İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

DİASPORA VE ERMENİLER

Dr.med.Sarkis Adam
Eski  Yunanca’da dağılma veya bir yerden başka bir yere göç etme anlamına gelen “DİASPORA” kavramı, Yahudilerin MÖ 6. yüzyılda Babilliler  tarafından, Filistin topraklarından sürülmesinden sonra insan topluluklarının dünyanın çeşitli yerleşim yerlerine dağılmasını ifade eder. Bu kavram,benzer kader ve yazgıları paylaşan başka milletler ve uluslar için de kullanılmıştır. Bazı araştırmacılar, Ermeni diyasporalaşmasının başlangıcı olarak 11. y.y. Ani Krallığının yıkılması sonucunda Doğu Anadolu’da yaşayan Ermeni nüfusunun Anadolu’nun başka yerleşim yerlerine, özellikle Kilikya (Adana ve havalisi)bölgesine göç etmesini kabul ederler.

 Genel olarak tarihin çeşitli dönemlerinde yoğunlaşan Ermeni göçleri 1890-1920 tarihlerinde doruk noktasına  ulaşmış sonuçta  ,Avustralya’dan  Arjantin’e,Fransa’dan Amerika’ya, Polonya’dan Hindistan’a kadar ve daha bir çok ülkelerde irili ufaklı Ermeni toplukları oluşmuştur.Bu toplulukların insanları  özyurtlarının çok uzaklarında yeni bir  yaşam kurmaya çalışmış, gelenek, görenek, kültürlerini, kimliğini bu yeni topraklara taşımış, yerli halklarla etkileşmeye ve uyuşmaya çalışmışlardır.
 20. yüzyılda diyasporadaki Ermeni toplulukları, kültürlerini ve kimliklerini korumak dürtüsü ve amacıyla, genellikle ”Dışa kapalı , İçe dönük” bir yaşam tarzı  benimsemişlerdir. Onlar bulundukları topraklarda kendilerini <Yabancı> hisetmiş, yaşadıkları travmanın ve göçün etkisiyle,güvenceyi ”Kapalı Bir Cemaat Yaşantısı” tarzında bulmuşlardır, bu durum kimilerinini ”Aşırı Milliyetci Siyasi Tavır” lara savururken, kimilerini de  sindirmiş ”Daha Çok İçe Kapanma”ya , kimilerini de”Suskunlukla Zamanı İzlemeye” itmiştir.
 Ermeni Diasporasında  imkanlar sınırlı olsa da, yine de yeni eğitim ve öğretim merkezleri, dini,kültürel ve sosyal kuruluşlar kurulmuş,aslından ve  özünden farklı olmıyan Ermeni Diaspora kültürü,ErmeniDiaspora  sosyal yaşamı , Ermeni Diaspora Basını doğmuştur.
 Her toplumda olduğu gibi, Diaspora Ermeni toplumunda da Edebiyat,çelişkiler içindeki insanın  iç dünyasını  en iyi yansıtan ve onu  anlamada en etkili araçlardan biri olmuştur.1915 ve sonrası yıllarında  Anadolu topraklarından uzaklaştırılan  kuşaklar tarafından üretilen ” Ermeni Diaspora Edebiyatı”ın üretiçilerinin  eser ve ürünlerinde genellikle ”Eski Toprağa Duyulan Özlem Ve Oradaki Yaşantı”işlenir. Bu kuşak Diaspora şartlarında  Ermeni kimliğinin olası  aşınması veya kaybı kaygısıyla ana kimliğin korunması amacıyla gelenek ve göreneklerin, Ermeni kültürün  yüceltilmesi  ve kökleştirilmesi  gerektiği vurgusunu  yaparlar: Bu durum, Diaspora Ermeni toplumunda iki kimlik,iki aidiat sorunsalına  neden olmuştur.
 İkinci dünya savaşından sonra, özellikle  Orta Doğu ülkelerinden batıya kitlesel göç eden  Ermeni kuşağının durumu da öncekinden  farklılık göstermektedir: Onlar topraklarından daha iyi,daha özgür,daha huzurlu,daha refah bir yaşama sahip olmak için ayrılmışlardır. Bu insanlar  yeni yerleşim yerlerinde ,bir yandan asimilasyondan(erimekten) çekinirken ,diğer yandan  da,daha önce  o topraklara yerleşen Ermenilerle  uzlaşmakta ve uyuşmakta hayli zorlanmışlardır, onlar eser ve ürünlerinde  yabancı toopraklardaki hakim kültürle Ermeni Kültürünün bağdaşıp bağdaşmadığını  işlerler.
1950 sonrası kuşağa ait kimi Ermeni Edebiyatcıları da, batıda yaşamaya karar veren  kimi Ermenilerin , yüksek yaşam  standartları  ve daha çok elde etme ihtirası uğruna  veya yaşadıkları yeni toplumda kabul görebilme umuduyla ,”Öz Kimliklerini”,”Ana Dillerini”,”Kültürlerini” ve yaşamlarına gerçek anlamda renk ve anlam katan pek çok öğeyı  yitirdıklerini eserlerinde  vurgulayarak  işlerler.
                                                                                                      Dr.med.Sarkis Adam

Yorumlar kapatıldı.