İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yorum: Avrupa’nın sınırlarında

2014 yılında Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada, ‘Akdeniz’in mezarlığa dönüşmesine göz yumulamayacağını’ söylemişti. “Her gün derme çatma teknelerle Avrupa sahillerine vuranlar, kabul ve yardım bekleyen insanlardır. Avrupa’da yardımlaşma olmaması, probleme herkesin, göçmenlerin insanlık onurunu dikkate almadan, kendine göre çözüm arama tehlikesine yol açar”, şeklindeki sözleri ayakta alkışlanmıştı.

Papa’nın sözleri güncelliğinden bir şey kaybetmedi. Françesko sadece eleştirmedi ama şu sözlerle bir vizyon da sunmuştu: “Avrupa kültürel kimliğini bütün açıklığıyla ortaya koyup, hem Avrupalıların haklarını koruyan, hem de göçmenlerin kabul edilmesini teminat altına alan yasalarını uygularsa, göçün doğurduğu problemlerin üstesinden gelebilir.” Papa aynı zamanda göçmenlerin geldiği ülkelere yerinde yardım etmenin ve anlaşmazlıkları ortadan kaldırmanın önemine de işaret etmişti.

*** 
Papa Françesko önümüzdeki günlerde Midilli’deki mültecileri ziyaret edecek.
Papa, Avrupa’nın sınırlarını kapattığı insanların ayağına gidiyor. Christoph Strack’a göre Papa ilkelerine bağlı kaldı. Avrupa Birliği (AB) Türkiye ile varılan mültecileri geri kabul anlaşmasından memnun. Batı Balkanlar üzerinden kuzey yönündeki mülteci ‘akını’ kesildi. Birçok ülke sınırlarını mülteci geçirmez duruma getirmek için durmadan çalışıyor. Tel örgüler çekiliyor, sınırlarda askeri devriyeler geziyor.
Papa Françesko’nun 16 nisanda Midilli’ye yapacağı bir günlük ziyaret ise provokasyon gibi algılanıyor. Avrupa ülkeleri mültecilere sınırlarını kapatırken, Papa onlarla buluşup birlikte vakit geçirmeye gidiyor.
Reel politikacı değil, radikal biri
Papa Françesko’nun reel politikayla alıp vereceği olmaz. O Françesko’dur. O, Hristiyan Avrupa’nın angajmanını yeterli bulmayan bir radikaldir. Hiçbir zaman razı olmayacaktır. O çok şey istiyor. Hem de pek çok. Adını aldığı kutsal Françesko da öyleydi. Kardinal Mario Bergoglio 2013 yılında papa seçimi için yapılan kardinal toplantısında işin ciddiye bindiğini anlayınca Françesko’nun adını almıştı. Toplantı sırasında bir kardinal ona papalık makamında fakirleri unutmamasını tembih etmişti.
Bu sözler ona buyruk oldu. 
2014 yılında Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada, ‘Akdeniz’in mezarlığa dönüşmesine göz yumulamayacağını’ söylemişti. “Her gün derme çatma teknelerle Avrupa sahillerine vuranlar, kabul ve yardım bekleyen insanlardır. Avrupa’da yardımlaşma olmaması, probleme herkesin, göçmenlerin insanlık onurunu dikkate almadan, kendine göre çözüm arama tehlikesine yol açar”, şeklindeki sözleri ayakta alkışlanmıştı.
Papa’nın sözleri güncelliğinden bir şey kaybetmedi. Françesko sadece eleştirmedi ama şu sözlerle bir vizyon da sunmuştu: “Avrupa kültürel kimliğini bütün açıklığıyla ortaya koyup, hem Avrupalıların haklarını koruyan, hem de göçmenlerin kabul edilmesini teminat altına alan yasalarını uygularsa, göçün doğurduğu problemlerin üstesinden gelebilir.” Papa aynı zamanda göçmenlerin geldiği ülkelere yerinde yardım etmenin ve anlaşmazlıkları ortadan kaldırmanın önemine de işaret etmişti.
Eteklere yolculuk
Strazburg, Françesko’nun İtalya gezileri dışında günübirliğine ziyaret ettiği ikinci Avrupa kenti olmuştu. Dokuz hafta önce de Avrupa’nın en fakir ülkesi Kosova’ya gitmişti. Papalığa seçildikten 100 gün sonra da Akdeniz’deki ölümlerle 
sembolleşen Lampedusa’yı ziyaret emişti.
Françesko’yu dünyanın bütün Lampedusa’larından bakarak anlamaya çalışmak gerekir. O sınırlara dayanıyor, sınırlardan ve dışlananlardan doğru hissediyor. Sözleri bazen kulağa sosyal ütopyacılık, arada bir kışkırtıcılık ve biraz da Komünizm’e yakınlık gibi çalınıyor. Ne fark eder ki. Papa’nın reel politikayla ilgisi olmaz. Bu tavrını onaylamayanlar olumsuz anlamda başını sallasalar da.
Bir ay sonra yüzlerce Alman Françesko’ya Uluslararası Şarlman Ödülü’nün verileceği Vatikan’a gidecek. İçine kapanmayla ve milliyetçilikle flörtleşen tedirgin Avrupa en önemli ve kışkırtıcı ihtarcısına en önemli ödüllerinden birini veriyor. Onun yapacağı konuşmayı dinleyenler Strazburg konuşmasını hatırlamalı, Lampedusa ve Midilli ziyaretlerindeki jestleriyle verdiği işaretleri doğru anlamalıdırlar.
© Deutsche Welle Türkçe
Christoph Strack

Yorumlar kapatıldı.