İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Nefret Suçu, Barbaros Leylani ve Türk Federasyonu

SerdarTemiz.Net
Adı Barbaros, Soyadı Leylani. Geçmişi hakkında muhtelif dedikodular var. Saddam dönemindeki katliamlarda payı ve hatta bizzat katılımı olduğuna dair türlü türlü iddialar mevcut, ama şimdi o konulara girmeyeceğim. Bu şahıs, İsveç’in Taksimi sayılan yerde, Sergel Torg’da, İsveç’teki  İsveç Türk  İsçi Dernekleri federasyonunu temsilen ve o federasyonun başkan yardımcısı olarak konuşuyor. Ama ne konuşma, ‘Soydaşlarım’ diyerek sanki Hitlerin ruhuna bir selam çakıyor! Sonra da adam aleni bir şekilde nefret suçu işliyor, ‘Ermeni köpeklerine ölüm’ diyor ve ‘ölüm’leri oradaki kitleye tekrarlatıyor. Biraz dini de katıyor söylemine ve sonra Türkler uyanıyor diyor, Avrupa’ya İskandinavya’ya Türkün gücünü göstermeliyiz diyor. Biz kan sevmeyiz ama kan dökmesini de biliriz diyor. (Adam İsveç’e gitmiş ama kafası değişmemiş.  HYETERT)

Tekrarlamakta fayda var, burada Ermenilere köpek diyor, Ermenilere ölüm diyor!.
Ölüm kelimesini dinleyicilere tekrarlatıyor, dinleyiciler de tekrarlıyorlar.
Dini de faşist emellerine alet etmek için kullanıyor.
Bunu nerede yapıyor? Köpek haklarının savunulduğu ülkede, köpeklerle eş tutup ermenilerin öldürülmesini konu ediniyor!
Tam anlamıyla bir rezalet, tam anlamıyla bir suç!
Bu dil zehirli bir dildir, bu dil tehlikeli bir dildir. Bu dil sadece bir konuşma, hata diye geçiştirilemeyecek kadar ölümcül bir dildir. Çünkü kanı kaynayan gençleri gaza getirip, planlı ve plansız saldırı düzenlemeye iten bir dildir. Bu dil, burada zaten bir Türk bir Kürt derneklerinin merkezleri sıra ile saldırılara uğrarken, yangına körükle gitmek, benzin dökmektir.
Bu dil katliam dilidir!
Sonrasında ne mi oluyor?
Federasyon ‘bireysel görüşüdür’ diyor, ‘bizi bağlamaz’ diyor.
TV4 onunla telefon bağlantısı yaptığında ‘benimki konuşma değildi, elimde metin yoktu’ diyor, daha sonra da şu  ibretlik metinle istifa ediyor:
‘Arkadaşlar Cumartesi 2016.04.09 tarihinde yapmış olduğum konuşma bazı yanlış anlaşılmalara yol açmış ve birtakım art niyetli insanlar tarafından yanlış yönde kullanıldığını gördüm.
Öncelikle yapmış olduğum konuşmanın uzaktan yakından İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu ile alakası yoktur. Zamanın darlığı ve hazırlıksız yakalanmam’dan dolayı, duygusal davranıp, heycanlanarak dilimin sürçmesi sonucu, konuşmam yanlış anlaşılmalara yol açmıştır.
Barışçıl Ermenilere karşı hiçbir sözüm yoktur sadece çocukları, kadınları yani sivilleri öldürenlere karşı eleştirisel konuşma yapmak istemiştim. Birde son zamanlar da terör örgütü PKK’ ya kucak açan Ermenistan rejimini eleştirmek istemiştim. Fakat yanlış anlaşıldı.
Konuşmam’ dan dolayı başta federasyonumuz’dan üyelerimiz’den ve Türk milletinden özür diler federasyonumuzun zarar görmemesi adına, İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu yönetim kurulundan istifa ettiğimi bilginize sunarım’
Bu özür nasıl bir özür? Uyduruk, tepkileri yatıştırmak ve yaptırımları engellemek için federasyonun aldığı bir önlemden başka birşey değil (yaptırımlara  birazdan geleceğim).
