği ve vicdani reddi sorgulayan bir diğer yapım. Konuya daha önce eğilmiş olan başka belgesellere göre meseleye farklı nüanslarla bakan, İngilizce adıyla Attention! , Bakır’ın şahsi tecrübesinden yola çıkıp, ailesi dahil olmak üzere yakın çevresini dahil ediyor, mizahi unsurlarla meseleyi eğlenceli bir seyirliğe dönüştürüyor.
Leipzig’de yapılan gösterimin sonunda festivalin temsilcisi, belgeselin uluslararası prömiyeri kentlerinde gerçekleştiğinden yönetmenlere Leipzig geleneksel kurabiyesi takdim etti.
Soykırımla yüzleşmek
Anadolu’da her şeye rağmen varlığını sürdürebilen Ermeni halkın dramatik hikayelerinden biri daha Hale Güzin Kızılaslan’ın Veratarts (Dönüş/The Return) adlı belgeseli sayesinde Leipzig seyircisiyle paylaşıldı.
1915’te yaşanan soykırımdan Adıyaman’ın Kâhta ilçesinde canlı olarak kurtulmayı başarmış bazı insanların hayata tekrar tutunduğu bir dinamikte, Müslümanlık da korunma amaçlı edinilmiş bir kimlik gibi karşımıza çıkıyor. Coğrafyaya adeta bir lanet gibi çöken soykırımın 100. yılında çekilmiş olan Dönüş, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlerinden birinin ırkçı ve ayrımcı önyargılarını da teşhir ederken, Ermeniliğini gizlice, hatta utanarak yaşamış nesillerden sonra günümüzde bir açılma yaşandığı da gözlemleniyor.

AKP’nin iktidara geldiği ilk yıllarda azınlıklara vadedilenlerin verdiği heyecan, politikacıların ikide birde ağzından kaçan ırkçı söylemler ve halk nefretinin yukarıda ifade ettiğim olayda olduğu gibi aynen sürmesi ile, ne yazık ki sönmeye yüz tutmuş durumda.
Üstelik bölgede Ermeni köyü olarak tanınan köyün yakınlarında IŞİD yuvalanması olduğu düşünülürse halkın, linç dürtüleri uyanmak suretiyle, galeyana gelmesi maalesef işten bile değil.
DOK Leipzig’de gösterilen konuyla ilgili bir diğer belgesel, yönetmen hanesinde Gülnaz Bingöl’ün ismini gördüğümüz Dara Quertalî (Kartal’ın Ağacı). İngilizce adıyla The Eagle’s Tree, Erivan’ın Altın Kayısı Festivalinde de gösterilmiş 4 dakikalık bir kısa film ve 1915 Ermeni Soykırımının yüzüncü yıldönümünde çekilmiş. Sözlü tarihte asla unutulmayan 99 Ermeninin katledilmesi ve bir tanesinin kutsal olduğu inanılan  bir ağaç sayesinde kurtulması, Anadolu’da gücünü yitirmemiş halk inanışlarının tezahürü gibi duruyor. Günümüzde karşı karşıya kaldığımız vahim vaziyet, geçmişte yaşanan olaylarla bir türlü hesaplaşamadığımızdan olabilir mi?

Türkiyeli filmler

Festivalde ilgiyle seyredilen yapımlar arasında Melis Balcı ve Ege Okal imzalı, zarif, eğlenceli ve ironik animasyon filmi Merkür (Mercury), Cem Kaya’nın halen İstanbul Salt’ta izleyebileceğiniz Motör. Kopya Kültürü ve Popüler Türk Sineması (Remake, Remix, Rip-Off. About Copy Culture & Turkish Pop Cinema) adlı gayet kapsamlı belgeseli, Gürcan Keltek’in Kıbrıs tabusunu kurcalayan Koloni’si (Colony) ve İbrahim Yeşilbaş’ın Suriyeli bir gencin hayallerini naifçe irdeleyen Kameralı Çocuk (The Boy With Camera), Leipzig’deki Türkiye belgeselleri bölümünü zenginleştiriyor. (MT/ÇT)

Yorumlar kapatıldı.