İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Gönüllü (Derdile) Köyü keşfedilmeyi bekliyor

Şehmuz Kartal
Batman’ın Gercüş ilçesine bağlı Gönüllü (Derdile) Köyü’nü turizmde öne çıkaracak ilginç hikayesi ve tarihi zenginliklerine dikkat çeken Araştırmacı yazarımız Şehmus Kartal; yetkilileri Gönüllü Köyü’nü keşfe davet ediyor..  Batman ili Gercüş ilçesine bağlı Gönüllü (Derdile) köyü İlk Çağdan günümüze kadar uzanıp gelen tarihi geçmişiyle ve sahip olduğu coğrafi yapısıyla çok önemli bir yerleşke olduğu pek fazla kimse tarafından bilinmemektedir. Gönüllü Köyünün yerel bazdaki ismi Derdile olup bu kelimenin de manası Gönül Kilisesi olduğu ve iki bin yılı aşkın bir süreden bu yana bu isimle anıldığı tarihi kaynaklardan anlaşılmaktadır. Gönüllü Köyünün tarihi geçmişi ancak Antik Kent Hasankeyf in tarihi geçmişiyle ilişkilendirilerek anlaşılabilir.

Bu nedenle Vaka-i Namei Hasankeyf isimli eserde Eyyubilerin yöreye hakimiyetleri sırasında Hasankeyf e bağlı bir köy yerleşkesi olarak görülen Gönüllü (Derdile) Köyü M.S. 1215 yıllarında Hıristiyan ların yoğunlukta yaşadığı bir köy yerleşkesi olarak karşımıza çıktığı anlaşılmaktadır. Ancak söz konusu köy yerleşkesindeki tarihi geçmişleri çok eskilere dayanan Hıristiyan ların köydeki varlıklarının temeli ise İlk Çağdan itibaren Bizanslıların yöredeki hakimiyetleri dönemine dayandığı anlaşılmaktadır. Yörenin İslamlaşması anlamında M.S. 639 yılında bölgeye yapılan İslami akınlar ve ardından devamla 1071 Malazgirt Meydan Muharebesinden sonra Selçukluların Anadolu ya girmesiyle birlikte Bizanslıların bu yöredeki hakimiyetine son verilmiştir.
Selçuklu beyleri olan Artuk Bey ile Kutalmış Oğlu Süleyman Şah, namı diğer Gündüz Alp tarafından Hasankeyf in fethedilmesiyle bölgede ilk Anadolu Beyliklerinden biri olan Artuk Oğulları Beyliği kurulmuştur. Bu beylik Hasankeyf i Başkent olarak ilan ettikten sonra yöredeki birçok köy yerleşkesini Hasankeyf e bağladıklarını görüyoruz. Hıristiyan Cemaatlerin yoğun olarak yaşadığı Tur Abidin Bölgesi içinde yer alan Gönüllü (Derdile) Köyü de böylece Tur Abidin Bölgesi ile birlikte Hasankeyf e bağlı olarak uzun yıllar varlığını sürdürmüştür. Nitekim köyde yaşamakta olan yaşlı insanların köyün tarihi geçmişi hakkında bizlere verdikleri bilgilerinde bu istikamette olduğu ve Antik Kent Hasankeyf e olan tarihi bağlılıklarını sitayişle dile getirdikleri görülmektedir. 


Gönüllü Köyü ve çevresinde bulunan tarihi eser zenginliği ve bu zenginlik içinde yer alan Kilise ve Manastırlara ait harabelerin tarihi geçmişleri hakkındaki bilgilerimizi de bu şekilde zenginleştirdikten sonra köydeki geçmişe dayalı kozmopolit kültürel yapı içindeki gezimizi sürdürmeye devam ediyoruz. 

