İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İstanbul’un camiye dönüştürülmüş 10 kilisesi

1.         İmrahor Camii

Doğu Roma Dönemi zamanından İstanbul’da ayakta kalmış en eski dini yapıdır. 454 yılında yapılmıştır ve asıl adı Vaftizci Yahya Kilisesi’dir. II. Bayezid döneminde İmrahor İlyas Bey tarafından camiye çevrilmiştir.

2.         Ayasofya Camii
Havada asılı gibi duran baş döndürücü kubbesi, oyma mermer sütunları ve eşsiz mozaikleriyle mimarlık tarihinin başyapıtlarından biri olan Ayasofya iki büyük semavi dine ev sahipliği yaptı. Ayasofya, İstanbul’da yapılmış en büyük Bizans kilisesidir. Aynı yerde üç kez inşa edilen kilise, dünyanın en eski ve en hızlı tamamlanmış katedralidir. İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet tarafından 1453 yılında fethi ile birlikte yapı, cami olarak yeniden düzenlendi ve varlığına Osmanlı mimari unsurları ile yapılan eklerle kutsal bir mekân ve ibadet yeri olarak devam etti. Ayasofya’da, 6. yüzyılda yapılan orijinal tavan mozaiklerinin bitkisel ve geometrik motifleri ve 8. yüzyıldaki tasvir yasağının bitiminden sonra eklenen tasvirli mozaikler mutlaka görülmeli.
   
3.         Küçük Ayasofya Camii
Sergius Bakhüs Kilisesi, Arasta Çarşı’nın arkasında Marmara denizine uzanan Küçük Ayasofya Caddesi’nin sonunda yer alır. Jüstinyen’in Ayasofya’dan beş yıl önce 527 yılında yaptırdığı Küçük Ayasofya 16. yüzyılda bir minare ve avlunun etrafında yer alan odaların ev sahipliği yaptığı medresenin de eklenmesiyle camiye dönüştürülmüş. Bu çalışmayı yaptıran, II. Bayezid devrinin Kapı Ağası Hüseyin Ağa’dır.
   
4.         Feneri İsa Camii
Alışılmamış bir isimle karşı karşıyayız! Konstantin Lips isimli kişi gerçekten yaşamış. Beş yarım kubbeli kilise Vatan Caddesi üzerinde yer alıyor. Kiliseyi diğerlerinden ayıran en büyük özellik dört şapale sahip olması. Kilise 15.yüzyılda Fener Ali Efendi tarafından derviş tekkesine dönüştürülmüş ve daha sonra; zamanın tanınmış ve saygın hocalarından Şeyh İsa tarafından kullanılmış. Feneri İsa; adı bu iki din bilginine ithafen verilmiş.
   
5.         Arap Camii
Karaköy’den Atatürk Köprüsü’ne bağlanan cadde iş yerlerinin istilası altında. Caddeyi köprüye doğru takip edip sağa döndüğünüzde inanılmaz azametiyle Arap Camii’ne varırsınız. Kare, şeklinde üzeri külahlı çan kulesi alışılmadık şekliyle hemen dikkat çeken cami, Arap bir komutan tarafından mescit olarak inşa edildi. Latin işgali esnasında gotik bir kiliseye dönüştürüldü. Fatih Sultan Mehmet tarafından alınan İstanbul’da yeniden camiye dönüştürüldü.
   
6.         Kariye Camii
İlk önce manastır olarak 534 yılında Justinianus döneminde Aziz Teodius tarafından yapılmıştır. 11. yüzyılda yeniden inşa ettirilmiştir. 1204-1261 yıllarındaki Latin istilasında harap olan manastır Teodor Metokhites tarafından 14. yüzyılda onarılmıştır. Dış narteks ve parekklesion bu dönemde yapıya eklenmiştir. (Metokhites Parekklesion’u kendisi için inşa etmiştir ve mezarı da kilisenin girişinde mermer Bir taşla belirlenmiş olan yerdedir.) Yapının önemi, Bizans İmparatorluğu’nun imparatorluk sarayı ve devlet idare merkezinin, Haliç kıyısında, surlara yakın bir yerde konumlanmış olan “Blackhernai Sarayı”na taşınmasıyla artmıştır. 1296’daki büyük depremden sağ olarak çıkmıştır. Bina İstanbul’un fethinden 58 yıl kadar sonra 1511 yılında Sultan II. Bayezid sadrazamlarından olan Atik Ali Paşa tarafından camiye tevdi edilmiştir ve “Atik Ali Paşa Camii” veya “Kariye Camii” olarak anılagelmiştir. Bu dönüştürme sırasında bu eski kilisenin duvarları üzerinde bulunan mozaik ve freskler sıva ile kaplanmıştır. Fakat cami olarak yapıya sadece köşesindeki minare ve içeride güneydoğu köşesindeki mihrap eklenmiş ve yapının orijinalliğinin korunmasına çalışılmıştır.
   
7.         Zeyrek Kilise Camii
Orta Bizans Dönemi’nin sonlarında yapıldığı bilinen Pantokrator(Her şeye kadir İsa) Manastırı kiliselerinden olan yapının yapımına; II. İoannes Komnenos’un ilk eşi Macar Kralı Laszlo’nun kızı Eirene tarafından başlanmıştır. Latin işgalinde zarar görmüş ve kiliseye Katolik rahipler tarafından el konulmuştur. Pantokrator Manastırı İstanbul’un fethinden sonra Fatih Külliyesi Medreseleri yapılana kadar medrese olarak kullanılmış, cami zeyrek ismini; medresenin müderrisi olan Molla Zeyrek Mehmed Efendi’den almıştır
8.         Kalanderhane Camii
12. yüzyılda muhtemelen Theotokos Kryotissa adıyla inşa edilen bu haşmetli kilise, daha sonraki adını şehrin Osmanlılar’a geçtiği dönemde burayı tekke olarak kullanan Kalanderhane dervişlerinden almış. Kilisenin sahip olduğu en büyük hazine ise 1250’lerde İstanbul’un Latin istalası altında olduğu sırada yapılan Assis’li Aziz Francisco freski… Ayrıca yine kilisede bulunan ve tapınaktaki Hz.İsa’yı gösteren mozaiğin 7. yüzyıldan kaldığına inanılıyor.
   
9.         Fethiye Camii
Fethiye Camii 12. yüzyıl Bizans tuğla ve taş mimarisinin güzel örneklerinden biri. Kubbesi Hz.İsa ve 12 Havarisi’nin resimleriyle süslü, mihrabında ise Hz. İsa,Meryem Ana ve Vaftizci Yahya son Yargı’daki Deesis olarak resmedilmiş. Kilise 1456’dan 1458’e kadar patrikhane olarak kullanılmış. 1573’te Sultan III.Murad tarafından camiye çevrilmiş. Bugün bir kısmı cami, şapel bölümü de müze olarak kullanılıyor.
   
10.      Gül Camii
Üç apsisi olan bu heybetli bizans kilisesi Şair Nebi Sokak’ta bulunuyor. Muhtemelen 10. yüzyılda yapılmış ve 1490’larda camiye dönüştürülmüş. Adının”Gül Camii” olmasının hikayesi de Gül Baba adındaki bir evliyanın burada gömülü olmasından geliyor. Kilisenin altında Bizans İmparatorluğu’nun en saygın kişilerine ait olan bir de mahzen mezar bulunuyor.
   

Yorumlar kapatıldı.