İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Fertler ölür , millet yaşar. İnşallah , Türk Milleti , ebediyete kadar yaşayacaktır. Yaşasın Millet.

Ömer Çağatay Topuzoğlu
Bugün, “Üç çocuğumu, millet uğruna yetim bırakıyorum. Fertler ölür, millet yaşar. İnşallah,Türk Milleti, ebediyete kadar yaşayacaktır, Yaşasın Millet” diyerek, zulüm ile aramızdan ayrılan Boğazlayan Kaymakamı Milli Şehit Mehmed Kemal Bey’in vefat sene-i devriyesi… Mustafa Kemal Atatürk, babasını Konya’da kabul eder ve kendisine ; “Gel bakalım devletin babası” şeklinde hitap eder. Babası Arif Bey ; “Aman Paşam, devletin babası sizsiniz” deyince, Mustafa Kemal Atatürk ; “Sen öyle bir evlat yetiştirdin ki, oğlun bu meşaleyi tutmasaydı, biz ateşi yakamazdık. Işık tutan, senin oğlundur” der. Kendisine, Kemal Bey’in evlatlarının durumunu sorar ve çocuklarla ilgili olarak; “Baba, ver ben ilgileneyim.” teklifinde bulunur. Kemal Bey’in babası ise ; ” Onlar bana vediadır Paşa Hazretleri, siz iaşelerini temin edin.” cevabını verir. Atatürk de bunun üzerine ; “İstanbul’a git, 20000 liralık bir mülk beğen, yalnız Ermeni malı olsun.” der.



***
    “İl gider töre kalır.” Tarihimizin derinliklerinden gelen ama hala geçerliliğini koruyan, derin bir mesaj.  “Ten fânidir, can ölmez, gidenler gine gelmez,  ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil.” demiş Yunus Emre. Töremize, inancımıza göre yaşadıkça , tenlerimiz için çabaladığımızın birazı kadar, canlarımız , ruhlarımız için de gayret göstermeye çalıştıkça , il de gitmez inşallah.

Bugün, “Üç çocuğumu , millet uğruna yetim bırakıyorum. Fertler ölür, millet yaşar. İnşallah , Türk Milleti , ebediyete kadar yaşayacaktır. Yaşasın Millet.” diyerek, zulüm ile aramızdan ayrılan Boğazlayan Kaymakamı Milli Şehit Mehmed Kemal Bey’in vefat sene-i devriyesi. Şehit olduğuna inancım tam, dolayısıyla makamı kutlu, mübarektir , şüphem yok. BAKARA Suresi 154. Ayet-i Kerimede, mealen : “Allah yolunda öldürülenlere de ölü demeyin. Onlar diridir, ama siz anlamazsınız.” buyuran Cenab-ı Allah (C.C) , vaadinden dönmez. Bizler kendi derdimize yanalım.

   Malumunuz , Mehmed Kemal Bey , Ermeni Tehciri ile ilgili emri uyguladığı için , İngiliz baskısı ile kurbanlık gibi hedef seçilip , yalancı şahitler kullanılarak , Nemrut Mustafa Divan-ı Harbi tarafından suçlu bulunup , idam edilmiştir. Padişah Vahdettin’in tepkilerden çekinerek , idamını onaylamadan önce Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’den fetva istediği bilinir.  Şeyhülislam’ın fetvası üzerine de , 10 Nisan 1919 tarihinde , apar topar , akşama doğru Beyazıt Meydanı’nda asılarak şehit edilir. Her akşam evladını ziyaret eden babası , oğlunun asıldığını ziyarete gittiği esnada görür. Yaşadığı acıyı düşünmek zor. Cenazesi Kadıköy’e geçirilerek , Kuşdili’ndeki Mahmut Baba Mezarlığı’nda toprağa verilir.



