İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

PKK’nın Ermeni kimliğine dikkat!

MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu teröristlerin telsiz konuşmalarında “1915’in intikamını alıyoruz” dediklerine dikkati çekip “Amaçları Türk birliğini engellemek” dedi. Halaçoğlu’nun, uzun yıllardan beri ısrarla savunduğu başlıklardan biri  PKK’nın Ermeni kimliği. PKK’nın misyonuna dair, üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken ikazları var: Biz parti olarak Kürt değil PKK sorunu diyoruz. Kürt asıllı vatandaşlarımız PKK’nın kendilerini öldürdüğünü bilmiyor mu? Biliyor. Çoluk çocuk demeden öldürüyor. Asker emeklileri şimdi anlatıyor o telsiz konuşmalarını… Ne diyor PKK’lılar? (Okurlar darılmasın böyle saçmalıkları da bazen yayımlamak gerekiyor. Tek sünnetsiz millet Ermeniler gibi, Kürt milletini inkar etmek gibi. HYETERT)

PKK’nın Ermeni kimliğine dikkat!
Türkiye’de yaptığı tahribata bakın…
Mağara kiliseler, sünnetsiz PKK’lılar biliniyor artık. PKK, Türk dünyasının entegrasyonunu önlemek için çıkarılmış bir vasıtadır. ABD, 1970’ten itibaren öngörüyor Sovyetlerin çökeceğini ve bir Türk dünyasının oluşacağını. Sovyetler 1990’lardaçöküyor. Eş zamanlı olarak PKK’nın Türkiye’de yaptığı tahribata bakın. PKK’yı alt etmeye harcadığımız gücü Türk cumhuriyetlerine harcasak ne olurdu bir düşünün!
MHP Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, Ermeni iftiralarını, Avrupa arşivleriyle çürüten konuşması, Avrupa Parlamentosu’nun maskesini böyle düşürdü: Tarihi gerçekler başka olabilir ama biz siyasi karar alıyoruz!
Evet 15 yıl Türk Tarih Kurumu başkanlığı yaptı, MHP milletvekili olarak  “Türk Milliyetçiliğinin siyasi temsili”  makamında, bu ülkenin yetiştirdiği en kıymetli bilim adamlarından biri; konuya dair sayısız eseri var, belleği başlı başına bir arşiv ama Prof.Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun“Ermeni Meselesi”ndeki duruşunu siyasi-ideolojik-ilmi tepkinin de ötesinde adeta bir çığlığa dönüştüren, mezalimin bizzat tanığı da olması belki… Kozan doğumlu Halaçoğlu, yaraları derin toprakların çocuğu:
– Amcam Ermeni kurşunlarıyla yaralanmış; kıl payı kurtulmuş. Teyzem -2012’de, 109 yaşında vefat etti- her şeyi hatırlıyordu. 13 yaşındaymış; insanları fırınlarda diri diri yaktıklarını hatırlıyordu. Kozan’da o fırın duruyor hâlâ. 5 binden fazla Müslüman’ı katlettikleri Saimbeyli’de -eski ismi Haçin- biri birine zulmediyorsa  “Hecin gavuru” derler, o zulümden kalan bir anıdır…
Rüyalarıma giriyordu
Hemen akabinde bir tarihçi olarak sahada çalışırken karşılaştıkları var.  “Gece rüyama giriyordu gördüklerim”  diyor:
– Iğdır, Tuzluca, Gedikli Köyü’nde 96 kişilik toplu mezar açtık. Samanlığa doldurup yakmışlar insanları. Bir anne, iki çocuğuna sarılmıştı. Çocukların birinin 8, birinin 16 dişi vardı. Bir kılıç sokmuşlar, üçünü beraber şişlemişler. O kılıçla çıktılar mezardan! Kars’ın Derecik Köyü’nde 476 kişilik toplu mezar açtık. Bir annenin saçları hâlâ duruyordu. Kucağında bebesiyle çıktı; 2 dişi vardı. Bu çalışmalarda psikolojim bozuluyordu. Düşünün, o insanlar can çekişmişler. Birbirlerine sarılmışlar, kapıya yığılmışlar… Böyle çıktı hep kazılan toplu mezarlarda. Bunları nasıl görmezden geleceğiz? Onlar ayin yaptı; biz ne yapacağız? Ermenilerin ayinine katılan hükümet katledilen 518 bin Türk için de bir Kur’an okutsaydı ya! Ama hâlâ birilerine şirin gözükmeye çalışıyorlar. Hâlâ…