Bu katliam çağrısı yapan adam, özür dilerken, ‘Hata ettim, hayvanlık ettim, aff dileyeyeyim’ diyor mu? Demiyor. ‘Yanlış anlaşıldım’ diyor. ‘Dilim sürçtü’ diyor!
Ölüm diye bağıran kim?
Peki, Burada kime karşı nefret suçu işlemişti bu şahıs? Ermenilere karşı. Kimeden özür diliyor, Türklerden ve federasyonundan.
Peki Federasyonun iddia ettiği gibi bu bireysel bir hareket olarak görülüp federasyon maruz görülebilir mi?
Kesinlikle hayır, katiyyen hayır, külliyen hayır!
Gerekçelerimle anlatayım:
O gösteride  onlarca yetkili varken, onlarca  federasyon üyesi varken, federasyon birşey yapmıyor. Federasyonun siteleri, sayfaları bu eylemden resimler, videolar paylaştılar, eylemi sahiplendiler.
Ne zaman ki, Evin Akbaş isimli Kürt sanatçı bu videonun üzerine alt yazı ile İsveçte Tercümesini yazıyor, ne zaman ki İsveçteki Türk demokratlar ve özellikle Kürtler tepki göstermeye başlıyorlar, ne zaman ki İsveç yazılı ve görsel medyası ilgi göstermeye başlıyor, federasyon o zaman ‘bizi bağlamaz’ diyor,  federasyonun gençlik oluşumu ancak o zaman, o söylemle arasına mesafe koyma gereği görüyor. Videoya dikkatle bakarsanız, gençlikten birçok kişinin orada olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek! Yani orada tepki gösteren yok!
Neyse, Leylani kamuyondaki tepkileri gördükten sonra dernekten istifa ettiğini söylüyor.
Yani tercümesi şu: ‘Yanu ben kapalı kapılar ardında dediklerimizi herkesin önünde dedim, söylediklerimin arkasındayım ama açık ettim, gerçek niyetimizi açığa çıkardım, siz kusuruma bakmayın!’
Oradaki gençlerden ve katılımcılardan hiçbiri ama hiçbiri: Yahu ‘bu adam nasıl böyle der’ demedi. Tek bir tane protesto, sırtını dönen, tepki gösteren, oradan uzaklaşan olmadı.
Devam edelim, neden federasyonu bağlar iddiamıı pekişitirmesi açısından:
Daha önce elçilik önünde Türkiyeyi protesto etmek isteyen Kürtlerin çoğuklukta olduğu kitleye karşı, ‘Türk kanından olanları’ elçiliği korumaya davet eden bir örgüt bu federasyon!.  Bir bakıma, buranın gençlerini yasal bir eylem karşısında fedailiğe davet ediyor! Sanki elçiliği koruma ihalesini almış güvenlik şirketi gibi davranıyor. Sanki Elciliğie korumakla yükümkü isveç polisi yokmuş gibi.
Bunun dışında ne zaman burada Türkiyeli  diğer halklar veya Türklerin yaptklarını onaylamayanlar eylem yapsa, üyelerini aynı yer ve mekanda eyleme davet eden bir örgüt bu federasyon! Bu kitle karşılaşsın, kızışsın, birşeyler olsun demek değil de nedir?
Hatta federasyon başkanı Hasan Dölek, ‘teröre karşı’ mitinge gelmeyen tanıdık akrabaların yakasından paçasından yırtın diyerek gelmeyenlere böyle şiddet uygulanmasını da önermiş biri. Bakın internetten siz de bulabilirsiniz ama ne dediğini buraya alayım da siz karar verin:’ ”Hepinizin bugün hakkıdır, eve  gittikten sonra, mahalleye gittikten sonra,  akşam camide bugün buraya gelmeyenlerin yakasını, paçasını yırtmak. Yapın bunu. Sizin hakkınızdır bunu yapmak. Her şeyi yapmak hakkınızdır”  bu ifadeyi iki kez,  hırçın bir üslüpla tekrar ediyor. Gösterideki konuşmasında  şiddeti çözüm yöntemi olarak savunuyor!
Federasyonun Başkanı dedim de, ona değinmeden geçemeyeğim: Hasan Dölek denilen, yüzünde belirgin çıban izleri bulunan kilosu bol  şahıs hakkında başka ne biliyoruz?
