İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni Soykırımı’nda yaşamını yitirenler Ankara’da anıldı

“1915’te başlayan soykırım ve sonrasında, hatta Cumhuriyet dönemindeki politikalar sonucunda bu yerleşim yerlerinden geriye hiçbiri kalmadı.” “Birinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde, İstanbul Ermeni Patrikhanesi’nin verilerine göre Osmanlı İmparatorluğu’nda yaklaşık 2 milyon Ermeni yaşıyordu. Kent, kasaba, mahalle, köy olarak batıdan doğuya, kuzeyden güneye, Küçük Asya’nın her yerinde tam 2.925 Ermeni yerleşimi bulunuyordu. Buralarda yaşayan Ermeni cemaatlerinin 1.996 okulu, 173.000 erkek ve kız öğrencisi, 2.538 kilise ve manastırı vardı. 1915’te başlayan soykırım ve sonrasında, hatta Cumhuriyet dönemindeki politikalar sonucunda bu yerleşim yerlerinden geriye hiçbiri kalmadı.

***
“1915’te başlayan soykırım ve sonrasında, hatta Cumhuriyet dönemindeki politikalar sonucunda bu yerleşim yerlerinden geriye hiçbiri kalmadı.”
24 Nisan günü Yüksel Caddesi’nde bir araya gelen 24 Nisan Anma Platformu yaşamını yitirenlerin adını okudu.
İsimlerin okunmasının ardından basın açıklaması yapıldı. Açıklamada şunlara değinildi:
“Birinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde, İstanbul Ermeni Patrikhanesi’nin verilerine göre Osmanlı İmparatorluğu’nda yaklaşık 2 milyon Ermeni yaşıyordu. Kent, kasaba, mahalle, köy olarak batıdan doğuya, kuzeyden güneye, Küçük Asya’nın her yerinde tam 2.925 Ermeni yerleşimi bulunuyordu. Buralarda yaşayan Ermeni cemaatlerinin 1.996 okulu, 173.000 erkek ve kız öğrencisi, 2.538 kilise ve manastırı vardı.
1915’te başlayan soykırım ve sonrasında, hatta Cumhuriyet dönemindeki politikalar sonucunda bu yerleşim yerlerinden geriye hiçbiri kalmadı. Kalanlar artık, Ermeni yerleşimi değildi. 60 bin civarında olduğu tahmin edilen bugünkü Ermeni nüfusu, en yoğun olarak İstanbul olmak üzere, büyük çoğunlukla üç büyük şehre dağılmış olarak yaşıyor. Devlet, Ermenileri imha etmekle kalmadı. İzlerini de sildi. Bugün Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı yerlerde onlardan iz bulamazsınız. Kiliseler doğa koşullarının tahribine bırakılmakla kalmadı, topa tutularak, dinamitlenerek yıkıldı. Anadolu’daki okulların hiçbiri artık yok
Bu inkâr (ve soykırımın devam ediyor oluşu) nedeniyle bugün hâlâ Ermenilerin mülkü kendilerine ait görülmemekte, “Emval-i metruke” (terk edilmiş mallar) olarak görülmektedir. Sevan Nişanyan, tapulu arazisi üzerine inşa ettiği, tamamen doğal malzemeyle yapılmış bir mimari harika olan 60 metrekarelik köy evinin “kaçak yapı” olduğu iddiasıyla hapishanede. Cumhurbaşkanlığı Köşkü, Sevan’ın yattığı Torbalı Cezaevi, 1. Derece SİT alanlarında yapılan lüks villalar, kentlerin tarihi silûetini bozan gökdelenler, plazalar, Türkiye’nin %60’ı “kaçak yapı” iken!..
Öte yandan soykırımdan şans eseri kurtularak dünyanın dört bir yanına dağılan, yaşama tutunabilmek için en zor işleri yapan soykırım kurbanlarının çocukları, torunları, içlerinde hep diri tuttukları tarihsel ata topraklarına; kaybettirilmiş vatandaşlıklarını alarak geri dönmek, Anadolu ve Mezopotamya’nın bütün halklarıyla eşit, özgür, kardeşçe bir yaşamı yeniden örmek istiyorlar.
Açıklamanın ardından ise talepler dile getirildi. Talepler şu şekilde:
Bu gün 24 Nisan 2016. Ermeni soykırımı 2. yüzyılına giriyor. Tarihle yüzleşmek, başta Ermeni halkı olmak üzere “soykırım” kurbanlarının acısını paylaşmak ve halkların kardeşliğinden, eşit, özgür, gönüllü birliğinden yana bir adım atmak için buradayız ve bütün yüreğimizle haykırıyoruz:
-Bugün Kürt Halkına yönelen soykırım süreci derhal durdurulsun, Kürt sorununun demokratik çözümü için barışçı görüşme süreci derhal başlatılsın
-Ermeni soykırımının inkârına son verilsin. Özür dilensin.
-Soykırım kurbanlarının ve mirasçılarının vatandaşlık hakları iade edilsin, tarihsel topraklarına geri dönmeleri için girişimler yapılsın, gasp edilmiş, el konulmuşbütün maddi zenginlikleri iade ya da tazmin edilsin.
-Soykırım suçu işleyen faillerin isimleri okul, bulvar, cadde, meydan, sokak vb. bütün kamusal alanlardan temizlensin.
-Kurbanların yaşadığı mekânlara plaket, sokak ve caddelere işaret konulsun, belirlenen katliam noktaları işaretlensin. Kamusal mekânlara soykırım kurbanlarının adı verilsin.
-Okullarda, eğitim programlarında, kitle iletişim araçlarından ve çeşitli devlet kurumları aracılığıyla yapılan bütün dezenformasyon çalışmaları iptal edilsin.Soykırımın inkârı “nefret suçu” olarak kabul edilerek cezalandırılsın.
-Soykırımda katledilen öğretmenler, sendika önderleri, sağlık personeli, gazeteciler, parlamenterler, siyasi önderler için bir köşe düzenlenerek ölümsüzleştirilmesi ve kurban halkların acısının anlaşılmasını sağlayan bir jest yapılsın.
-Katledilen halklar için; “bir daha asla…” anıtı açılarak soykırım kurbanlarının acılarına ortak olunsun.
(Kaynak: Sendika.org)

Yorumlar kapatıldı.