Açık ve net ihanet
Bir yeni kişi bile öğrense kârdır,  “aslında ne olduğunu”  bir kere daha(!) izah ediyor:
1878, Osmanlı-Rus Savaşı sonrası Ermeniler  “bağımsızlık”  peşinde koşmaya başladılar; Romanya, Yunanistan, Bulgaristan gibi örnekler vardı. Dünya Savaşı’ndan faydalanarak, Osmanlı vatandaşı oldukları halde hem İngiliz, hem Fransız, hem de Rus orduları içinde Osmanlı’ya karşı savaştılar. Bu devletler geçmişte Osmanlı topraklarında kurdukları okullarda zaten kendileri için militan yetiştirmişlerdi. Çanakkale’de ölüm kalım mücadelesi… Musul, Kafkasya, Filistin… Ermeniler bu dört cephe arasındaki irtibatı kesmek, asker için gönderilecek mühimmatı engellemek için 23 noktada isyan çıkardılar. Bursa’dan Van’a, Dörtyol’dan İzmit, Trabzon’a kadar… Buralar, dört ordumuzun birbiriyle irtibatını sağlayan telgraf tellerinin geçtiği merkezlerdi.  Filistin’de İngilizlerle savaşacak 20 bin Türk askerini buraya çekmek zorunda kaldı Osmanlı, Zeytun’da isyanı bastırmak için. Bunun adı açık ve net ihanet olarak adlandırılır! Ermeni Delegasyon BaşkanıBogosNubar Paşa, Fransa Dışişleri Bakanı’na yazdığı mektubunda açık açık“Savaşın başından beri sizin hedeflerinize inanmış olarak yanınızda savaşan tarafız” diyor. Tarih 1918. Kendi devletine karşı düşman kuvvetle savaştığını beyan ediyor. Osmanlıönceleri isyancıları mahkemeye çıkarıyordu. Yargılanıyor ve baskı ile serbest kalıyorlardı. Savaş döneminde, mahkeme yerine, kendi topraklarında ama savaş bölgesi dışına nakil kararı aldı.
Toplu mezar göstersinler
Ermeniler 1.5 milyon Ermeni’nin katledildiğini iddia ediyor ama;
– İddiayı ispatla da mükellefsiniz.  BM tarafından 1922’de yayınlanan bir belge var; hem İngilizce hem Fransızca. Bir örneğini de ABD’ye göndermişler. Denilen şu: Bütün dünyada Kasım 1922’de 3 milyon 4 bin Ermeni var. Belge aynen  “Bu nüfusun 817 bin 873’ü Türkiye’den göç etmiş Ermenilerdir” diyor. Yani ölmediklerini teyit ediyor. Aynı belgede “95 bin Ermeni kadın ve çocuk Müslüman olmuştur ve yukarıdaki rakama dahil değildir”  diyor. Çok kesin rakamlar. Diyor ki  “İstanbul’da 148 bin 998, Anadolu’da da 131 bin 175 Ermeni, Ermeni kimliğiyle yaşıyor.”  Hepsi toplam 1 milyon 200 bine varıyor. Osmanlı nüfus sayımlarına göre, Ermeni nüfusu 1 milyon 294 bin zaten. O zaman 1.5 milyon Ermeni nasıl ölüyor? Soykırıma uğradılarsa, devletin talimatı olması lazım. Hani? Aksine yolda alınacak tedbirlerle ilgili bir sürü talimatname yayınlanmış. Yardım kuruluşlarına yardım izni vermiş. Yolda saldıran, mallarını gasp eden, kimisini de öldüren, kaçıranları Divan-ıHarb’e çıkarmış; suçlular cezalandırılmış. Zaten artık soykırım olmaz. Kasıt olmadığıçıkar. 21 Aralık 1918’de devlet geri dönüş kararnamesi çıkarıyor. Bu tarihten sonra Osmanlı’da 644 bin 900 Ermeni, Ermeni kimliğiyle yaşamaya devam ediyor. Ermenilerin asıl milli mücadelede Fransızlarla iş birliği yaptıktan sonra Anadolu’da kalacak yüzleri kalmıyor. Fransızlar Ankara Antlaşması’yla yüzüstü bırakınca  “Siz döneksiniz, bize kraliyet sözü verdiniz ama bizi yalnız bıraktınız. Biz şimdi buradaki komşularımızın yüzüne nasıl bakacağız” diye Ermeniler söylüyor. Onun üzerine bir kısmı Hatay bölgesine, bir kısmı Lübnan’a, İskenderiye, İstanbul ve Ermenistan’a Fransızlarca naklediliyor. 1.5 milyon Ermeni öldüyse muhakkak bir yere gömüldüler. Birine 300 kişi koysanız; 5 bin toplu mezar eder. Nerede bunlar? Gösterin, açalım! Yanaşmıyorlar. Yok çünkü.
