İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bin yıllık hoşgörünün, sokağa yansıması: Balat

İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi, Fener Rum Patrikhanesi ya da Rum Ortodoks Patrikhanesi, Ortodoks Hristiyanlığı temsil eden Doğu Ortodoks Kilisesi’ni oluşturan 14 otosefal kiliseden biri. Günümüzde Konstantinopolis Ekümenik Patriği I. Bartholomeos tarafından yönetiliyor.Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkentinde bulunması ve bugünkü Ortodoks kiliselerinin çoğunun ana kilisesi olması nedeniyle Ortodokslukta özel bir yeri var. Ekümenik Patrik diğer Doğu Ortodoks episkoposları arasında “Primus inter pares” (eşitlerin birincisi) unvanını taşır ve Papa’nın aksine tamamıyla özerk olan otosefal kiliselere müdahale etmez… Patrikhane, faaliyetini hâlen yeni binasında yürütmektedir. Şu andaki Patrik I. Bartholomeos’tur.

***
Balat, sokaklarında sümüklü çocukların hala özgürce gezip, fotoğrafçılara poz verebildiği, üç dinin mensuplarının az da olsa hala bir arada yaşayabildiği, bakmak isteyip de görenlerin derinden etkilendiği bir hoşgörü merkezi… 
Balat’ın tarihi mirası aslında Sultan 2. Bayezid zamanına dayanıyor. İspanya’da Engizisyon’un zulmünden kaçan Sefardim kolundan Yahudiler 2. Bayezid’in davetiyle İstanbul’a geldiler. Her ne kadar Osmanlı tarihçileri tarafından yerden yere vurulsa da Bayezid, hoşgörüyü kendisine hedef edinmiş bir padişahtı. Ve bu yüce gönüllü padişah, işkence ve baskılardan kaçarak, topraklarını terk eden Yahudi toplumuna Balat’ı mesken olarak verdi ve o muhteşem doku oluştu. Her ne kadar Fener’de olsa da hemen Balat’ın sınırında yer alan Ortodoks Rum Patrikhanesi ve Kırmızı Kilise yani Rum Lisesi de Balat ve Fener’in şüphesiz en gezilesi mekanları.
BALAT’IN DOKUSUNU GÜZELLEŞTİREN SEFARAD YAHUDİLERİ
15’inci yüzyıldan itibaren Yahudi mimarisi hakim olur Balat’ın o muhteşem siluetine. İbrani dilinde “Sefarad”, aslında İspanya anlamına geliyor. İspanya dışında Portekiz, İtalya, Kuzey Afrika, Türkiye, Ege Adaları ve Balkan Musevilerinin de büyük bölümü bu adla anılır. 16.yüzyılda bütün bu gruplar, Judeo-Espegnol veya “Ladino” denen ve İspanyolca’nın Kastilya lehçesine ilave edilmiş; Türkçe, İbranice hatta Rumcadan gelen kelimeler ve deyimler ile bezeli bir dil konuşuyorlardı. Bu dil bugünlerde unutulmaya başlanmıştır. 1492’de İspanya’dan kovulan Museviler, İspanya kökenli oldukları için kendilerine “Sefarad” adını koydular ve üç katlı, cumbalı mimarilerini Balat’a taşıdılar. Bugün dahi yağmadan ve talanda kurtulmayı başarabilmiş ender Sefarad mimarisinin en derin özelliklerini Balat’ta görmeniz mümkün. Ve eğer şanslıysanız Balat’ta artık birkaç hane kalmış olan Sefaradlarla tanışıp sohbet edebilirsiniz.
EKÜMENİK VEYA DEĞİL SİZ GEZMENİZE BAKIN

İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi, Fener Rum Patrikhanesi ya da Rum Ortodoks Patrikhanesi, Ortodoks Hristiyanlığı temsil eden Doğu Ortodoks Kilisesi’ni oluşturan 14 otosefal kiliseden biri. Günümüzde Konstantinopolis Ekümenik Patriği I. Bartholomeos tarafından yönetiliyor.
Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkentinde bulunması ve bugünkü Ortodoks kiliselerinin çoğunun ana kilisesi olması nedeniyle Ortodokslukta özel bir yeri var. Ekümenik Patrik diğer Doğu Ortodoks episkoposları arasında “Primus inter pares” (eşitlerin birincisi) unvanını taşır ve Papa’nın aksine tamamıyla özerk olan otosefal kiliselere müdahale etmez. Buna rağmen dünyadaki yaklaşık 300 milyon Ortodoks Hristiyan’ın temsilcisi ve dini lideri olarak görülür. Cumhuriyet döneminde Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin etkinlik alanı da sadece dinî konularla İstanbul’daki Rum cemaati ile sınırlandı. Hizmet binasının 1941’de yanması üzerine, 1989’da Yüksek Mimar Aristidis Pasadeos nezaretinde başlatılan onarım çalışmaları 1991’de tamamlandı. Patrikhane, faaliyetini hâlen yeni binasında yürütmektedir. Şu andaki Patrik I. Bartholomeos’tur.
Partikhane binası Balat’ı denize paralel bir sokaktan aşağıdan yukarıya takip ettiğinizde karşınıza direk çıkıyor. Patrikhane kapıları özel günler dışında herkese açık ve cana yakın personeli size her türlü bilgilendirmeyi yapıyor. Yine eğer çok şanslıysanız ve bilgiliyseniz ayine denk gelebilir ve hatta Gökçeadalı ve gerçek bir ada hayranı olan Bartholomeos ile sohbet edebilirsiniz. Mutlaka ama mutlaka Patrikhane ziyaretinizin ardından Kırmızı Kilise’ye yani Rum Lisesi’ne bir de yakından bakın. Biraz yokuş ama inanın o muhteşem yapıya yakından bakınca insanın bütün yorgunluğu bir anda gidiyor.
FOTOĞRAFÇILARIN VAZGEÇİLMEZ MODELLERİ SÜMÜKLÜ ÇOCUKLAR

Balat’ın bir diğer özelliği de hala mahalle kültürünü muhafaza edebilmesi. Sokaklarda her daim çocukların oradan oraya koşup oynadığı, camlardan sarkan kadınların sohbeti eksik etmediği, el arabalarıyla sebzecilerin, simitçilerin, eskicilerin ve simitçilerin hiç olmadığı bir geçmişe yolculuk hikayesi sunuyor Balat. Unutulmaya yüz tutmuş değerlere dokunarak, fotoğraflayarak şahit olabileceğimiz bir mekan aslında Balat. Ve fotoğrafçılar bu kaybolmaya yüz tutmuş dokuyu hafızalarımıza kazımak için burayı her daim ziyaret edip, anları donduruyorlar. Siz de mutlaka bir iki sümüklü çocuk fotoğrafı çekmeden Balat’tan ayrılmayın…

Yorumlar kapatıldı.