İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ara Varbed’in tokadı ağır gelmiş…

Markar Esayan / markar.esayan@aksam.com.tr
Varbed Ermenice de aşağı yukarı Türkçedeki “usta” anlamına denk geliyor… Ara Varbed Türkiye’nin en iyi foto muhabiridir. “Fotoğraf sanatçısı” derseniz zılgıtı yersiniz; o kendisini bir “foto muhabiri” olarak tanımlar. Ara Güler Türkiye’nin gururudur, sembollerinden biridir. Geç kalınmış da olsa, bu büyük sanatçıyı dünyaya hakkıyla tanıtmak üzere “Eye of İstanbul/İstanbul’un gözü” adıyla 60 dakikalık uzun metrajlı bir belgesel hazırlandı. Belgesel 13 Mart’ta Washington DC Bağımsız Film Festivali’nde dünya prömiyerini yaptı ve tüm kategoriler içinde en iyi film ödülünü kazandı.

Bununla da kalmadı.
“İstanbul’un gözü” Selanik Belgesel Film Festivali’nde Avrupa prömiyerini yaparken, biletler günler öncesinden tükendi. Film ayrıca dünyanın birçok festivalinden de davetler aldı.
Belgeselin yönetmeni Ümran Safter ödülü aldıktan sonra yakında Türkiye’de de filmin galasını yapmayı planladıklarını, dünya çapında tanınan ve bugüne kadar 1 milyondan fazla fotoğraf çeken Ara Güler’in dünyaya daha iyi tanıtılması için hazırlanan filmin mayıs başında Los Angeles’taki Güneydoğu Avrupa Film Festivali’nde gösterileceğini ifade etmişti.
Dünyada belgeselin hikâyesi bu iken, İstanbul Film Festivali Danışma Kurulu, Ara Güler hakkında hazırlanan ‘İstanbul’un Gözü’ belgeselini reddetti.
Ara Varbed, yakın dostları olduğu Eczacıbaşı ailesinin kurduğu İKSV’nin kendisine reva gördüğü bu tutumuna çok üzülmüş.
Hatırlarsanız, geçen aralık ayında Ara Varbed Kısıklı’daki konutunda Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin fotoğraflarını çekmiş, demokrasi, ifade özgürlüğü şampiyonluğunu kimseye kaptırmayan malum faşist medyanın saldırılarına maruz kalmıştı.
Can Dündar’ın Cumhuriyet’i, Güler’in adıyla dalga geçerek “Usta’yı Ara ki bulasın” diye manşet atmıştı.
Nasıl olur da, onlar Sayın Erdoğan’ı dünyaya “diktatör” diye tanıtmak ve haletmek isterken, Ara Güler gibi tanınmış, prestijli bir Ermeni sanatçı cephede böyle bir gedik açardı!
Ara Varbed geri adım atmadı, Orhan Pamuk gibi eğilip bükülüp mahalle baskısına boyun eğmedi. Cevabı ağır oldu “hodri meydan” dedi.
Muhabir “Neden size saldırıyorlar” diye sorduklarında şöyle demişti:
“Ne bileyim ulan! Bir sebebi yok. Ne istiyorlar? Cumhurbaşkanı değil mi? Çekmeyecek miyiz? Tabii Cumhurbaşkanı’nı çekeceğim, onu çekmeyip sizin gibi serserileri mi çekeceğim!”
Cumhuriyet’in manşeti hakkında da “Umurumda değil, okumuyorum artık o gazeteyi” deyip kestirip attı.
Ama onlar unutmaz. Güya İstanbul Film Festivali’ne almayarak intikam alıyorlar. İKSV’nin özrü ise kabahatinden büyük.
Diktatörlüğün, faşizmin, mahalle baskısının alasını sergilerler, hiç de utanmaz, sonra demokrasi dersi verirler.
Kutluğ Ataman gibi birçok sanatçı mahalle baskısına direndikleri için onların hışmına uğramıştır.
Ellerinden geleni artlarına koymasınlar. Lütfen daha da pespayeleşsinler ki, varsa bunlara kananlar, onlar da görsünler gerçek yüzlerini.
Hepsi birleşse Varbed’in attığı tırnak etmezler.
O yüzden onlar unutulacak Ara Varbed gibileri hep saygıyla hatırlanacak.

Yorumlar kapatıldı.