İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Selina Doğan’dan Sosyal medya araştırma önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Tüm dünyada düşünce ve ifade hürriyeti için büyük fırsatlar sunan sosyal medya Türkiye’de giderek bunun tersi bir amaca hizmet eder hale gelmiştir. ‘Trol’ olarak adlandırılan sahte hesaplar üzerinden nefret söylemi yaratılıp, muhalif kesimlere yönelik “sosyal ve siyasal linç” gerçekleştirilmektedir. İktidarın istediği gibi şekillendirdiği sosyal medya alanının ifade ve düşünce hürriyeti bağlamında yeniden düzenlenmesi, sahte hesapların ortaya çıkarılması, nefret söyleminin önüne geçebilecek düzenlemelerin belirlenebilmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ederiz.

Selina Doğan
İstanbul Milletvekili
GEREKÇE
İstatistiklere göre dünyada yaklaşık 2.5 milyar kişi internet, internet kullanıcılarının da 1.9 milyarı sosyal medyayı aktif olarak kullanıyor. Yine istatistiklere göre Türkiye’de nüfusun yüzde 56’sı internet kullanıcısı. Bunların da yüzde 81’i interneti sosyal medyaya erişim amacıyla kullanıyor.
Sosyal medya bireylerin birbirleriyle ve toplumla kurduğu ilişkide giderek öne çıkan bir olgu olarak karşımızda duruyor. Toplum içinde kendini ifade edemeyen bireylerin sosyal medyada kendilerini ifade edebildiği; siyasi, sosyal ve kültürel yaşama sosyal medya üzerinden katılabildiği sıklıkla görülmekte. Bu yönüyle sosyal medya toplumsal psikolojinin önemli bir çalışma alanını da oluşturmakta.
Sosyal medya organları, görüşlerin yaratılmasını ve değişimini sağlayarak ifade özgürlüğünün gelişmesine büyük katkı sunmaktadır. Son yıllarda birçok toplumsal olayın sosyal medya üzerinden kendisine taraftar bulması ve sosyal medya üzerinden aktarılması bu alanın toplumsal hayatta ne kadar önemli bir işleve sahip olduğunu göstermektedir.
Geleneksel medya organları giderek daha az sayıda kişinin bilgi ve düşüncelerini paylaştığı veya bunlara eriştiği mecralar iken internet ve sosyal medyanın dünya üzerinde milyarlarca kişinin bilgi ve düşüncelerini dolaşıma soktuğu veya bunlara eriştiği temel mecra haline geldiği söylenebilir.
Sosyal medya kendisini ifade etmekte zorlanan azınlıklar ve dezavantajlı gruplar için de kendilerini ifade edebilmek, örgütlenmek ve büyük toplumla ilişki kurabilmek açısından da fırsat sunmuştur.
Bununla birlikte sosyal medya insan hakları ihlallerine de yol açabilmekte ve buna potansiyel bir zemin sunmaktadır. İnternet ve sosyal medya, özel hayatın gizliliğinden nefret söylemine kadar birçok mevcut sorunun boyutunu daha da artırmıştır.
Öyle ki sosyal medyada ortaya çıkan nefret söyleminin vardığı boyut KONDA’nın yaptığı bir araştırmada da ortaya konuşmuştur. Gayrimüslim azınlık gruplara mensup kişilerle yapılan araştırmaya katılanların yüzde 56’sı sosyal medyada paylaşım ve yorum yaparken tedirgin olduğunu veya çekinerek yorum yaptığını, çoğu zaman da gerçek düşüncelerini paylaşamadığını ifade etmiştir. Yüzde 23’ü paylaşım ve yorum yapmadığını, sadece izlemekle yetindiğini belirtmiştir. Bu durumda özgürce paylaşım yaptığını belirten kişiler katılımcıların yalnızca yüzde 21’ini oluşturmaktadır. Paylaşımları nedeniyle katılımcıların yüzde 15’i hakarete uğradığını, yüzde 14’ü aşağılamaya maruz kaldığını, yüzde 8’i küfre maruz kaldığını ve yüzde 6’sı tehdit edildiğini belirtmiştir.
Sosyal medya aynı zamanda giderek iktidarın kendisine göre şekillendirdiği bir alan haline de gelmektedir. Muhalif paylaşımlarda bulunan kullanıcılar, kolluk güçleri marifetiyle tespit edilip cezalara çarptırılmaktadırlar. Bu aynı zamanda muhalif düşünceleri paylaşan kişilerde korku ve tedirginliğe neden olmaktadır.
Kamuoyunda “Aktrol” olarak bilinen sahte hesaplarla toplumun tercihleri ve yönelimleri iktidarın istediği gibi şekillendirilmeye çalışılmaktadır. Onlarca sahte hesap profesyonel sosyal medya kullanıcıları tarafından yönlendirildiği herkes tarafından bilinmektedir. Trol hesaplar üzerinden azınlıklar ve muhalif siyasetçiler sosyal bir lince uğratılmakta hatta tehdit edilmektedir. Azınlık mensubu muhalif siyasetçiler için yapılan tehditler artık günlük hayatı etkiler hale gelmiştir. Bu hesaplar kimler tarafından kullanılmaktadır? Bu kullanıcılar hangi kurumlar tarafından istihdam edilmektedir?
Terör saldırıları başta olmak üzere iktidarın yoğun olarak eleştiriye uğradığı dönemlerde sosyal medyaya hiçbir yargı kararı olmadan sınırlama getirilmektedir. Yasa dışı bir şekilde iktidar tarafından sosyal medya sitelerine baskılar yapıldığı ve yayın yapılan bant aralığının daraltıldığı gözlenmektedir.

Sosyal medya, iktidarın anti demokratik uygulamaları ve baskısı sonucu Türkiye’de giderek ifade, düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün önünde büyük bir engel olmaya başlamış durumdadır. Nefret söylemi giderek artmakta ve azınlıklar ile dezavantajlı gruplar tedirgin olmaktadır. Muhalif siyasetçiler “sosyal lince” tabi tutulmakta ve tüm bunlara ilişkin hiçbir yasal yaptırıma gidilmemektedir. Tüm bu sorunların TBMM bünyesinde araştırılması gerekmektedir.

Yorumlar kapatıldı.