Köy hakkında elde ettiğimiz rivayetlere dayalı tarihi bilgiler ile elde mevcut bilgilerimize bağlı kalarak gezimizi sürdürürken, gençlerin köy içindeki gezimize neden katılmadıklarını benimle birlikte olan köylülere sordum. Ancak aldığım cevapla biraz hüzünlendiğimi ifade edebilirim. Çünkü bu köyün tarihi geçmişi ile ilgili yaşlıların arada bir köyde kendi aralarında yaptıkları sohbetlerde verdikleri tarihi bilgiler hep tekrardan ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Yaşlıların geçmişteki atalarından edindikleri bilgileri kendi aralarında anlatırken, gençler tarafından bu anlatım tarzı tatmin edici bulunmamakta, bu nedenle yaşlıların verdiği bilgilerin sınırlı olması nedeniyle her gün aynı şeyleri dinlemekten bıktıkları için gençler tarafından ilgi gösterilmemektedir. 

Bu konuda yaptığım araştırmada elde ettiğim bilgiler ile köydeki yaşlıların bana anlattıklarını harmanlayarak tarihi harabeler arasındaki bir gölgelikte köy gençlerinin karşısına geçtim. Beni dinlemek için toplanan köy gençleri her ne kadar ilk başta biraz isteksiz bir görüntü verdilerse de ilerleyen dakikalarda benim anlatımımda ki tarihi bilgileri duyduklarında gevşemeye başladılar ve yürekten bir dinleyici pozisyonuna girdiler. Gönüllü (Derdile) Köyünün tarihi geçmişi hakkında her ne kadar yazılı kaynaklarda az bilgi bulunuyorsa da köyde mevcut olan yoğunluktaki tarihi eserleri insan gördükçe bunların bizlere en sağlıklı bilgiyi verdiği anlaşılmaktadır. Yörede bulunan yerleşim birimlerinde yaşayan yaşlı insanlardan edindiğimiz bilgiler her ne kadar eski rivayetlere dayalı bir değer taşısa da aslında tarihi kaynaklardaki bilgilerinde geçmişe dayalı silsile yoluyla yapılan anlatımlar olduğu ve tarihi kaynakların bu anlatımlarla zenginleştirildiği ve insanlar bu şekilde bilgilendirildiği bilinmektedir. Bu anlamda olaya baktığımızda, Gönüllü (Derdile) Köyünde yaptığım araştırmada köyün geçmiş tarihi ile ilgili edindiğim bilgileri yazılı kaynaklardaki bilgilerimle harmanlayarak bu konuda donanımlı hale geldiğimi söyleyebilirim. Buna göre, Batman İli Gercüş ilçesine bağlı Gönüllü Köyü yörede bulunan ve Mava Dağı ismiyle bilinen dağın yamacında kurulmuş bir köy yerleşkesi olarak karşımıza çıkmaktadır. 


Gönüllü (Derdile) Köyü günümüzde yaklaşık 90 haneli olan yerleşkesiyle ve 600 kişilik nüfusuyla gerçekte sahip olduğu tarihi eser zenginliğiyle bulunduğu yerde Arkeologları, Sanat Tarihçileri, Mimarları ve Tarih Araştırmalarını beklemektedir. Dağlık coğrafyası, havadar bir mevkide bulunması ile ilçe merkezine 15 kilometre mesafede, il merkezine de 45 kilometrede olması ulaşım açısından hiçbir sıkıntısının olmadığını göstermektedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerini Orta Doğuya bağlayan çok önemli bir uluslararası yol kavşağında olması ulaşım anlamında da köyü önemli bir yerde olduğunu göstermektedir. İki bin yılı aşkın bir süreden beri Gönüllü (Derdile) Köyünde bulunan tarihi zenginliklerin varlığından henüz kimsenin haberdar olmamasının temelinde yatan talihsizliğin nedeni acaba nedir bilinmez ama bence hemen şimdi kolların sıvazlanarak bu köye heyetlerin ve bilim adamlarının görevlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum. 


Köyün tarihi bir köy yerleşkesi olmasını sağlayan en önemli olay ise yukarıda ifade ettiğim gibi tarihi Antik Kent Hasankeyf e olan bağlılığı ve yakın bir yerleşke olması ile her açıdan Hasankeyf ten etkilenmiş olduğunu göstermektedir. Buna göre, Orta Çağda bölgede varlıkları önemli ölçekte hissedilen Süryani Hıristiyan ların bağlı oldukları Hasankeyf teki Piskoposluğun etkisi buralara kadar ulaşarak yönetim anlayışı anlamında bu köyü de etkisi altına almış olduğunu görmekteyiz. Hıristiyanların İlk Çağdaki köy hakimiyeti döneminde yaşanmış olan ve günümüze kadar ulaşan gerçek bir aşk hikayesi köyün bu gün kullanılan isminin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu hikayeyi de köyün yaşlılardan dinledim. Bilindiği gibi öteden beri Hıristiyan toplumunda bulunan ve din adamları olarak belirlenmiş olan Rahip ve Rahibeler ömür boyu evlenmezler ve bekar olarak yaşamlarını sürdürürler. Hıristiyanlardaki din adamlarının bu bekar yaşam anlayışı tarihin derinliklerinden günümüze kadar ulaşmış ve bu yaşam alışkanlığı hep devam ederek gidecektir. 