   “Çocuklarımı , asil Türk milletine emanet ediyorum , eminim bu kahraman millet , gereğini yapacaktır” şeklindeki vasiyeti dahi , bizler için ağır bir mesajdır. Zira en basitinden , kızının cenazesinde , Ankara’dan hiçbir katılım olmamıştır. Bu kahramanımız , daha sonra TBMM tarafından çıkartılan bir kanun ile milli şehit ilan edilir ve ailesine maaş bağlanır. Devletimiz , bu maaşların bağlanmasında , kaçak Ermeni şahısların mallarının kullanılması konusuna dikkat etmiştir. Kendisi , ülkemizin bağımsızlık ve kurtuluşundaki simgelerdendir ve idamıyla milletimizin yüreklerinde sönmeyecek bir ateş yakmıştır.


Mustafa Kemal Atatürk , babasını Konya’da kabul eder ve kendisine ; “Gel bakalım devletin babası” şeklinde hitap eder. Babası Arif Bey ; “Aman Paşam , devletin babası sizsiniz” deyince , Mustafa Kemal Atatürk ; “Sen öyle bir evlat yetiştirdin ki , oğlun bu meşaleyi tutmasaydı , biz ateşi yakamazdık. Işık tutan , senin oğlundur” der. Kendisine , Kemal Bey’in evlatlarının durumunu sorar ve çocuklarla ilgili olarak ; “Baba , ver ben ilgileneyim.” teklifinde bulunur. Kemal Bey’in babası ise ; ” Onlar bana vediadır Paşa Hazretleri , siz iaşelerini temin edin.” cevabını verir. Atatürk de bunun üzerine ; “İstanbul’a git , 20000 liralık bir mülk beğen , yalnız Ermeni malı olsun.” der.

   Mehmed Kemal Bey’in idam fetvasını veren kişi olan Şeyhülislam Mustafa Sabri , İngiliz Muhipleri Cemiyeti mensubu , Sevr imzalansın diye görüş beyan etmiş , İngiliz Mandası isteyen bir kişidir. 1927’de vatandaşlıktan çıkartılmıştır. Yunanistan’da geçirdiği sürede çıkardığı Yarın Gazetesi’nde yazdığı bir şiirde Türklüğüne tövbe ettiğini , Türklükten istifa ettiğini ifade etmiştir. Şöyledir şiiri (!) ;

Yalnız Müslüman ve insan

Olarak kalmak üzere Türklükten ,

Şeref ve izzetimle istifa

Ediyorum Allah’ın huzurunda!…

Tövbe yarabbi tövbe Türklüğüme

Beni Türk Milletinden addetme!
    Günümüze geldiğimizde , salyalı , sümüklü , benzer sözde ulemanın desteği ile kurgulanan kumpas davalarda , nice yiğitler zulme uğramış , ceza evlerinde kanser olmuş , kalp krizi geçirmiş , çürümüşlerdir. AKP’li Milletvekillerinin de kuruluşunda ve yönetiminde yer aldığı Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi Vakfı ise ,  Tokat’ta hizmet vermektedir! O halde korkmaya gerek yok , yayılalım gitsin. İş çoktan bitmiş! Bu vakıflar işlerini iyi biliyorlar hem , değil mi? Öyleyse ne diyelim?  Hayırlı Pazarlar! Haftanın bir günü de dinlenelim değil mi? Pijama , terlik iyidir. Yalnız pencereleri kapalı tutun. Zira , havada kan kokusu var. Gerçi kokusu baya değişmiş. Ben baktım şöyle bir uzatıp kafamı , yeşil , yeşil bir duman tütüyor.  Dolar mıdır , yoksa 3 aylar da geldi nasılsa diye pazarlanacak dinin yeşili midir , bilemedim. Karışmış birşeyler yani.  Tamam , Pazar geldi , eve tıkıldık , camlar da kapalı , ne yapsak? Eh malum günlerde , artık gazeteler arka sayfalarda manken resimlerine ara verip , 30 kupona Kur’an dağıtır , televizyonlar da “Değil mi Hocaaaam” diyen kevaşelerine biraz çeki düzen vermiş durumdayken , kaval eşliğinde , hüngürdek pepelek şaşıların , timsah gözyaşları içerisinde anlattıkları hikayelere kilitlenelim. Ya da , bu sağanağa karşı ,  Kur’an-ı Kerim’i ve tarihimizi kendimize şemsiye yapıp , o kirli akıntı ile yıkanmamanın çaresine bakalım.


Yorumlar kapatıldı.