İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

“En İyi Ermeni Ölü Ermenidir” Meselesi

Migirdic Margosyan
Neredeyse daha alfabeyi söker sökmez okullarımızda okutulan “resmi tarih”e göre; bizleri sırtımızdan hançerleyen Ermeni çetelerinin hainliklerini sular seller gibi hatmettikten sonra, şimdi bugün bu saat oturup sil baştan “yeni” bir tarih yazacaksak, peki o zaman bu “eski” ama bir türlü eskimeyen “milli ezberler”imizi hangi halının altına süpüreceğiz zo! Kendi kapımızın önünü henüz temizlememişken, beri taraftan komşumuz Suriye’ye sanki üstümüze vazifeymişçesine “akıl” hocalığına kalkışıp, “demokrasi havarisi” kesilip, akabinde de hani mil pardon bir çuval inciri bilmem ne yaptıktan sonra, şimdilerde de etrafımızda, sağımızda solumuzda dost arayıp inlerken, bula bula Almanya’nın “ihanet”iyle karşılaştığımızda; bu kez de İstanbul’daki Alman Konsolosluğu’nun önünde, tıpkı “eşeğini dövemeyen semerini döver” misali Almanya’ya sözde kızarken, diğer yandan “En iyi Ermeni ölü Ermenidir ” avaz avaz bağırırken, acaba farkında olmadan hangi acizliğimizi sergiliyoruz ağparik!

***
Kirvem,
Şu anda ülkemizin birlik ve beraberliğinin köküne kezzap veya kibrit suyu dökmek için el ele vermiş düşmanlarımızın sayıları; geçip giden, maziye dönüşen her günün ardından nedense biraz daha artıyor maalesef!
Bu olumsuz tablo karşısında, bizler de, yani bu vatanın her karış toprağı, iki çakıl taşı, üç maşrapa suyu için gerektiğinde ölmeyi seve seve göze alan “yerli ve milli” vatandaşlar olarak, bittabii ki bu durumdan etkilenip üzülürken, diğer yandan da savunma içgüdülerimizle mümkün mertebede düşmanlarımızın sayılarını asgariye, hatta sıfırlamaya çalışıp, dolayısıyla dostlarımızın çoğalması için elimizden geleni her halükarda esirgemiyoruz ama bu bapta çok da başarılı olmadığımız acı ama gerçek!
Bir zamanlar cihana nam salmış, tıpkı “kemiksiz et” misali eksiksiz gediksiz tamı tamına yirmi iki milyon kilometrekarelik koskoca bir imparatorluktan kala kala geriye kalan “nohut oda bakla sofa”lık kısmını dahi bizlere çok gören “dahili ve harici bedhahlar”ımız, bitip tükenmeyen bu menfur emellerine ulaşmak için ne yazık ki yine el birliği içindeler…
İşte mesela, işte örneğin ülkemizin en önemli koltuğuna henüz oturan başımızın başı “yeni” başbakanımız; düşmanlarımızın sayısını azaltıp, buna mukabil dostlarımızın sayılarını çoğaltmaktan yana gereken gayreti göstereceğiz deyu ferman buyurur buyurmaz, amiyane deyimiyle bu hususta daha tükürüğü bile kurumadan, yıllar yılı “dost” bildiğimiz Almanya parlamentosundan Ermeni Soykırımı ile ilgili çıkan bu karar acaba neyin nesi, kimin fesiydi ka yavrum!
Evet! Anlaşılan o ki, ecdadımız boş yere “Domuzdan post, gavurdan dost olmaz” dememişler!
Neyse öyle ya da böyle! Şu kırtıpil aleme hasbelkader bir “gavur”, üstüne üstlük bir de “Ermeni dölü” olarak geldiğim için “övünmek” veya tam aksine “dövünmek” gibi bir andavallılığa kalkışmadan, böylesine bir bunaklığa soyunmadan sadece kendi payıma diyeceğim şu ki; şimdiye kadar sayıları yirmi sekizi bulan irili ufaklı kimi devletlerin parlamentolarının “Osmanlı döneminde Ermeniler soykırıma uğramışlardır” hükmüne ilaveten, keza daha geçenlerde Almanya’dan da aynı minvalde yükselen kararın da temel dayanağı “siyasi” çıkarlara, karşılıklı “kar-zarar” hesaplarına dayanırken, öte yandan bu “mesele”nin “tarihçiler”e havale edilmesi de, yine özüme kalırsa hepten hikaye!
Nitekim neredeyse daha alfabeyi söker sökmez okullarımızda okutulan “resmi tarih”e göre; bizleri sırtımızdan hançerleyen Ermeni çetelerinin hainliklerini sular seller gibi hatmettikten sonra, şimdi bugün bu saat oturup sil baştan “yeni” bir tarih yazacaksak, peki o zaman bu “eski” ama bir türlü eskimeyen “milli ezberler”imizi hangi halının altına süpüreceğiz zo!
Kendi kapımızın önünü henüz temizlememişken, beri taraftan komşumuz Suriye’ye sanki üstümüze vazifeymişçesine “akıl” hocalığına kalkışıp, “demokrasi havarisi” kesilip, akabinde de hani mil pardon bir çuval inciri bilmem ne yaptıktan sonra, şimdilerde de etrafımızda, sağımızda solumuzda dost arayıp inlerken, bula bula Almanya’nın “ihanet”iyle karşılaştığımızda; bu kez de İstanbul’daki Alman Konsolosluğu’nun önünde, tıpkı “eşeğini dövemeyen semerini döver” misali Almanya’ya sözde kızarken, diğer yandan “En iyi Ermeni ölü Ermenidir ” avaz avaz bağırırken, acaba farkında olmadan hangi acizliğimizi sergiliyoruz ağparik!
Haa gerçekten de, “En iyi Ermeni ölü Ermenidir” deyip buna içtenlikle inanıyorsak, o zaman otuz dört sene önce, yani bin dokuz yüz seksen iki tarihinde Asala örgütünün Esenboğa’da gerçekleştirdiği katliamı protesto etmek için Taksim’de üzerine döktüğü benzinle diri diri kendini yakıp böylece intihar eden bu ülkenin öz be öz “vatandaş”ı olan Ermeni dölü Artin Penik’in yanı sıra, ayrıca dokuz yıldan beri süregelen davası “divan”a kalan Hrant Dink’in de bu vesileyle kulağını çınlatmanın tam da zamanı mıdır, bunu hiç mi hiç bilemem Kirvem!

Migirdic Margosyan

Posted by: Nurhan Becidyan [nurhanbecidyan@optimum.net]

Yorumlar kapatıldı.