İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Devletin Düşmanları

Nami Temeltaş /  temeltas.nami@gmail.com
Osmanlının son dönemleri, henüz Türkiye Cumhuriyeti kurulmamış, savaşlardan yenilgiyle ayrılan iktidar kaybettiklerinin telafisini aramaktadır.Dış düşmanları yenemeyen zamanın iktidarı sınırlar içerisinde düşman yaratarak onları yenmeyi, böylece son dönemdeki yenilgilerini unutturup zaferinin tadını çıkarmayı düşünmektedir. Ermenileri gözüne kestirir. Toplumun en zengin kesimidir. Onlar yok edilirse zenginliklerine el koyulacak, son yenilgilerin zararları bir miktar kapatılacaktır.

Ermeniler düşman ilan edilir. Silahsızlandırılır. Önder olabilecekler tutuklanır. Yasalar hazırlanır. Uygulamaya koyulur. Yaklaşık iki milyon civarındaki Ermeni nüfus bulundukları yerlerden alınıp değişik bölgelere sürülecektir.

Zamanın ulaşım araçları buna müsait olmaması engel değildir. Çoğunluğu yaya olarak düşürülür yollara. Yola çıkanların çoğunluğu gidilecek yere varamazlar. Yiyecek yoktur. Sağlık koşulları kötüdür. Yürüyüş yolu uzundur. Refakat eden güvenlik güçleri sinirlidir. Sebep çoktur ölüm için.
Türkiye Cumhuriyeti kurulur. Genç cumhuriyete düşman gereklidir. Dış düşman hazırdır. Yunanistan. Zaten içerideki Rumlarla sorun yaşanmıştır. Birçoğu Yunanistan’a zor yoluyla gönderilir.
İçerideki düşman için, Cumhuriyetin çizilen sınırları içerisindeki en büyük nüfusa sahip Kürtler seçilir. Daha Cumhuriyetin kuruluş aşamasında “Sevr antlaşması” bahane edilerek Koçgiri’de isyana kalkmış olmaları, ileride de buna kalkışabileceklerinin göstergesi olduğundan iyi bir seçimdir.
1921’de Amed ve Elaziz bölgelerinde 1937-38 tarihlerinde Dersim’de katledilir “isyancı” Kürtler. Düşman büyük ölçüde yok ediliyor. Bitirilmiyor çünkü ileride yine lazım olacaktır.
Geçmişten ders alan iktidarlar “Ermeni Tehciri” benzeri yasalar çıkarırlar. “Zorunlu İskan” adlı yasalarla toplumu yönlendirebilecek Kürt önderleri farklı bölgelerde zorunlu iskana tabi tutulurlar. Yerleşim bölgelerinin, il, ilçe ve köylerin isimleri değiştirilir. Dersim, “Tunceli” olur. Kürtçe isim bırakılmaz coğrafyada, yok edilir. Kürtçe konuşmak yasaklanır. Kürtçe konuşanlara ya ceza verilir ya da aşağılanır. Askere giden Kürtler “kuyruklu” olarak adlandırılır.
Cumhuriyet gençtir. Daha çok düşmana ihtiyacı vardır. Toplumu bir araya gelemeyecek şekilde bölmek gerekir. Bunun için de çalışmalar yapılır.
Ortaya çıkan sonuçlarda iki düşman bulunur. Aleviler ve Komünistler.
Komünistler sayıca azdır. Cumhuriyet kurulduğu günden beri bunlarla mücadele edilmektedir. Ya öldürülürler (Sabahattin Ali) ya da cezaevlerinde yatırılırlar (Nazım Hikmet) yıllarca. Çok sorun değildir komünistler ama düşman olarak gösterilmek için çokmuş gibi gösterilirler. Olaylar büyütülür.
Aleviler nüfus olarak kalabalıktır. Ayrıca içerisinde çokça aydın barındırır. Toplumun okumuş kesiminin çoğunluğudur. Okumuşlar tehlikeli olduğundan Aleviler de tehlikelidir. Potansiyel düşman olarak belirlenirler. Zamanı geldiğinde kullanılacaktır.
1971’de yapılan askeri darbeyle solcular suçlanır. İşkencelerden geçirilir. Cezaevlerine doldurulur. Operasyonlarla öldürülür. İdam edilir. Kötü gidişatın, ekonomik krizlerin, siyasi çalkantıların, iktidar kavgasının, bulunamayan mazotun, karaborsa olan yağın, ne kadar sorun varsa hepsinin tek suçlusu solculardır. Düşmandırlar. Düşmanların en göze batan üç temsilcisi idam edilmek suretiyle katledilir.
Yetmez. Ekonomi bir türlü düzelmez. Sorunlar büyür. Solcuların karşısına sağcılar, toplumun karşısına da potansiyel olarak ilan edilen düşmanlar, Aleviler devreye sokulur. Maraş’ta, Malatya’da, Sivas’ta, Çorum’da katledilirler. Toplum düşmanlarla uğraşmaktan iktidarlarla ve yaptıklarıyla uğraşmaya zaman bulamaz. İktidarlar kendi hallerinde devleti yönetirler.
İktidar zorda kaldığında 12 Eylül darbesi Hızır gibi yetişir. Yüz binlerce sol görüşlü insan, devlete ve iktidara muhalif aydın, işkence tezgâhlarına koyulur. Şiddet artmıştır. Cezaevlerinde işkence korkunç boyutlara ulaşmıştır. İdamlar artmış, yaş dinlemez hale gelmiş, öldürüleceklerin yaşları büyütülmüştür.
Toplumdaki muhalefet sindirilmiş, öldürülmüş, işkence edilmiş, görünür anlamda yok edilmiştir. Yine görev tamamlanmış, sorunlar çözülmüş ve sivillere iktidar teslim edilmiştir. Ancak yeni düşman arayışları bitmemiştir.
Yeni düşman eski düşmandır. Kürtler. Kürtler düşmanlık kadrosundan hiç düşmemiştir. Hiç bitmeyecek savaş 1984 tarihinde Eruh ve Şemdinli ilçelerinin baskınıyla başlar. Yeni düşman PKK’nın katır sırtında helikopter taşıdığı, sınırlara tüneller kazıp geçtiği zamanın Başbakanınca söylenmiştir. Olay büyüktür. Savaşta büyük olacaktır.
Bu savaş hala sürmektedir.
Toplum yeteri kadar bölünmüş, yeteri kadar düşman yaratılmıştır. Sağ – sol, Alevi – suni, Türk – Kürt, Müslüman – gayrimüslim, Kadın – erkek, Yerli – mülteci gibi ayrımlarla herkes birbirine düşman edilmiş, bir araya gelmemeleri sağlanmış, iktidar garantiye alınmıştır.
Yunanistan’la dostluk görüşmeleri yapıldığından yeni bir dış düşmana ihtiyaç duyulmuş, hemen komşumuz Suriye konumu gereği yeni düşman statüsüne koyulmuştur.
Bir düşmanımız da toplumun gözünü korkutacak, kafa kesen, saldıran, öldüren, söz dinlemeyen İŞİD olmuştur. İŞİD kendisinden başka herkese düşmandır.
Eğer, bir düşman daha bulunması gerekirse en kısa zamanda bulunacağından ve toplumu bir kez daha böleceğinden kuşkunuz olmasın.

Yorumlar kapatıldı.