İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Adana’nın Merkezinde Fransız Misyon Merkezleri

-Osmanlı’nın son döneminde Adana şehir merkezi ve Abidinpaşa Caddesi yakınında Fransızların dini ve eğitim kurumları kiliseler ve okullar açıldı.
-Fransızlar ile işbirliği yapanlar Haçin(Saimbeyli) asıllı Ermeni Terziyan ailesi idi.
-Kurtuluş Savaşından sonra Fransız misyon merkezleri Namık kemal ve İstiklal İlkokulu olarak hizmet verdi. Amerikalı misyoner okullarının Osmanlının son döneminde ve Adana’daki çalışmalarını yansıtan arşiv belgeleri “ABCFM” adıyla da bilinen merkezde bulunur. Bahsi geçen merkezin halen Türkiye’deki Şubesi İstanbul Sirkeci’de Mercan yolu kıyısında bulunan “Amerikan Board” olarak da bilinen binada çalışmalarını sürdürür. (Gasp edilen varlıklardan söz ederken, bu kiliseleri okulları yapanları suçlamak, yavuz hırsızlık olur. HYETERT)

Aslen Andırınlı olan doktor Nejat YAYCIOĞLU, kendisi gençliğinde Tarsus Amerikan Kolejinde eğitim gördüğü ve bir ömür boyu Türk-Amerikan dostluk hizmetlerinde çalıştığı ve de tarihe meraklı olduğu için araştırmalarda bulunmak üzere İstanbul’daki BOARD Arşivinde çalışmalar yaptı. O’nun elde ettiği tarihi fotoğraflar içinde 1903 yılında Adana şehir merkezi ve Abidinpaşa Caddesini gösterir siyah-beyaz fotoğrafta ilginç bina görüntüleri vardı. Abidinpaşa caddesinin orta yerinde “Ermeni Azize Meryem Gregoryen Kilisesi”,caddenin batı tarafında da “Ermeni Katolik Okulu” ve onun da batı tarafında Protestan Kilisesi binası görülmektedir. Tepebağ tarafında ve kuzey kısmında da  ABD misyon yerleşim binaları görülmektedir.
Aslında bu fotoğraf, çok şey anlatmaktadır. 1900’lü yılların başlarında misyonerler tarafından kimliği değiştirilen Adana’yı göstermektedir. Şehrin göbeğinde ve Abidinpaşa caddesi kıyısında ABD’li, Fransız misyon merkezleri bulunmaktadır. ABD’li Protestan misyonerler 1880’li yıllar içinde Tepebağ’da “Kız Koleji” açmışlar, hemen yanı başına da aynı okulun müdürü için köşk kabul edilebilecek saray gibi bir bina yapmışlardır.
Fotoğraf alt yazısında da Ermeni Katogigosu’nun şehre geliş anı açıklaması not olarak düşülmüştür. Adı geçen Katogigos, 1290’lı yıllardan beri Sis(Kozan) şehrindeki tarihi kilisede dini hizmetler veren Kilikya Ermeni Gregoryen mezhebi  Kilise Baş Papazı Sahak Kabayan’dır. O’nun Adana’ya geliş anını görmek için insanlar evlerin ve binaların çatı katlarına kadar dolmuşlar. Kilisenin yüksek çan kulesinin yapımı devam etmektedir. Çünkü kulenin çevresi tahta koruma malzemesi ile çevrilmiştir. Aziz Meryem adına yaptırılan kilise Adana vilayetinin en büyük Ermeni kilisesidir.
Caddenin merkeze yakın sol tarafındaki Katolik Okulu, ise aslen Haçinli (Saimbeyli) olan Terziyan ailesinin yaptırdığı 4 katlı misyoner okuludur. Fransa’nın desteği ile yaptırılan bir eğitim kuruluşudur. O’nun da sol yakınında Amerikalı misyonerlerin desteği ile yaptırılan Protestan kilisesi binası vardır. Protestan Kilisesi’nin kulesi o kadar yüksektir ki!.. 1903 tarihli bu fotoğraf, Adana şehrinin giderek kimlik değiştirerek “Hristiyan şehri” görüntüsü verdiği gerçeğini gözler önüne sermektedir.
Fransızlar, 1830’lu yıllarda gerçekleşen Mısırlı İbrahim Paşa’nın Adana’yı işgal yıllarında Adana şehir merkezine “dini ve siyasi amaçlı” yerleşim içine girdiler. 1850’li yıllardan sonra da Çukurova’nın pamuk üretimi için cazip olmasını değerlendirerek ekonomik yayılma amaçlarını uygulamaya koydular. Ermenileri aracı olarak kullanmaları gerekiyordu. Adana şehir merkezine Terziyan ailesi ile de işbirliği yaparak o günün şartlarında 4 katlı görkemli bir misyoner okulu yaptırmaları bu düşüncenin bir sonucudur.  Aynı okulun yakınındaki Protestan Kilisesi ile ABD’li misyonerlerin Ermenileri “Protestan” mezhebine çevirerek kendilerine yandaş  yerleşik bir topluluk yapma düşüncesi ile yapılmıştır. Terziyan Katolik Okulu, Kurtuluş Savaşından sonra Cumhuriyet döneminde Namık Kemal  İlkokulu olarak kullanıldı. Protestan Kilisesi de İstiklal Mektebi olarak. 1940’lı yıllarda Ulucami’nin kuzey kıyısından geçen Kızılay caddesini açma çalışmaları esnasında bu tarihi binalar yıkıldı. Gerçekleri ile birlikte hikayeleri sırları da tarihin sararmış sayfaları arasında kaldı, unutuldu, gitti! Ta ki Osmanlı Arşivinde bulunan belgelerin üzerleri ve örtüleri kaldırılıncaya kadar. 

Yorumlar kapatıldı.