Çünkü Hıristiyan din adamları olan Rahip ve Rahibeler tarihi çok eskiye dayanan dönemlerden bu yana gelen dini bir kuralın alışkanlığıyla evlenmiyorlar. Ancak bu evlenmeme anlayışı ve alışkanlığı insanın yaradılışına aykırıdır.. Çünkü insan olarak mensubu bulunduğumuz inanç sistemi ve dini anlayışı ne olursa olsun, herhangi bir inanca ve dine mensup olan bir erkek ile bir bayanın dini kariyerleri ne olursa olsun birleşme amacı taşıyan evlenme iştiyakı ve aralarında oluşan sevgi bağı onların yaradılışlarında bir mizaç olarak mevcuttur. İnsanın yaradılışında mevcut olan bu birleşme hissiyatının önünde hiçbir engel tutunamaz. Maalesef gerçek manadaki bu anlayışa rağmen Hıristiyanlarda din adamları olan Rahip ve Rahibeler arasında evlenmeyi yasaklama her devirde beraberinde yasak bir aşkın doğmasına, sahip oldukları dini kariyerlerinin de yok olmasına. neden olacaktır. Bu anlamda olaya baktığımızda evlilik dışı yasak bir birleşmeye yeltenenlerin her toplumda hakir görüldükleri bilinmektedir. Nitekim Ortaçağ daki Bizans hakimiyeti döneminde Antik Kent Hasankeyf Başpiskoposluk yönetiminde yaşamlarını sürdüren bir Rahip ile bir Rahibenin yasak aşkı kentte ifşa edilince; bu her iki insan Hasankeyf Kardinali tarafından aforoz edilerek kentten kovulmuştur. Âşıklar olan Rahip ile Rahibe Hasankeyf ten kovulunca diyar diyar dolaştıktan sonra Gönüllü (Derdile) Köyüne geliyorlar. Burada Gönül Kilisesi anlamına gelen Der ve Dil “Derdil ” kilisesini inşa ediyorlar ve burada hayatlarının geri kalan kısmını geçiriyorlar. 

Hıristiyanlıkta dini bir kural olan Rahip ve Rahibelerin evlenme yasağını çiğnedikleri halde yine de dinlerini değiştirmeyen ve Hıristiyanlıkta devam eden bu Rahip ve Rahibenin yaşam mücadelesi yörede bulunan Hıristiyan cemaatleri içinde adeta şöhret olmuştur. Bu nedenle Tur Abidin Bölgesinin bütünlüğü içinde yaşamakta olan bütün Hıristiyan Cemaatleri tarafından bu her iki insan tecrit edilerek tek başlarına yaşamaya mahkûm edilmişlerdir. Buna rağmen kutsal bir aşk uğruna diyar diyar dolaşarak bu köye gelen bu insanlar kimseye aldırmadan Gönüllü Köyündeki yaşamlarına devam etmişlerdir. Bu Rahip ve Rahibenin yasak aşkı Gönüllü (Derdile) Köyünde normal bir olay gibi karşılanmış ve köyde yaşamakta olan Hıristiyan lar tarafından müspet yönde değerlendirilerek köylülerce bu aşıklar himaye edilmiş ve onlara sahip çıkılmıştır. Tarihi geçmişi İlk Çağa dayanan bu olayın yaşam biçimi ve Gönüllü (Derdile) Köyündeki Hıristiyan Cemaatlerin buna sahip çıkması çevrede mevcut olan yerleşim birimlerini de etkilemiş ve yörede bulunan Müslüman Köylülerin de buna sahip çıkmasıyla Rahip ve Rahibe kendilerini bu köyde güvence içinde bulmuşlardır. İlk Çağda yaşanmış olan Rahip ve Rahibenin yasak aşkı günümüzde de bu yörede anlatılmaktadır. Gönüllü (Derdile) Köyündeki tarihi harabelerin bu güne kadar tespit edilerek koruma altına alınmamış olması ve bu tarihi eserlerin her birinin başlı başına bir araştırmayı gerektiriyor olması konusunda böyle yerli yerinde durması bence tarih araştırması yapan bilim adamları için başlı başına bir kayıptır. Köyde bulunan bu tarihi eserler içinde Kilise ve Manastır türü mimarı yapıların harabe halinde ve yoğunlukta bulunması gerçekten çok üzücü bir manzara olarak değerlendirilmektedir. Oysa bu tarihi eserlerin ayırt edilmeden koruma altına alınıp restore edilmesi bu açıdan tarihi bir hazinenin kurtarılması anlamında başlı başına bir uğraş olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü iki bin yılı aşkın bir süreden beri halen ayakta duran bu tarihi eserlerin ve bu eserler içinde yer alan manastır ve kiliselerin koruma altına alınıp çok acil olarak restorasyondan geçirilmesi gerekmekte ve köylülerin de bu anlamda beklentileri bulunmaktadır. 

