İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ağrı Dağı’na Farklı Bir Açıdan Bakın: Erivan ve Çevresi

Hem yanı başımızdaki hem de uzak komşumuz Ermenistan… Bir coğrafi bölge olarak adına en erken, Pers imparatoru Daryuş’un yaptırdığı, MÖ 6. yüzyıldan kalan Bisütun Anıtı’nda rastlanır. MS 1. yüzyılda, bugünkü Amasya ilinde doğan ünlü filozof ve tarihçi Strabon’un Coğrafya’sında da bahsi geçen bölgenin Ortaçağ’daki Arap kaynaklarında adı Armaniyye/ Ermeniyye’dir. Yazılı edebiyatının tarihi MS 5. yüzyıla dek inen Ermenistan, en kadim kültürlerden birine ev sahipliği yapar. FEST Travel’ın OECONOMICA çatısı altında 19-23 Mayıs 2016 tarihleri arasında düzenlediği ERİVAN VE ÇEVRESİ gezisi, aynı anda bize hem çok yakın hem de yabancı olan bir kültürün ve tarihin gizemleriyle tanıştırıyor.

Başkent Erivan’a direkt uçuş ile başlayan bu gezinin odağında, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki eşsiz yerler, Sevan Gölü ve Kafkasya’nın muhteşem doğası yer alıyor. Gezilecek yerler arasındaki Eçmiadzin Katedrali, Zvartnots Ören Yeri ve Geghard Manastırı, 2000 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunuyor.
Eski adı “Vağarşabad” olan ve 2. ila 4. yüzyıllar arasında başkentlik yapan Eçmiadzin, günümüzde tüm dünyadaki Ermenilerin ruhani merkezi. Hıristiyanlığı ilk kabul eden (MS 4. yy) topluluk olan Ermenilerin dini merkezi Eçmiadzin’de Surp Krikor Lusavoriç’in, bir inanca göre kendisine rüyasında gösterilen yerde kurduğu Eçmiadzin Katedrali, ülkenin en kutsal yeri olarak saygı görüyor. Muhtemelen bir pagan tapınağının üzerine kurulmuş olan ve 4. yüzyıldan beri sürekli bir değişim geçiren kilisenin oldukça mütevazı boyutlardaki iç mekânı, Ermeni resim sanatının örneklerini sunan olağanüstü süslemeler barındırıyor.
Ermenistan’daki tüm kiliselerden ayrı bir özellik taşıyan, dünyanın en güzel dini yapılarından biri olan Zvartnots Katedrali (Göksel Melekler Katedrali), depremde yıkıldıktan sonra uzun bir süre toprak altında kalmış, hatta 20. yy’a kadar yeri bile neredeyse unutulmuş. 7. yüzyılda inşa edilen ve zamanında çok zengin freskolarla süslü olduğu düşünülen katedralden geriye kalanlar bile, yapının ne kadar heybetli olduğunu gözler önüne seriyor.
Geghard Manastırı, ülkenin en özgün yapılarından bir tanesi. Mimari açıdan yapıyı ayrıcalıklı kılan, kısmen inşa edilmesi, kısmense kayadan oyma oluşturulması. Manastır, “mızrak” anlamına gelen adını, İsa çarmıhtayken göğsüne saplanan mızrağın buraya getirilmesi nedeniyle almış. Hakiki mızraktan kaldığına inanılan parça Eçmiadzin’de sergileniyor. Burada ilk olarak 4. yy’da yapılan manastır, bir dönem önemini yitirdikten sonra 12. yy’da tekrar canlanmış. Günümüzde manastır alanı içinde aynı kaya oyma mimarisi özellikleri taşıyan 20’den fazla kilise bulunuyor.
Sadece Ermenistan’ın değil Kafkasya’nın da en büyük gölü olan eşsiz manzaralı Sevan Gölü, adını Urartuca “sular ya da göller ülkesi” anlamına gelen “suina”dan alıyor. 30 civarında çay ve Hrazdan Nehri tarafından beslenen gölün havzasından çıkarılan arkeolojik kalıntılar, bölgede Bronz Çağ’dan bu yana yerleşimin olduğunu gösteriyor.
Bir şapel olarak 7. yüzyılda kurulan ve yıllar içerisinde genişletilerek bir manastıra dönüştürülen Khor Virap ise Türkiye sınırının çok yakınında yer alıyor. En önemli hac merkezlerinden biri olan Khor Virap, görülmeye değer manzaralar eşliğinde ziyaretçilerini bekliyor.
Kafkasların muhteşem doğasını ve bizim deyişimizle Ağrı Dağı’nın, komşumuzun deyişiyle Ararat’ın ötesini keşfetmek için ERİVAN VE ÇEVRESİ gezimizde yerinizi ayırtmayı unutmayın!

Yorumlar kapatıldı.