İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Modern dünyada Ermeni olmak nasıl mümkündür?

Furkan Çalışkan
Şunda Anlaşalım; Ortak trajedi, ortak bir zaferden daha etkilidir. Mesela, Mohaç zaferi bizleri bir araya getiremez, geçmişteki büyük başarı, gururumuzu okşayan aziz bir hatıra olarak kalır. Oysa Mohaç’ın kaybedenleri yani Macarlar ulusal kimliklerini bu yenilgiye borçludurlar… Uzun yüzyılları devletsiz geçiren milletler, etnik kimliklerini modern dünyada muhafaza etmek için bir “öteki” seçmek zorundadırlar. Büyük bir düşman… Ermeniler de Türkleri seçmiştir. Dağınık halde bulundukları ülkelerde, asimile olmamak için bu düşmanı ve seçtikleri tarihi travmayı nesiller boyu aktarırlar. Soykırım iddiası dünyanın dört bir tarafındaki Ermenileri bir ulus kimliği içinde bir arada tutmanın tek yoludur. İşte bu noktada, soykırımların mucitleri batılı güçlere haklılığımızı ispat çabasının beyhude olduğunu görmemek için fazlaca saf olmak lazım. Çünkü mevzu batılılar için Türkiye’ye karşı bir koz, Ermeniler için ise ulusal kimlik inşasıdır.

***
Şunda Anlaşalım;
Ortak trajedi, ortak bir zaferden daha etkilidir.
Mesela, Mohaç zaferi bizleri bir araya getiremez, geçmişteki büyük başarı, gururumuzu okşayan aziz bir hatıra olarak kalır. Oysa Mohaç’ın kaybedenleri yani Macarlar ulusal kimliklerini bu yenilgiye borçludurlar.
19.yy.’da Alman taraftarları, Rus yanlıları, Protestanlar ve Katolikler derken parça parça olan Macar kimliğinin yeniden inşası için ünlü şairleri Ady Endre işaret fişeğini şöyle yakmış;
“Bize yeni bir Mohaç lazım”
Macar şairin demek istediği şu; Biz, yani büyük ulusların etki sahasında dağılanlar, mezhep farklılığı yüzünden birbirine düşman olanlar, bizler ancak büyük bir facianın etrafında bir araya gelip ancak böyle tekrardan millet olabiliriz. Bize gereken büyük bir düşman ve muazzam bir trajedidir… Tarihimizde de böylesi mevcuttur. Ona sıkıca sarılmaktan başka da bir çaremiz yoktur. Müstakil bir Macar olmak, ancak ve ancak düşman Türk’ün varlığı ile mümkündür.
Modern Macaristan ulus kimliğini işte böyle kazandı…
Örnekler çoğaltılabilir. Macarlar için Mohaç, Sırplar için Kosova… Ortak yenilgi, ortak düşman… Bütün bunlar üzerine inşa edilen uluslar…
Peki, Ermeni olmak nasıl mümkündür modern dünyada?
Ancak 1915 olayları ile…
Bu yıl Berlin’in, geçmişte Stockholm’ün, Roma’nın, Viyana’nın ve diğer başka başkentlerin diplomatik bir koz olarak önümüze koydukları 1915 olayları…
Mohaç ve Kosova’dan farklıdır; 1915 olayları seçilmiş bir travmadır. Yani, geçmişteki trajik bir olayın seçilerek yeniden kurgulanmasıdır. Hümanizm sosuna batırılmış ve sivilleştirilmiştir. Ermeni çetelerinden ve bugün 1915 olaylarına “soykırım” diyen Avrupalı ülkelerin başlattığı Birinci Dünya Savaşı şartlarından arındırılmıştır. Ve özellikle tekrar ediyorum, yeniden kurgulanmıştır. Bir zafer ya da yenilgi değil, bir olaydır. Trajik bir olaydır.
O halde tekrar gelelim modern dünyada Ermeni olma meselesine.
Ermeni olmak Diaspora ile başlar Diaspora ile biter. Çünkü sanıldığının aksine Ermeni Diasporası 1915 yılından sonra ortaya çıkmış, 1965’den itibaren etkinliğini arttırmış bir teşekkül değildir. İlk Ermeni Diasporası 5.yy’da ortaya çıkmış. Anadolu’dan Balkanlar’a, Akdeniz Havzası’ndan Rus Stepleri ‘ne kadar birçok yerde koloniler halinde yaşayan bir milletten söz ediyoruz. Bir nevi karasal Ceneviz…
10.yy’da Londra’da, Paris’te, Marsilya’da görüyoruz Ermeni kolonilerini. Daha sonra üç kıtada toprakları olan Osmanlı İmparatorluğu’nun birçok bölgesinde Ermeni toplumları varlığını sürdürüyor. İmparatorluk sınırlarının çok dışında Çin’de, İran’da dahi varlardır. Yani bütün bu tarihi bilgileri şunun için veriyorum; 1915’den çok önce Ermeni kimliği bir göçmen yada diaspora kimliğidir zaten. Oysa 1915 yılında Türkler tarafından vatanlarından koparılan Ermeni figürü sonradan yeni bir millet inşası için kurgulanmıştır. Diaspora’nın modern bir olgu olmadığını anlarsak, modern dünyada ermeni olmanın nereden başladığını da anlarız.
***
Uzun yüzyılları devletsiz geçiren milletler, etnik kimliklerini modern dünyada muhafaza etmek için bir “öteki” seçmek zorundadırlar. Büyük bir düşman… Ermeniler de Türkleri seçmiştir. Dağınık halde bulundukları ülkelerde, asimile olmamak için bu düşmanı ve seçtikleri tarihi travmayı nesiller boyu aktarırlar.
Soykırım iddiası dünyanın dört bir tarafındaki Ermenileri bir ulus kimliği içinde bir arada tutmanın tek yoludur.
İşte bu noktada, soykırımların mucitleri batılı güçlere haklılığımızı ispat çabasının beyhude olduğunu görmemek için fazlaca saf olmak lazım. Çünkü mevzu batılılar için Türkiye’ye karşı bir koz, Ermeniler için ise ulusal kimlik inşasıdır. Tabi ki tarihçilere söz düşmez, hakikatlerin bir anlamı olmaz.
***
Bu musibetten çıkış ancak modern dünyada Türk olmanın tanımına sarılmakla mümkündür. Hepsi Ermeni ise biz kimiz?
Furkan Çalışkan

1983 Ankara doğumlu.  Şiir ve yazıları İtibar, Dergah, Kırklar ve Derkenar dergilerinde yayınladı. Aylık Edebiyat ve Fikriyat dergisi İtibar’ın ve kulturgundemi.com sitesinin Yazı İşleri Müdürlüğünü, Cins Dergisinin ise Yayın Koordinatörlüğünü yapmakta. İlk şiir kitabı “Kabahatler Kanunu” 2009 yılında, ikinci kitabı “Savunma Sanatları” ise 2013 yılında  Profil yayınlarından çıktı. Ayrıca Lisans ve Yüksek Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünde tamamladı. Halen aynı üniversitede doktora çalışmalarına devam etmekte.

Yorumlar kapatıldı.