İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Erken seçim yine CHP’yi kurtarmasın

Özgür Şen
Bakmayın siz Kemal Bey’in esip gürlemesine, beni dinlemeyeni atarım demesine… Dokunulmazlık oylaması sırasında yaşanan kriz de gösterdi ki, CHP bu şekilde devam edemez. Kriz, dokunulmazlık tartışmasında zirve yapmış olabilir, ama CHP’nin sorunu bu başlıkta yaşanan tartışmadan ibaret görülemez. Dokunulmazlık meselesi etrafında süren problem bir neden değil sonuç aslında. CHP, bir “şeyi” bekliyor gibi siyaset yapıyor ve işin kötüsü CHP’de kimse neyin beklendiğini de bilmiyor. Ama bekliyorlar… Bu bekleyiş halinden dolayı da AKP karşısında yaptıkları muhalefet iniş ve çıkışlar gösteriyor. Kemal Bey bir gün Erdoğan’a sözünü sakınmadan yükleniyor, ertesi gün mecliste dokunulmazlık konusunda olduğu gibi AKP’nin dümen suyunda hareket ediyor. CHP bir gün laiklik için kitlesini sokağa dökmekten bahsediyor, ertesi gün imam hatiplere sahip çıkıyor.

CHP bundan fazlası olamaz, sosyal demokrat bir parti zaten böyle refleksler verir demek için acele etmeyin. Elbette bir sosyal demokrat partinin siyasi açılımlarının bu düzen tarafından çizilmiş sınırları var ve örneğin bugün gerçek anlamda laikliği savunmak için o sınırları aşmak zorunlu. Ama CHP’nin siyasi çizgisinin bunun ötesinde sorunları var. Kılıçdaroğlu’nun liderliğindeki CHP, bu düzen içinde nerede duracağına karar veremiyor ve şimdi parti içinde yaşanan sorun da aslında bundan kaynaklanıyor. Öyle bir ana muhalefet partisi düşünün ki, iktidar partisiyle ne yapacağı konusunda tutarlı bir fikre sahip olmasın. Olmayınca da, dokunulmazlık gibi kritik bir gündemde, kimsenin anlayamadığı kadar büyük siyaset yapacağız diye her şeyi eline gözüne bulaştırsın.
Ancak deniz bitti işte. CHP kurultaya gitsin, Kemal Bey herkesin çok iyi bildiği hesap uzmanlığı ile delegasyonu ayarlayıp muhalefeti tasfiye etmeden hakimiyetini sürdürecek incelikte bir sonuçla bu kurultaydan da başarıyla çıksın, ne değişir?
CHP büyüklüğündeki bir siyasi parti için sorulması gereken soru partinin siyasi performansıyla tabanını memnun edip etmediğidir ve CHP’yi AKP döneminde hep seçimler kurtarır. CHP’nin her seçimde AKP’ye yeniliyor olmasıyla bu olgunun arasında bir çelişki yoktur. Seçim aralarında AKP’ye yaptığı muhalefetten kimsenin memnun olmadığı CHP, seçim zamanı geldiğinde, Türkiye ilericiliğine tek tercih diye dayatılır ve bu insanlar bir şekilde CHP’nin arkasında toplanır. Sandıklar açılır açılmaz da bir dahaki seçim dönemi yine CHP’ye oy verene kadar sürecek şikayet sezonu başlar.
Evet şu anda ihtimaller tartışılsa da henüz ufukta bir seçim görünmüyor ve CHP’den herkes şikayetçi. CHP’nin bu şekilde devam edemeyeceğini görmeyen yok ama bir çözüm de ortada yok. Kılıçdaroğlu’na alternatif olarak görülebilecek isimlerin de CHP’ye dair tabanı heyecanlandırıp insanları harekete geçirecek bir plan ya da ufuklarının olmadığı da ortada.
Bir parti bu kadar çaresiz olabilir mi? Üstelik gelecek seçimde yine öyle ya da böyle bir önceki seçimlerde oy aldığı insanlardan destek görecek bir parti bu. Bir gariplik yok mu sizce?
Evet bir gariplik var. CHP’nin umutsuz haliyle, her seçimde gidip CHP’ye oy veren insanların bu ülkenin umudu olmasının arasındaki çelişkiden doğan bir gariplik bu.
O çelişkiyi sorunun merkezinde duran CHP çözemez. Geçmişte hep bu denendi ve CHP’nin bu çelişkiyi çözecek şekilde dönüşmesi beklendi veya CHP bu şekilde dönüştürülmeye çalışıldı. Ama olmadı. Şimdi çelişkinin diğer tarafına bakmanın zamanıdır. Bu ülkenin umudu olan insanların bu çelişkiyi çözmek için dönüşmelerinin, kendisi bir probleme dönüşmüş CHP’yi geride bırakmalarının vakti gelmedi mi?

Yorumlar kapatıldı.