İsveç medyası tarafından  yalanları alavare ve dalavereleri ortaya çıkarıldığı ve uyduruk üyeliklerle başkanlığını ve federasyonunu sürdürdüğü ve bu üye rakamları ile devlet yardımı almaya  çalıştığı için isveç sosyal demokratları listesinden adaylığı iptal edilmiş kişi.  İsveçte kariyer yapamayan Hasan Dölek, şansını AKP  aday adaylığında denemiş kişi. Vekil olamayan Dölek ne konumda şu anda: Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Danışma Kurulu Başkanlığı (YTB), Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kuruluna İsveç’te ki Türkleri temsil etmek üzere Rafet Candemir ile beraber atanan 2. Kişi. Buna ek olarak, Stockholm Büyükelçiliğinin etkinliklerinde davet alan,  kendi etkinliklerine elçilik görevlilerini getirebilen kişi.
Yani, bu ırkçı örgütün şiddet yanlısı federasyonun başkanı buradaki Türkleri (devlet nezdinde Türkiyeli tüm halkları) temsil etsin diye seçilen kişi.
Stockholmdeki Sergel Torg meydanındaki konuşmaya geri dönersek, Barbaros Leylani’nin konuşması, zaten temsil ettiği kurumun kurumsal kimliğine ve bugüne kadar yaptıklarına uygun bir konuşma olduğu için, sadece bireysel bir eylem olarak değerlendirilemez. Sadece Barbaros Leylani değil, kurumun kendisi ve yönetimdeki tüm üyeleri de ırkçı eylem ve yapılanmaları için hukuki olarak hesap vermelidir. Buna ek olarak, buraki Türkler ve devlet kurumları, eğer İsveçteki itibarlarını düşünüyor ve İsveçte huzurlu bir hayat sürdürmek istiyorlarsa, İsveçteki varlığını şovenist duyguları okşayarak ve şiddeti tırmandırmaya çalışan, İsveç yerel yönetimlerde Türklerin vatan hasretini oya devşirip, makamını bireysel (ve bilmediğimiz kimbilir başka) emellere hedef için kullanan bu gibi  kurum ve insanların buradaki etnik Türkleri temsil etmesine göz yummamalıdır.
Federasyona uygulanacak yaptırımlara değinecektim onu da yapayım:
Buradaki diğer halklar devletten üye sayılarına, aktivitelerine ve projelerine göre, etnik ve farklı örgütlere destek sağlar. Federasyon bu imkanların kaymağını onlarca sene yemiş bir kurumdur.
Bu konuşma İsveçte çok ses getirdi. Medyada, irili ufaklı tüm gazetelerde haber oldu, ve isveç televizyonu tv4te çıktı, birçok köşe yazarı bu konuyu işledi. Bu ırkçı söylem İsveç kamuoyunda mahkum edildi.
Buradaki demokrat dernekler basın açıklaması ile Polise başvuruda bulundular. Bireysel olarak da başvuran yüzlerce kişi oldu.
İsveç Gençlik ve Sivil Toplum Ajansı her sene yüklü destek alan bu derneğe verilen destekleri tekrardan inceleme kararı aldı. (ekonomi hepimizin bildiği gibi, acıtır!)
Demokratik ülkelerde yaşayıp, demokrasiden hiç anlamayıp faşist ve kriminal davalarını burada yürütenlerin, burada işlerin Türkiyedeki gibi işlemediğini anlamaları geç de olsa mümkün olacak sanırım. Umarım İsveçteki Türkiyeyi temsil eden devlet kurumları da,  buradaki İsveçli Türkler de, muhattap aldıkları veya kendilerini temsil edecek kişi ve kurumları seçerken, hem evrenselnormlara hem de İsveç Kamuoyundaki kıymeti harbiyelerini dikkate alırlar.
Çünkü Türk federasyonu, eğer amacı burada kışkırtıcılık yapmak değilse, bu eylemleri ile sadece Türklere değil, buradaki barışçıl ortama  da zarar veriyor ama en çok ve hatta çok çok, Türklere zarar veriyor.
Bazı Linkler:
http://www.mucf.se/mucf-har-beslutat-att-utreda-bidraget-till-trf
http://www.trf.nu/kategori/genel-gundem/

http://serdartemiz.net/?p=363

Yorumlar kapatıldı.