İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni Kilisesi Vakfı da dava açtı

Surp Giragos Ermeni Kilisesi Vakfı, Sur’a dair alınan ‘acele kamulaştırma’ kararının iptali için mahkemeye başvurdu. Dava dilekçesinde kamulaştırma kararının hukuka aykırı olduğu savunuldu. Bakanlar Kurulu’nca alınan ve 25 Mart’ta Resmi Gazete’de yer alan ‘acele kamulaştırma’ kararına göre, sokağa çıkma yasaklarının devam ettiği Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinde yer alan 6 bin 300 parsel, karar kapsamına alınmıştı. Kamulaştırma kararının alındığı yerler arasında Ortadoğu’nun büyük Ermeni Kilisesi olan Surp Giragos Ermeni Kilisesi ile Surp Sarkis Keldani Kilisesi, Ermeni Katolik Kilisesi, Süryani Meryem Ana Kilisesi ve Protestan Kilisesi de bulunuyor. Süryani ve Protestan Kiliseleri’nin kamulaştırma kararının iptali için mahkemeye yaptığı başvurunun ardından Surp Giragos Ermeni Kilisesi Vakfı da yürütmesinin durdurulması ve kararın iptal edilmesi için Danıştay’a dava açtı. 

AGOS gazetesinde yer alan habere göre, Kilise Vakfı’nın avukatı Ali Elbeyoğlu’nun Başbakanlık ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aleyhine açtığı davada dilekçesinde, kilise vakfına ait olan kilise ve diğer taşınmazların yanı sıra Sur ilçesinin yüzde 80’nin de kamulaştırma kapsamına alındığı ve kanunda talep edilenin aksine acele kamulaştırma kararının gerekçelerinin açıkça belirtilmediğine dikkat çekildi.

“KANUN YOK SAYILDI!”
Dava dilekçesinde, kamulaştırma kararının hukuka aykırı olduğu ve Danıştay dairelerinin bu konuda bir çok iptal kararının bulunduğu hatırlatıldı: “Kamulaştırma kararı alınırken birden çok taşınmaz olmasına rağmen, taşınmazlar hakkında yasada öngörülen şartların her taşınmaz açısından ayrı ayrı bulunup bulunmadığı konusunda gerekli tespitlerin ve sebeplerin açıkça belirlenmesi gerekirken; yasada öngörülen şartlar göz önünde bulundurulmadan hukuka ve kanunlara aykırı bir şekilde kamulaştırma kararı alınmıştır.” Surp Giragos Ermeni Kilisesi’nin, Surp Giragos Vakfı’nın kamulaştırılan taşınmazları arasında yer aldığına dikkat çekilen dava dilekçesinde, “Kiliseler, manastırlar korunması gerekli taşınmaz kültür tabiat varlıklarındandır. Bu taşınmazların kamulaştırılmasında da Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun uygulanması gerekmektedir. Bakanlar Kurulu’nun almış olduğu karar, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununu yok saymıştır” denildi. Dilekçede, acele kamulaştırma kararı alınan kilise ve taşınmazların bulunduğu Sur ilçesi Dünya Kültür Mirası Listesine alındığına da dikkat çekildi.
LOZAN HATIRLATILDI
Dilekçede, kiliseyle ilgili alınan acele kamulaştırma kararının uluslararası sözleşmelere de aykırı olduğu belirtilerek, Lozan Antlaşması hatırlatıldı. Bu konuda ise şunlar kaydedildi: “Lozan Antlaşması’nda azınlıklara her türlü hayri, dini ve içtimai kurumlar kurmak, yönetmek ve denetlemek hususunda eşit haklar verilmiştir. Ayrıca özellikle 42. maddesinde Türkiye hükümeti söz konusu azınlıklara ait kiliseleri, dinsel kurumları korumayı garanti etmiştir. Acele kamulaştırma kararı Lozan Antlaşmasına ve Anayasa’nın 90. maddesine aykırıdır. Surp Giragos Kilisesi’nde ibadet yapıldığı ve tüm dini ayinlerin icra edildiğine dikkat çekilen dava dilekçesinde, kiliseyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Kamulaştırılmasına kararı verilen Surp Giragos Kilisesi, Ortadoğu’nun en büyük Ermeni kilisesidir. Son yıllarda restorasyonu da tamamlanan kilise dünyadaki Ermenilerin göz bebeğidir. Bu önemine binaen dünyanın dört bir yanından gelen Ermenilerce ziyaret edilmekte ve ayinler yapılmaktadır. Onarım ve bakımları vakıf tarafından yapılmakta ve açık tutulmaktadır. Kilisenin vakıf mülkiyetinden alınması kapanması demektir. Kilisenin restorasyonu için son yıllarda milyonlarca lira vakfımıza yapılan bağışlarla harcanmıştır. Restorasyona Kültür Bakanlığı’nın çok cüzi bir katkısı olmuştur. Devletin katkılarıyla kilisenin açık kalması ve korunması mümkün değildir.”
“İNSANLIĞIN VİCDANINI DERİNDEN SIZLAYACAK”
Yine acele kamulaştırma kararıyla ilgili olarak ilçenin tümüyle yıkılıp, yeni bir şehir yapılacağı açıklamalarının kilisenin yıkılacağı endişesini doğurduğuna vurgu yapılan dava dilekçesinde, “Bu kamulaştırmaya Yüksek Mahkeme tarafından izin verilmesi halinde kilisenin yıkılması idarenin inisiyatifine bırakılmış olacaktır. Yıkılmayacağını varsaysak bile devletin dini görevlilerin, papazların maaşlarını ödemesi, güvenliği sağlaması ve kilisenin diğer giderlerini karşılaması hukuken mümkün olmadığından kilise fiilen kullanılamaz hale gelecektir. Kilise müze değildir, yaşayan, her an ibadet edilebilen kutsal bir mekandır. Bu kamulaştırma Lozan’a, Anayasa’ya, mevzuata ve insanlığın vicdanını derinden sızlatacaktır” denildi. Kamulaştırma işlemlerinin uygulanmasının telafisi güç zararlar ortaya çıkartacağına dikkat çekilen dilekçenin devamında ise idarenin açacağı davaların beklenmeden yürütmenin bir an önce durdurulması istendi.

Yorumlar kapatıldı.