Köyün hemen altında bulunan tarihi özellikteki su kaynağı tarihi süreç içinde köyün bütün su ihtiyacını karşılamakta, bağ ve bahçelerde bu sudan faydalanmaktadır. Köyde mevcut olan bu su kaynağının ihtiyaç fazlası olan bölümü ise vadiden akarak Hasankeyf in Üç yol (Dıfne) köyüne kadar uzanan bir vadi içinde ilerleyerek diğer köy yerleşkelerinin de ihtiyaçlarına cevap vermektedir. Böylece vadide bulunan köylerin bu nehir kıyısında tarımsal olarak değişik sebze ve meyvenin yanında pirinç ekimi de yaparak yetiştirdikleri görülmektedir. Orta Çağda köye yerleşen ve kaçak aşıklar olan Rahip ve Rahibenin köye kazandırdığı kutsiyet anlamında kutsal bir mekan olarak değerlendirilen Gönüllü (Derdile) Köyü şimdilerde sadece Müslümanların bir yerleşkesi olarak kabul edilmektedir. Geçmişteki tarihi süreçte Müslümanlar, Ezidiler ve Süryaniler gibi değişik inanç sistemlerin yaşam alanı olan bu köy şimdi tamamen Müslümanların hakimiyetindedir. Ancak geçmişte bu köyde yaşayan farklı inanç sistemlerine bağlı insanlara ait çok önemli tarihi eserlere ait izler de bulunmaktadır. Batman ili Gercüş ilçesine bağlı olan Gönüllü (Derdile) Köyü gerçekten tarihi bir araştırmadan geçirildikten sonra bu anlamda marka olabilecek bir köy olarak karşımıza çıkması muhtemeldir. Çünkü Gönüllü Köyü, sahip olduğu tarihi eserler sayesinde turizme kazandırılması yönünde her zaman hizmet vermeye hazır beklemektedir. İnanç Turizmi açısından çok zengin tarihi eserlere sahip olan bu köyümüz inanç, kültür ve doğa turizminde marka olabilecek bir zenginliğe sahiptir. 


Köyde mevcut olan su kaynağının tarihi geçmişine bakıldığında bu kaynağın tarihi süreç içinde beslediği birçok su değirmenin mevcudiyeti bu yöreye ayrı bir güzellik vermektedir. Köyün kuruluşuyla yaşıt olan ve yaklaşık iki bin yıllık bir geçmişe sahip olan su değirmenleri ve aynı yaşta olan kilise ve manastır harabeleri bir bütün olarak bu köye zengin bir tarihi eser kazandırmış olduğunu görmekteyiz. Bizlere emanet olarak intikal etmiş olan Gönüllü (Derdile) Köyünün sahip olduğu bu çok önemli tarihi ve kültürel varlıklarını korumak ne zaman akla gelecek bilinmez ama bu tarihi değerlerin daha fazla yok olmaması için mutlaka en yakın zamanda buraya el atılması gerekmektedir. 