İngilizler niye susuyor?
Halaçoğlu’na göre “bütün mesele”;
– Foyaları ortaya çıkacak!, Türkiye’yi bugün soykırımla suçlayanların hepsinin dahli var. Fransa liste yayınladı“Fransa için ölen Ermeniler” diye; hepsi İstanbul doğumlu. 500 dolara, Rus konsolos ve büyükelçi raporlarını aldım;  “İstanbul ve Doğu Anadolu’yuİngiltere ile Fransa’ya bırakmamak için Ermenileri desteklememiz lazım”  diyorlar. ABD’den de silah geliyor. İngilizler hiçbir zaman meclislerine getirmediler bu konuyu. AP’de de,  “Soykırım olduğuna inanmıyoruz”  dediler. Çünkü Malta’da denediler, suçlayacak delil bulamadılar! Hukuken kapandı bu konu. Hem Malta’da hem de 1919’da Osmanlı, İspanya, Danimarka, Hollanda ve İsveç’e nota verip, ikişer tarafsız hukukçu yollamalarını istediğinde kapandı.
İktidar satarsa başka…
Bunları Avrupa Parlamentosu’nda anlattığında ne demişler biliyor musunuz Halaçoğlu’na;
BM’den ABD’den belgeler gösteriyorum.  “Adamlar öldü diyorsunuz ama bakın ölmemiş”  diyorum.  “Tamam, haklısınız, tarihi gerçek böyle olabilir ama siyasi karar alıyoruz”  diyor. Kim verdi size bu hakkı? Gerçekler ortadayken, nasıl olur da bir toplumu, bir milleti hem de insan hakları anlaşmasına aykırı olarak suçlayabilirsiniz? “Siz niye kendi üzerinize alınıyorsunuz, Osmanlı döneminde olmuş” diyorlar.“Osmanlı dönemi dediğin benim dedem. Ben onu soykırımcı olarak mı kabul edeyim? Hem de yapmamış olduğu halde… Siz savunma hakkı da tanımadan, bizi yargılıyor ve mahkûm ediyorsunuz. Parlamento yargı organı mı? Sonra da Avrupa değerlerinden söz ediyorsunuz. Engizisyon mahkemesi kurmuşsunuz” dedim. Hukuki hiçbir yaptırımı yok. Tabii hükümetiniz iktidarda kalmak uğruna her şeyi satacaksa o başka! Eğer kendilerine çok güveniyorlarsa mahkemeye başvursunlar!
AKP’nin işine gelmedi
İktidar kanadından yapılan açıklamaları“Her halde hainlikle yapmıyorlardır, şuursuzca”  diye tanımlıyor:
– Bir Cumhurbaşkanı’nın Ermenistan’a gitmiş olması bile yeterince yanlış bir politika. Bu “Ben suçlu hissediyorum ama siz affedin” demeye gelir. Van’ın düştüğü 17 Mayıs’ın“Ermeni Mezalim Günü”  olması için ve Van’a, Akdamar’ın karşısına, tecavüze uğramamak için hayatlarına kıyan kadınlar anısına İffet Anıtı dikilmesi için kanun teklifi verdim. Sonuç sıfır. AKP’nin işine gelmiyor bunlar. Çanakkale’de 24 Nisan töreni yapıyorlar! Bu kadar yozlaştırmanın gereği yok. Çanakkale barış alanı değil ki; yedi düvele karşı göğsümüzü siper ettiğimiz, kurşunların birbiriyle çarpıştığı, metrekareye 4 bin merminin düştüğü savaş.
