İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kaliteli ahlaksızlar trollere karşı!

Etyen Mahçupyan  / emahcupyan@karar.com
Yüzde elli oy alan, kabaca 23 milyon seçmenin desteğine mazhar bir iktidar partisi var. Medyanın siyasetteki rolünü bildiği için kendini korumak üzere medyada alanını genişletmek için uğraşmış. Ancak laik kesimden devralınmış dar bir okuyucu alışkanlığını kenara koyarsak, neredeyse hiç okunmayan gazetelerden söz ediyoruz… Televizyon haber kanalları ise sadece militan partililere hitap ettiği için kamuoyu nezdinde etkili olmuyor. Garip bir durum… Muhafazakar kesimin eğitimli ve kentli tabakasının ideolojik olarak kendilerine en uzak gazete ve televizyon kanallarını takip ettikleri ve üstelik bunu gizlemedikleri bir evredeyiz… Bunun basit bir nedeni var. ‘Laik’ kesimin medyası daha kaliteli… Bilgiyi gizlese ve çarpıtsa da bunu iktidar yanlısı medya gibi kaba saba ve bazen düzeysiz şekilde yapmıyor.

Türkiye’nin Müslümanları da giderek ideolojik hamasetle yetinmiyorlar. Kendilerine yakın olduğu varsayılan medyanın da manipülasyon yaptığını bilmek bir yana, medyada asgari bir gazetecilik seviyesi arıyorlar. Bu nedenle bizzat AK Parti ile ilgili (hatta özellikle AK Parti ile ilgili) haberleri bile artık laik medyadan takip ediyorlar.
Bunun güçlenen bir trend olduğuna kuşku yok. Her geçen gün muhafazakar kesimin medyası irtifa kaybediyor ve bazen kendisini gülünç durumlara da düşürüyor. Son örnek Mensur Akgün’ün yönetimindeki bir üniversite biriminin düzenlediği toplantının darbe ile ilişkilendirilmesiydi. Mensur nazik biri olduğu için bunu işgüzarlık olarak tanımladı. Aksi halde yapılanı Türkiye’nin pazarlık gücünü vuracak bir kötü niyet olarak görmek gerekeceğini söyledi… Ama bence yanılıyor. Olay ahlakı anlamsızlaştıran bir seviyesizlik ortamının yandaş medyada giderek ‘normalleşmesinden’ ibaret…
***
Öte yandan medyanın tümünü kuşatan genel bir ahlaksızlığın varlığından da söz edebiliriz… Ama ‘laik’ kesimin medyası hiç olmazsa bu ahlaksızlığı ‘kaliteli’ şekilde yapabiliyor. Sonuçta bu medyanın da ‘ne mal olduğunu’ biliyorsunuz, ama okuyucuya asgari bir saygı gösteriyor olmasından hoşlanıyor ve her şeye rağmen önünüze konan haberin doğruluk payının iktidar yanlısı medyaya oranla daha fazla olduğuna dair bir duyguya kapılabiliyorsunuz.
Kaliteli ahlaksızlıkta düz yalanlara yer verilmiyor. Olayın bütününe bakmaktansa, işinize gelen bir bölümünü öne çıkarıyor ve bunu daha önceki haberlerde verilmiş eksik/yanlı bilgilerle yeniden besliyorsunuz. Bir saha çalışması sırasında, İsveç’te bir görüşmecimiz mealen şöyle demişti: “İsveç sosyal demokratları dünyanın en profesyonel yalancılarıdır. Bunu doğrudan yalan söyleyerek yapmazlar. Hatta her söyledikleri doğrudur. Ama olayın esasına hiç dokunmazlar.” İşte kaliteli medya ahlaksızlığının da düsturu budur. Okuduğunuz haberin hiçbir yeri yanlış değildir ama ‘bilinçli eksiltme’ işlemine uğratılmıştır. Söyleşilerin size sunduğu gerçekliğin kendi içinde yalanı yoktur ama meselenin esasına ilişkin soru sorulmamıştır… İktidarın politikasındaki eksikler ‘yanlış’ olarak sunulmuş, ancak ne doğrunun nasıl olabileceğine, ne de o politikanın başarılı olduğu noktalara değinilmiştir.
***
Kaliteli ahlaksızlık böyle bir şey… Kalite olunca ahlaksızlık ortadan kalkmıyor. Ama eğer ahlaksızlığa mahkumsak bari kalitelisi olsun diyenlere de laf etmek zorlaşıyor. Çünkü özellikle son yıllarda gelişen trol gazeteciliğinin ürettiği kalitesizlik çok daha utanç verici… AK Parti tabanının bu medyayı okumaması ve izlememesi, aksine ‘öteki’ yayın organlarına rücu etmesi ise herhalde ancak bir sağlık belirtisi olarak okunabilir.

Yorumlar kapatıldı.