Köydeki bu tarihi dokunun korunması noktasında daha önceki yıllarda buranın tescil edilip edilmediği konusunda bir bilgiye sahip değiliz. Bu konuda Müze Müdürlüğü elemanlarından doyurucu bilgi beklemekteyiz. Geçmişte bölgede yaşanan terör olayları birçok konuda olduğu gibi tarihi eser araştırması konusunda da bir engel olarak görünüyordu. Ancak şu anda ortalık çok sakin ve herkes işinin başında çalışmaya devam ediyor. Çünkü bölgemiz tamamen huzura kavuşmuş durumdadır. Farklı inanç sistemlerine mensup olan bütün insanlarımız birlik ve beraberlik içinde kendi kültürlerinden kaynaklanan tarihi eserlerine sahip çıkmaktadırlar. Burada sadece devletin bu eserlere sahip çıkmaması eksik bir olay olarak değerlendirilmektedir. Gönüllü (Derdile) Köyü yıllar önce birçok film sahnelerinin çekildiği bir yer olarak ta bilinmektedir. Türk Sinemasının sultanı olarak bildiğimiz Türkan Şoray, geçen yıl bir film festivali için geldiği Batman da, 34 yıl önce rol aldığı Hazal filminin çekildiği Gönüllü (Derdile) Köyüne tekrar gitti. 


Yıllar sonra aynı topraklarda bulunduğu için duygulandığını belirten Şoray, “Köy aynı, ruhu değişmemiş“ diyerek eski hatıralarını yad etmeye başladı. 1980 yılında rol aldığı Hazal filminin çekimlerinin yapıldığı Gönüllü (Derdile) Köyünde köylüler Türkan Şoray i karşılarında görünce büyük ilgi gösterdiler. Köylülerden bazıları 34 yıl önce köylerinde çekilen Hazal filminin çekimleri sırasında filmde rol aldıkları bir evde yemek yerken Türkan Şoray ile birlikte çekilmiş bir fotoğrafı kendisine gösterince duygulu anların yaşandığı görüldü. Türkan Şoray kendisine gösterilen 34 yıl önceki bu eski fotoğrafı karşısında heyecanlanınca gözlerinden akan yaşlara engel olamadığı ve geçmişte kalan hatıraları adeta yeniden yaşar hale geldiği görüldü. Daha sonra 34 yıl önce bu köyde güzel günler geçirdiğini anlattı. 


Köyde kaldığı birkaç saat içinde köydeki hayranlarıyla hatıra fotoğrafı çektiren Türkan Şoray, Talat Bulut ile birlikte rol aldığı Hazal filminin çekildiği Gönüllü (Derdile) Köyü nde kaldığı evin önünde de objektiflere poz vermeyi ihmal etmedi. Türkan Şoray, köyde bulunduğu sırada şöyle konuştu: “Köy aynı, ruhu değişmemiş. 34 yıl aradan sonra geldiğim aynı topraklar beni oldukça duygulandırdı. O dönemler köyde bir ay süreyle kaldım. Köylüler ismimi bilmediklerinden bana Şoraye Şoraye diyorlardı.“ Hazal filminin çekimi sırasında yaşadıkları sorunlara da dikkat çeken Türkan Şoray, “Hazal, zor şartlarda çekildi. Günlerce su sıkıntısı çektik. Ne su, ne de elektrik vardı. Film için gönlümüzü ortaya koyduk. Hazal, büyük emeklerle çekildi. O günleri, yaşadım o dakikaları hatırladım. Çok duygulandım, çok etkilendim. Geçmişte büyük emek verilerek çekilirdi filmler. Zor şartlarda film çekimi yapılırdı. Şimdi olsa buralarda 30-40 çekim aracı olurdu. Ama olsun, o yıllarda çalışmak da güzeldi“ diye konuştu. Gönüllü (Derdile) Köyü ndeki kadınlarla hatıra fotoğrafı çektiren Türkan Şoray, tekrar gelme sözü vererek köyden ayrıldı. 

Hoşça kalınız. 


Kaynak: turizmhaberleri.com 

Yorumlar kapatıldı.