İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kilisedeki Müslüman teyzeler!

Elif Aktuğ /elif@elifaktug.com
Okuyucundan gelen e-postalar yeni yazı konusunu belirliyor çoğu kez, uzun uzadıya tekrarlamayacağım. Ancak Tuğçe Kazaz yazımdan sonra bir iki noktanın üzerinden geçmem gerekiyor. Ayın 1’inde, bunca yıldır üşenmeme ve merak etsem de gitmeyi gerekli görmediğim halde; Unkapanı’ndaki Meryem Ana Kilisesi’ne gittim. İstanbul’da pek meşhur bir kilise bu, her ayın ilk günü gidiliyor, dilekler tutuluyor, kilisede satılan minik anahtarlardan satın alınıyor, ayazma suyu içiliyor; ritüel papazın duasıyla son buluyor. Tuğçe Kazaz’ı bir dönem Hristiyan olduğu için ‘suçlayan’, demediğini bırakmayan yurdum insanı, kilise bahçesinden sokağa dek uzanan bir kuyruk oluşturmuştu.

KİLİSE, MUM, PAPAZ OLUR
Birçok kadınla/erkekle konuştum. “Neden kiliseye geliyorsunuz?” diye sordum.
İnsanların sağlık, kısmet, iş, çocuk, huzur, eş gibi beklentileri var, kimin yok ki? İşin tuhaf kısmı şu, bir başkası din değiştirdi diye onca laf edilen ülkede müslüman vatandaş papazın önünde de kuyruk oluyor. Ahmet Hakan ve eminim Ertuğrul Özkök cevabı biliyordur; bir Müslüman dilek dilemek için neden kiliseye gider? “Madem kilisede dua ediyor ve buradan medet umuyorsunuz, neden din değiştirmiyorsunuz?” diye sorduğum kadınlar kızdı bana. “Ne alakası var?” diye çıkışan bile oldu.
TUĞÇE AYIP ETTİ
Okey kabul, şifa neredeyse oraya gidelim ama bizim dinimizde aracı yok ki. El açıp dua etmek ve istemekten başka bir şey gerekmiyor. “Müslümanlığın şartlarını yerine getiriyor musunuz” diye sordum bir teyzeye, yanında kızı ve torunuyla gelmişti.
“Vallahi olmuyor, içki de içiyoruz. ama Müslümanız, buraya torunuma koca dilemek için geldik” dedi… Yargılamak bana mı düşer? Haşa! Meraktan sordum, merakla dinledim, anlamaya çalıştım. Konuyu Tuğçe Kazaz’a getirdim, “Ne diyorsunuz?” diye sordum. Aman efendim, herkes bir ahlak kumkuması, bir bilirkişi, bir din alimi kesildi. Yahu hepimiz an itibarıyla kilisede değil miyiz, ikişer lira verip bir dolu anahtar satın almadık mı; papaz efendi elini başımıza koyup dua edecek diye bekleşmiyor muyuz? “Tuğçe ayıp etti” dedi bir kadın.
“Kime” dedim? “Kem küm” dedi.
BURASI DA ALLAH’IN EVİ
Mumlar da parayla satılıyor, bir lira tanesi.
Ama bir lira verip avuçla mum araklayan Müslüman amcalar, acaba ne yaptıklarının farkında mı? Bu arada mumlar yakılırken, bir görevli de sizin az önce yakıp bıraktığınız mumları toplayıp çöpe atıyor.
Yani o mum bitene kadar orada kalmıyor, yüzlerce ziyaretçi var tabii, yer açmak lazım yeni mumlara. “Burası da Allah’ın evi” dedi, orta yaşlı bir kadın, “Allah’a ulaşmak için Unkapanı’na gelmenize gerek var mıydı” diye sordum. Bilemiyorum aslında bir din alimine sormam lazım, Müslümanların kiliseye gidip para vererek anahtar ve üzerinde ‘aşk, koca, sağlık, bereket, iş, para, araba, ev’ yazan incik/boncuklardan satın almaları ne manaya gelir? Bir de bu ikiyüzlülüğün sebebi nedir?

Yorumlar kapatıldı.