Türkiye’de “aydın” geçinenlerin sözde soykırımın kabulünü bir medeniyet, insanlık ölçütü gibi dayatmasına da tepkili Halaçoğlu:
İnsanlığın ayaklar altına alınmasıdır bu. Orta Çağ Avrupası gibi… Suçsuz birine işkenceyle suçluyum itirafı yaptırılması gibi.
PKK 1915’in intikamını alıyor: Misyonu Türk Birliği’ni önlemek
MHP’li Halaçoğlu’nun, uzun yıllardan beri ısrarla savunduğu başlıklardan biri  PKK’nın Ermeni kimliği. PKK’nın misyonuna dair, üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken ikazları var:
Biz parti olarak Kürt değil PKK sorunu diyoruz. Kürt asıllı vatandaşlarımız PKK’nın kendilerini öldürdüğünü bilmiyor mu? Biliyor. Çoluk çocuk demeden öldürüyor. Asker emeklileri şimdi anlatıyor o telsiz konuşmalarını… Ne diyor PKK’lılar? “1915’in intikamını alıyoruz.” Mağara kiliseler, sünnetsiz PKK’lılar biliniyor artık. PKK, Türk dünyasının entegrasyonunu önlemek için çıkarılmış bir vasıtadır. ABD, 1970’ten itibaren öngörüyor Sovyetlerin çökeceğini ve bir Türk dünyasının oluşacağını. Sovyetler 1990’lardaçöküyor. Eş zamanlı olarak PKK’nın Türkiye’de yaptığı tahribata bakın. PKK’yı alt etmeye harcadığımız gücü Türk cumhuriyetlerine harcasak ne olurdu bir düşünün! Hepsi danışıklı dövüş. Şimdi IŞİD’e karşı PKK ve PYD’nin desteklenmesi gibi.
Türkiye’nin haklılığı anlaşılmaya başlandı
Balkanlarla Sürekli İşbirliği ve Temas Derneği Başkanı Ali Sait Adiloğlu, “1915’te sadece Ermeniler değil Türkler de sıkıntılı bir dönem yaşamıştır. 1915’ten
15-20 yıl önce Balkanlar’da Müslümanların yaşadıklarına uluslararası toplum bir anlamda ’kör ve sağır’kalıyor” dedi.
Adiloğlu, 1915 yılında yaşananları tahlil etmenin siyasetçilerin değil, tarihçilerin işi olduğunu söyledi. Türkiye’nin her fırsatta Osmanlı ve devlet arşivlerini tarihçilere açmayı teklif ettiğini ancak bunun Ermeni cephesi tarafından kabul edilmediğini anlatan Adiloğlu, Türkiye’nin haklılığının yavaşyavaş daha iyi anlaşılmaya başlandığını dile getirdi.
Ermeni iddialarının, Balkan coğrafyasında da protesto edildiğini aktaran Adiloğlu, “Balkan ülkelerindeki tepkilerde Türkiye’nin bir etkisi yok, tamamen sivil inisiyatifle ortaya çıkıyor çünkü Balkan ülkelerinde yaşayan kardeşlerimiz biliyor ki en zor zamanlarında yanlarında Türkiye vardı. Bosna’da, Kosova’da, Makedonya’da ve diğer Balkan ülkelerinde Müslümanlara ve diğer halklara yönelik katliamlara en güçlü sesi Türkiye çıkarmıştır” diye konuştu.
Yıllardır Müslümanların yaşadığı coğrafyalarda kan ve vahşet yaşandığını, sivillerin öldürüldüğünü hatırlatan Adiloğlu bu ülkelerde büyük acılar yaşandığını vurguladı.
Röportaj : Selcan TAŞÇI

Yorumlar kapatıldı.